Erken yorum: 2013 Türkiye için iyice zorlaşıyor

KÜRESEL ekonomi için, 2013’ün çok zor geçeceğini, hatta yeni bir kırılma yaşanacağını söyleyen yorumcu sayısı her geçen gün artıyor.

Haberin Devamı

Küresel ekonomi için bu kadar zor olacak mı bilmiyorum ama Türkiye için 2013’ün çok zor bir yıl olacağını, şimdiden rahatlıkla görebiliyoruz.
Sadece ekonomik gerekçelerle değil, gelecek yıl,  belki ekonomik nedenlerden çok uluslararası ilişkilerimiz ve siyasi nedenlerle Türkiye için çok zor bir yıl olmaya aday. Son günlerde yaşadıklarımız tüm gelişmeler 2013’ün gün geçtikçe zorlaştığını gösteriyor.
Piyasalar açısından, şimdiden 2013 için yorumda bulunmak için çok erken. Çünkü yaz tatili bitecek, Eylül’de ekonomi yönetimi bu yılki rakamları revize edip, 2013 yılının dengelerine bakmaya başlayacak, bundan sonra da piyasalar oturup “Acaba 2013 nasıl olacak?” diye bakmaya başlayacaklar. O nedenle asıl olarak Eylül ve sonrasında yapacağımız tartışmayı biraz öne çekip, erken uyarı yapmanın doğru olacağını düşünüyorum.
Her şeyden önce küresel ekonominin çok zor bir yıla girmeye hazırlandığını söylemek gerek. Küresel durgunluk aşılamadığı gibi, resesyon ihtimalinin giderek yayıldığını, Avrupa’daki ekonomik, dolayısıyla siyasi tablonun düzelmek yerine her geçen gün ağırlaştığını, euro’dan çıkışların yaşanabileceği, gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıların bizim de içinde bulunduğumuz gelişmekte olan ülkelere yansıma ihtimalinin giderek arttığı günler yaşıyoruz. Bu nedenle, sadece kriz kahini Roubini değil, çoğu yorumcu 2013’e tedirginlikle bakıyor.
Türkiye ekonomisi açısından ise , her ne kadar “gelişmiş ülkeler yine para basacak, o paralar da bize gelecek” yorumları yayılmaya çalışılsa da, Başbakan yardımcısı Ali Babacan ve ekibi de dahil, çoğu kimse 2013’ün Türkiye ekonomisi açısından çok zor bir yıl olmaya aday olduğunun farkında.
Büyüme oranlarının düşük kalması, işalemi başta olmak üzere geniş kesimlerden tepki görmeye, “ne olursa olsun büyümenin düşürülmemesi gerektiği” fikrinin giderek yayılmasına neden olmaya başladı. Zaten oy kaygısıyla sürekli ve yüksek büyüme isteyen politikacıların bu baskıların etkisinde kalmama ihtimali sıfır. Bu düşük büyüme oranlarına rağmen bütçenin açık vermeye başladığını düşünürsek, şimdiye kadar ekonomiyi ayakta tutan mali disiplinin bozulma ihtimalinin yükseldiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu yıl, daha doğrusu son aylarda  enflasyonda kaydedilen olumlu gelişmelerin, baz etkisi nedeniyle 2013 yılında zaten yeniden bozulma ihtimali yüksek. Bunun üzerine sıcak para akışının durması, ihracatın yavaşlaması veya petrol fiyatlarında ciddi artış ihtimali binerse, kur etkisi nedeniyle enflasyonu tutamayıp, yeniden cari açık sorununu gündeme taşınması ihtimali bir hayli fazla.

Haberin Devamı

SİYASİ RİSK BÜYÜYOR

Haberin Devamı

Tüm bu saydığımız ekonomik risklerin yanında, bunun da önüne geçebilecek ölçüde büyüyen siyasi risklerle karşı karşıyayız. Suriye meselesinde Türkiye’nin aldığı tavır, bununla birlikte Kürt meselesini de ciddi biçimde büyüten sonuçlar doğurmaya başladı. Dolayısıyla dış siyasi gelişmeler içerideki siyasi sıkıntıların büyümesine de neden olabilir.
ABD’nin Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri sonrası bölgede daha somut hareketlere girmesi, Suriye’nin yanı sıra, İran’ın ve Irak’ın ciddi gelişmelere gebe olduğu sıkça söylenmeye başladı. Türkiye’nin yanı başımızdaki gelişmelerin dışında kalması, daha doğrusu bölgedeki hareketlerde ABD ve Batı ittifakının dışında davranması pek mümkün değil. Bu nedenle İsrail ile Türkiye’nin çok yakında yeniden uzlaşma yoluna girmesi, reel dış politika  açısından kaçınılmaz gibi görülüyor.
İhtimal dahilinde görülen sıcak çatışmaya girersek zaten ekonomimiz büyük darbe alacak. Sıcak çatışmaya girmesek bile, tüm bu gelişmelerin içerideki siyasi dengeleri değiştirecek boyutlara kadar ulaşması bile mümkün.
Erken yorum ama; 2013 yılı giderek zorlaşıyor. Hem ekonomik, hem diplomasi alanında yapılan hatalarla, yani kendi elimizle gelecek yılın riskini büyütmeye devam ediyoruz.

 


 

Yazarın Tüm Yazıları