Erez Projesi ve hayal kurmanın önemi

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Filistin ve İsrailli işadamlarını toplayıp, "Ankara Forumu" adlı girişimi başlatması, daha öncekiler gibi göstermelik bir girişime benziyordu.

Bilkent Oteli’nde biraraya gelen işadamlarının anlaşması çok zordu. Çünkü işadamları devlet politikalarına sıkı sıkıya bağlıydılar, yani birbirlerine güvenleri yoktu.

Ancak uygulanan yöntem, "anlaşılabilecek noktaları belirlemeye çalışıp, temel büyük anlaşmazlıkları gözardı etmek" oldu. Bu yöntemle ne yapılabilir denirken İsrail’in boşalttığı Erez Sanayi Bölgesi’nin ortak bir girişimle yeniden devreye sokulması fikri ortaya atıldı.

Bu fikir, çoğu kimse gibi bize de önce "hayal" gibi geldi ama aynı zamanda "hayal kurmadan büyük ilerlemeler olamayacağı"nın en önemli kanıtı oldu.

İşin organizasyonunu üstlenen TEPAV Direktörü Güven Sak’ın çabalarını baştan beri yakından takip ediyordum ve çok zor bir projenin içine girildiğini açıkça görüyordum.

Ancak geçtiğimiz gün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile yaptığımız ziyaret ve oradaki siyasi belirsizliğe rağmen iki tarafla imzalanan anlaşmalar sonrası artık Erez Projesi’nin hayata geçirilmesini kesinlikle bir hayal olarak görmüyoruz.

Bölgeyi gezdiğinizde, girişilen işin, özellikle de simgesel anlamda, ne kadar büyük bir proje olduğunu açıkça görüyorsunuz. Bizdeki küçük sanayi sitelerini andıran bir bölge içinde, yarısı İsrail ordusunun geri çekilirken yıktığı binaların enkazları, yarısı boş metruk sanayi işyerleri ile karşı karşıyasınız. Aynı zamanda geçiş noktası olduğu için, iki taraf arasındaki her anlamda farklılığı, 100 metre arayla, çıplak gözle görme imkanınız oluyor.

Bu yıkık bölgeye girerken, Hisarcıklıoğlu’nun soyut bir projeyi hayata geçirmekten ötürü kıvançlı ama aynı zamanda heyecanlı olduğunu gördük. Hisarcıklıoğlu, bu manzaraya rağmen 6 ay içinde buranın bir sanayi bölgesi haline getirileceğini söylüyor.

Zor gibi ama gelinen noktayı gördükten sonra artık bunu da bir hayal olarak görmüyoruz. Yeter ki iki taraf niyetli olsun ve işleri çözmeye çalışsın. Çünkü işi asıl götüren TOBB tarafı işi sonuca ulaştırmakta çok kararlı. Şimdiye kadarki yaptıkları, bu kadar kısa sürede bölgenin işletmeye açılması konusunda bize umut veriyor. Yani işi asıl götürecek olan taraf kararlı.

ÖZEL SEKTÖR PROJESİ KALMALI

Dışişleri Bakanı Gül’ün de dediği gibi; Filistin için, burada barışı sağlamak için, Batı ülkeleri birçok taahhütte bulundular söz söylediler ama attıkları çok somut bir adım, henüz yok. Oluşturulan büyük fonların, Erez projesini hayata geçirmek için kullanılması, aynı zamanda Batı’ya Filistin için bir şey yaptıklarını gösterme imkanı vermesi açısından da önemli.

Orada gördüğümüz; hem İsrail hem de Filistin tarafının artık, öyle görünmemeye çalışsalar bile, barışı gerçekten istedikleri oldu. Bu projenin hayal olmaktan çıkmasında Güven Sak’la birlikte çok büyük katkısı olan İsrail Büyükelçimiz Feridun Sinirlioğlu, İsrail’de belli bir siyasi organizasyonun kurulmaya başladığını ama Şaron’un artık siyasette olmayacağının kesinleşmesiyle, bir boşluk doğduğunu, şimdi yeniden bir yapılanma olacağını söylüyor. Bölgeyi iyi bilenler, Şaron olmasa da, artık barışı tesis edecek bir hükümetin olması gerektiği konusunda bir mutabakatın bulunduğunu söylüyorlar. Filistin seçimlerinde Hamas’ın kazanma ihtimali yükselmiş görünüyor ama buna rağmen Filistin tarafının da, kim gelirse gelsin barış için çabalaması gerekeceği kaydediliyor. Yani bölgede başka çare görülmüyor.

Bizce bu aşamada TOBB’un Erez girişimi Türkiye’nin konumu açısından da çok büyük önem kazanıyor. Bir büyük ülke gibi, "özel sektörüyle bölgesel güç olma imkanı" yakalandığını gösteriyor. Bizce Gül’ün verdiği destek, Erez Projesi’nin bir kamu projesi olduğu anlamına gelmiyor. Kamu değil özel sektör projesi olması, yani siyasi çıkarlar değil ekonomik menfaatlerle gidiliyor olması, projenin hayata geçme ihtimalini yükselten önemli bir unsur.

Gül, şimdiye kadar akıllı bir yol izleyerek, "Özel sektör inisiyatifiyle yürütülen uluslararası projede, gereken siyasi desteği veren bir devlet adamı" görünümündeydi. Batı fonlarının kazanılması, projenin bundan sonraki safhaları için de, bu konumun sürmesi çok önemli.
Yazarın Tüm Yazıları