Erdoğan söyleyecek Davutoğlu yapacak mı?

Tayyip Erdoğan, siyaseten Ahmet Davutoğlu'nun liderliğini yapmış bir isim. Aralarında uzun yıllara dayanan bir uyum olduğunu kimse inkar edemez. Davutoğlu, aynı zamanda, özgün düşünceleri olan bir bilim insanı.

Haberin Devamı

Version:1.0 StartHTML:0000000167 EndHTML:0000006738 StartFragment:0000000454 EndFragment:0000006722

Muhalefet, Ahmet Davutoğlu'na yönelik olumsuz tepkilerini ifade ederken; işi, onu “kukla” diye tanımlamaya kadar vardırdı. Hatırlayalım: Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde de, onu, “noter”likle suçluyorlardı. Gül, AK Parti kurucusuydu ve siyaseten büyük ölçüde hükümetle aynı doğrultuda düşünüyordu. Bu nedenle de, veto yetkisini çok az kullandı.

Haberin Devamı

Abdullah Gül döneminde yaşanan tablo; Davutoğlu döneminde, daha da belirgin şekilde devam edebilir. "Siyaseten uyumlu" Cumhurbaşkanı ve Başbakan; vetoya gerek kalmadan, kanunların çıkmasını sağlayabilirler. İzlenecek çizgi bağlamında, aralarında bir uyum oluşacağı, şimdiden belli.

Muhalefet, öyle görünüyor ki; Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında oluşması muhtemel “uyum”u, bir “dezavantaj” olarak takdim etmeyi yeğleyecek. Hatta, daha da net şekilde, “Erdoğan söyleyecek Davutoğlu yapacak” vurgusuyla, Cumhurbaşkanı makamının siyasete müdahale ettiği yönüne bir yaklaşım şekillenebilir.

ERDOĞAN'IN DETAYCILIĞI

Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin kurucusu. Bu gerçeğin önemsizleşmesi, bugünün siyasi atmosferinde, mümkün görünmüyor. Hükümetin siyasetleri ve icraatları üzerinde, ağırlığını hissettirecek.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, liderliğinin ötesinde; siyaset yapma tarzıyla da aktif ve ince detaylara kadar, fikir ve uygulama alışkanlığı olan bir kişilik. Bu nedenle, Başbakan Davutoğlu üzerinde olsun, diğer bakanlar üzerinde olsun, seçmen üzerinde olsun, psikolojik ve pratik etkisini sürdürecek.

DAVUTOĞLU ÖZGÜN BİR KİŞİLİK

Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan, siyaseten Ahmet Davutoğlu'nun liderliğini yapmış bir isim. Aralarında uzun yıllara dayanan bir uyum olduğunu kimse inkar edemez. Davutoğlu, aynı zamanda, özgün düşünceleri olan bir bilim insanı. “Stratejik derinlik” kitabında ifadesini bulan görüşlerinin de ötesinde; dünyayı farklı bir gözle okuyup, teoriye dökebilen bir birikime sahip.

"Doğu-Batı sentezi" bağlamında, Davutoğlu'nun düşünceleri üzerine çok şeyler yazıldı. Yine “Osmanlı'nın bakiyesi” üzerindeki değerlendirmeleri de biliniyor. Davutoğlu, düşünce dünyasına uzak olsanız bile; siyaset tartışmalarına entelektüel bir hava kazandırabilen, tezlerine itiraz edenlere de, heyecan ve enerji katabilen bir isim...

Haberin Devamı

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin oluşturduğu dış politikaya baktığımızda; Davutoğlu'nun teorik belirlemeleriyle, Erdoğan'ın pragmatik siyasetleri arasında,(dış politikadan memnun olmayanların da görebildiği) bir "süreklilik" göze çarpıyor.

Türkiye'nin ve yeni hükümetin önünde, bir Ortadoğu kaosu duruyor. Davutoğlu da, Erdoğan da; bu kaosun ne anlama geldiğini, değişkenlerin nasıl aniden hayata geçebildiğini; yaşayarak, sınayarak gördüler. Davutoğlu ile Erdoğan'ın, kavrayışları ve refleksleri arasında, ciddi bir paralellik var...

Ortadoğu'daki en kritik siyasi güçler olarak, Kürtleri ve İsrail'i sayabiliriz. İran ve Suudi Arabistan'ı ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekir. Türkiye, Kürtlerle başlattığı stratejik ittifak siyasetini derinleştirerek sürdürecek gibi görünüyor. Davutoğlu-Erdoğan ittifakı, özellikle bu bağlamda önemli. Bunun yanısıra, İsrail'le sürmekte olan Gazze gerilimi, önümüzdeki dönem yumuşayabilir.

KRİTİK NOKTA AVRUPA BİRLİĞİ

Haberin Devamı

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin önünde, "en sorunlu bölüm" olarak, "Avrupa Birliği ile ilişkiler" duruyor. Buna, bir ölçüde, Washington'u da ilave edebiliriz. Başta Almanya olmak üzere, AB ile ilişkiler, gerginlik yönünde ilerliyor.

Bu gerilim, geçmişte olsa, büyük ihtimalle ekonomik krizi ve genel bir altüst oluşu getirirdi. Tabii şu da bir gerçek: Hala, Batı'nın Türkiye'ye yönelik tepkileri, yenilir yutulur gibi değil. Ancak bunun böyle gitmeyeceği de ortada. Erdoğan'ın, Çankaya devir teslim törenindeki konuşmasında, “AB hedefini” yeniden önemle vurgulaması, bu bağlamda ilginçti.

Davutoğlu'nun, Erdoğan'a kıyasla daha yumuşak bir dil ve daha esnek bir ilişkiler biçimi geliştirmesi; Avrupa'da akademik kimliğiyle de(tezlerine Batı'dan gelen ciddi eleştirilere rağmen) bir prestij unsuru haline gelmesi mümkün. Tabii, fotoğrafın bütününü görmek gerekiyor. Sadece hükümetin çabalarıyla, Türkiye'nin çabalarıyla çözümlenemeyecek düzeyde yeni bir durumun içindeyiz.

Haberin Devamı

Bakalım, bu yeni dönemde, sorunlu olan ilişkilerde, Davutoğlu nasıl bir yol izleyebilecek?

Tabii şunu şimdiden söyleyebiliriz: Erdoğan'la, bu açıdan, bir sorun yaşanacak gibi görünmüyor.

Yazarın Tüm Yazıları