Erdoğan’ın öfke politikası çare olabilir mi?

BAŞBAKAN aslında ta başından beri gazetelere ve gazetecilere kızıyordu. O istiyordu ki kimse onu eleştirmesin.Dozu ne olursa olsun eleştirilere o kadar tahammülsüz ki, başbakan olarak gazete okumamayı bile göze alabiliyor. Başbakan’ın bu öfkesini yanlış bulmama rağmen anlayabiliyorum. Her insan yaptıklarının beğenilmesini ve övülmesini ister. Ama anlayamadığım bir durum var. O da şu: Okurlarımızın büyük çoğunluğu medyayı hükümet yanlısı olmakla ve sürekli pembe tablolar çizmekle suçluyor.Hatta bazıları daha da ileri giderek ‘Sinirlerim bozulmasın diye artık gazete okumamaya çalışıyorum’ diyor. Şimdi garip bir durumla karşı karşıyayız. Okur, eleştiri yapmadığı, Başbakan ise yaptığı için gazete okumuyor.Gelin bu çelişkinin içinden çıkın bakalım. Biz gazeteler, televizyonlar ve dergiler olarak bu durumda acaba Başbakan’a mı haksızlık yapıyoruz, yoksa okura mı?* * *Erdoğan son coplama rezaletinden sonra önlem alınması için emir vereceğine medyayı, ülkeyi Batı’ya ispiyonlamakla suçluyor.Sonra da şöyle diyor:‘Kusura bakmasınlar, ülkemi ispiyonlamak suretiyle Avrupa’da ve dünyada farklı bir konuma taşımak isteyenlere karşı tavrım net olarak budur.’Peki ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye aleyhine dava açan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile eşi Hayrünisa Gül hakkındaki net tavrı nedir acaba Başbakan’ın?Başbakan Erdoğan’ın giderek artan öfkesi nedeniyle ne kadar derin çelişkiler içine düştüğü ortada.Başbakan sadece bize, medyaya değil, herkese kızıyor. İşçiye, memura, çiftçiye, bürokrata ve de büyük patronlara.Başbakan, patronların coplama olayı konusunda haklı olarak yaptıkları ‘Hükümet olayların siyasi sorumluluğunu üstlenmelidir’ uyarısına sinirleniyor.‘TÜSİAD kendi sorumluluk alanı içersinde kalırsa isabetli olur’ diyor.Peki ya kalmaz da ülke sorunları konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeyi sürdürürse ne olacak?* * *Başbakan’ın bu kadar vahim yanlışlar içine sürüklenmesi beni hem endişelendiriyor, hem de düşündürüyor. Acaba diyorum, partisindeki huzursuzluğu önlemek için bu aşırı öfke sergilemeleri bir taktik mi?Kopmaların başladığı Meclis grubundaki rahatsızlıkları kavga stratejisini sertleştirerek kemikleştirmeyi mi planlıyor?Bu, zaman zaman liderlerin başvurduğu bir strateji olmuş, kısa vadede de yararlı sonuçlar vermiştir. Ama uzun vadede bir çıkar yol olmadığı defalarca görülmüştür. AKP’nin Batı’ya karşı aşırı teslimiyetçi davrandığı yolundaki iddialar kamuoyunda huzursuzluk yarattığı gibi kendi grubunda da ciddi rahatsızlıklara neden olmaktadır. Başbakan, Meclis grubunda kopmalara neden olan bu havayı, hükümete yönelik eleştirileri kavga düzeyine tırmandırarak dağıtmayı amaçlıyor olabilir. Kuşkusuz Meclis’te bu kadar büyük bir grubu uyum içinde tutmak hiç de kolay değildir. Ama büyük çoğunlukla tek başına iktidar olma şansını yakalamış AKP’de yıpranmanın beklenenden erken başladığı da bir gerçektir.Erdoğan’ın bu yıpranmayı ‘öfke stratejisi’ ile önlemesi güç görünüyor.
Yazarın Tüm Yazıları