Erdal Sağlam: Enflasyon sadece Hazine ve MB'nin sorunu mu?

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Ocak ayına ilişkin yüksek enflasyon rakamları kafaları, doğal olarak biraz karıştırdı. Rakamlar açıklanmadan, piyasada düşük bir oran için beklenti yaratıldığını gören bürokratlar son iki-üç günde harekete geçtiler. Bakanlar, bürokratlar ocak ayı rakamlarının yüksek çıkabileceğini, bunun programın başarısının göstergesi olmayacağını söylediler. Yani, biraz yüksek çıkacağını anlamışlardı ve panik çıkmasını engellemeye çalışıyorlardı. Buna rağmen ocak ayı rakamları, bürokratların beklediğinin de üstünde çıktı. Ancak buna rağmen, ‘‘Bu rakamların gösterge olmayacağını’’ savunmaları gerekiyordu ve onu yaptılar. Bu kez çok çabuk harekete geçip, rakamlar açıklanır açıklanmaz TV ve gazetelere verdikleri demeçler, dün piyasalarda oluşabilecek paniği önemli ölçüde önledi.

Arkasından da, Hazine ve Merkez Bankası tarafından, enflasyon rakamlarını detayıyla yorumlayıp, kafalarda oluşabilecek soru işaretlerini gidermeye dönük yazılı açıklamalar geldi. Bence bu yorumlar da çok olumlu bir hareketti.

Yapılan yorumlarda, birçok unsurun rakamların yüksek çıkmasında etkili olduğu söylendi. Bu etkenlerden biri havaların soğuk gitmesi nedeniyle meyve-sebze fiyatlarındaki yüksek artıştı. Diğeri Şeker Bayramı'nın bu aya denk gelmesi ve piyasaya çıkan emisyonun talebi artırması idi. Talep arttığı için de, aynı arzla, doğal olarak fiyatlar normalin üzerinde artmıştı.

Bir başka etken ise kira yasası oldu. Kiraların yüzde 25 ile sınırlandırılmasını öngören tasarının sürekli gündemde olması, evsahiplerinin bu yasa çıkmadan önce kira fiyatlarını yüksek oranlarda artırmalarını beraberinde getirdi. Bu daha çok tüketici fiyatlarını etkilemişti.

Hazine'nin açıklamasında ‘‘Genellikle yıl içinde üç ila dört aylık sürelerle fiyat ayarlamasına giden özel işletmelerin ocak ayında hızlı fiyat artışlarına gittiği görülmektedir’’ deniliyordu. Bu bence beklenen bir gelişmeydi. Özel sektör kuruluşları, doğal olarak yılbaşında yapacakları yüksek oranlı zammın yıllık hasılatı daha yüksek olduğu için, yapacakları zamları yıl içine yaymak yerine, büyük kısmını yılbaşında yapma yolunu seçmişlerdi.

Ayrıca bir önceki yıldan gelen maliyet artışları da vardı...

Bizce Merkez Bankası'nın bu yıl ihracatçı fazla zarar görmesin diye, geçen yıl kasım ve aralıkta kurları hızlı artırmalarının etkisi de, ocak ayına yansıdı.

Bir bürokratın ‘‘İslami mevsimsellik’’ dediği, bayram nedeniyle enflasyonun etkilenmesi ise her yıl oluyor ama ekonomi yönetiminin elinde buna ilişkin bir çalışma bulunmuyor. Bildiğimiz kadarıyla uzun bayram tatillerinin enflasyona etkisi konusunda, bir tek Merkez Bankası'nda bir çalışma var ama ondan da uygulanabilir sonuçlar yaratıldığını sanmıyoruz.

Bir bürokrat ise özel sektörün 9 Aralık'ta Merkez Bankası'nın kur politikasını açıklamasına rağmen özel sektörün, ancak bankalara vergi getirilince hükümetin kararlı olduğunu anladığını, doğal olarak bu tarihten sonra yüksek oranlı zamlar yaptığını söylüyor.

Gerçi özel sektör zamları daha yüksek çıktı ama bence ‘‘Ekonomi yönetiminde gerekli koordinasyonun olmaması’’ da kamu zamlarının da yüksek çıkıp, ocak ayı enflasyonunun beklenenin üzerine çıkmasına neden oldu. Koordinasyon sağlansaydı; kasım sonu ya da aralık başında yüksek oranlı zamlar yapılıp, birikim 1999 yılında bırakılabilir, ocak ayı enflasyon rakamları da bu kadar yüksek çıkmazdı.

Ayrıca bu yüksek rakamın yaratacağı paniğin önlenmesinde de görüldü ki; Hükümetin ve bürokrasinin tümü, bu programı üstlenmiş gözükmüyor. Bir tek Hazine ve Merkez Bankası'nın programa sahip çıkmakta kararlı olduğu görülüyor. Örneğin MHP'li bakana bağlı DİE'nin bu aşamada daha aktif rol alması, endeksin detayları ve yorumlarını vermesi daha doğru olmaz mıydı?

Ya da, çeşitli bakanlıkların hálá, sanki her şey eskisi gibiymişçesine, kendi alanlarında yüzde 60-70'lik zamlar önermeleri, tümüyle hükümetin kararlılığını zayıflatmaz mı?

Yazarın Tüm Yazıları