Enver Sezgin: Bir Kürt aydını

ENVER Sezgin'i 1995 yılında tanıdım. İkimiz de YDH'nın İstanbul il yönetiminde bir araya gelmiştik.

Liberal-demokrasiyi benimsemiş bir kişi olarak Marksist kökenden gelen Kürt-Türk arkadaşlarla -terim bana ait- nasıl anlaşacağımı önceden tarif edememiştim.

Bana öyle gelmişti ki, Sovyetler'in dağılımının ardından artık Marksist olduğunu söyleyemeyen bazı utangaç-Marksistler, kurulduğu andan itibaren medyanın verdiği büyük destekle popüler bir parti haline gelen YDH'ya yeni bir arayış ile değil, altında genel kabul görecekleri bir şemsiye bulmak için gelmişlerdi.

Bir Kürt partisinin olmadığı 1995 öncesinde Kürt-Marksistlerin YDH etrafında toplanmasının nedeni, YDH'nın Güneydoğu'dan alacağı varsayılan oylara dayanıyordu. Ancak, 95 seçimlerine son anda bir Kürt partisi katılınca bu varsayım yanlış çıktı, YDH da göçtü.

* * *

Zavallı YDH belki de iki uç sahilin sadece kendi kumunu yonttuğu bir derede boğulmuştu.

YDH, 1995 seçimlerinde yaşadığı hüsran ile başımıza yıkılınca hepimiz sonradan yakın arkadaş olduk ama önceleri bazılarımız uzun süre birbirimize uzak durmuştuk. Ben baştan itibaren bir Kürt arkadaşımı kendime yakın görmeye başlamıştım: Enver Sezgin!

Enver Sezgin
çok rahat kendi özeleştirisini yapıyor, değişen dünya koşullarını irdeliyor, ‘‘kendisi gibi olmayanlara’’ da içten yaklaşıyordu.

15-16 yaşlarında Marksizmi benimsemiş, Kürt olmanın ekonomik ve sosyal maliyetini çocuk yaşta öğrenmiş, Moskova'da eğitim almış, uzun yıllar komunist partilerde meşakatli görevler yüklenmiş, yargılanmış, kaçak gezmiş bu insan, içindeki aydın/entelektüel güdü ile, yıllarını verdiği bir meseleye yeniden ve başka bir gözle bakmayı deniyordu.

Fikren tekamül etmek/dönüşmek dünyadaki en zor çabalardan biridir.

* * *

Enver Sezgin kitabında aynen şöyle yazıyor:

‘‘(Siirt-Kurtalan'da 1950'li yıllarda)... yoksulluktan olsa gerek, erkek çocuklara da tıpkı kızlara giydirdikleri gibi amerikan bezinden elbise giydirirlerdi (‘‘kiras’’).... Yine parasızlıktan dolayı ayaklarımızda ayakkabı olmazdı, böyle kışın nasıl dolaşırdık, hatırlamıyorum. Sonraki yıllarda siyah renkli ‘‘Galvanez’’ marka lastik ayakkabı giydiğimi hatırlıyorum.İlk kunduramı ortaokula başladığımda giydim.’’

Bu koşullarda yetişen bir Kürt çocuğunun içinden negatif duyguları koparıp atabilmesi, yumuşak çözümler öneren liberal demokrat görüşleri benimsemesi gerçekten zor bir zanaattir.

* * *

Enver Sezgin gerçek bir aydın olduğu için yazma ihtiyacı da duymuş. Çok da iyi yapmış. Doğum yılı olan 1954'ten 1992'ye dek yaşadıklarını anı-roman türünde kaleme almış: ‘‘Batman Bolşoy’’ (Gendaş-Kültür. 2003)

Kitap, çok lezzetli bir dille yazılmış; çocuk yaşta sosyalist oluşu ile başlıyor, Sosyalist Birlik Partisi'nden istifası ile son buluyor.

Herhalde sıra YDH'nın romanına da gelecek!

Sezgin'in içten anlattığı anıları yakın tarihimize ışık tutacak, ‘‘Bir Kürt aydını samimi olarak benliğinde ne düşünür?’’ diye merak edenlere hitap edecek.

Meraklısına bütün samimiyetimle tavsiye ederim!
Yazarın Tüm Yazıları