Enis Berberoğlu: PKK'nın bütçesi Apo'nun çetesi

Enis BERBEROĞLU

Uzakdoğu bilgelerine göre, ‘‘İnsan ne yerse o'dur...’’

Bu pencereden yaklaşıldığında PKK'nın pek sağlıklı ve daha da önemlisi dengeli beslendiği söylenemez.

Çünkü Apo'nun mahkeme tutanaklarına yansıyan itirafı örgütün 250 milyon dolarlık bir servete sahip olduğunu ortaya koydu.

Finans uzmanları, ‘‘mal varlığı’’ ile ‘‘ciro’’ arasındaki farkı gayet iyi bilirler. O yüzden PKK kasasına 250 milyon dolarlık birikim bırakacak iş hacminin bu rakamın kat kat üstünde olduğu düşünülmelidir.

Nitekim Genelkurmay'ın geçen yıl kamuoyuna açıklanan tahmini, PKK'nın yıllık bütçesinin bir milyar dolara ulaştığı yolundaydı.

Bu rakamın ne anlama geldiğini daha iyi kavramak için dünyadaki benzerleri ile kıyaslamak zorunludur...

İrlanda'da, İngiltere'de 100 yılı aşkın süredir ayrılıkçı terör eylemleri düzenleyen İrlanda Kurtuluş Ordusu'nun (İRA) yıllık bütçesi 15 milyon dolardır... İtalya ve Avrupa'nın baş belası Kızıl Tugaylar'ın yıllık harcamaları daha da mütevazı: 8 milyon dolar. Efsane Suudi terörist Osama Bin Ladin'nin kişisel serveti 300 milyon dolar...

* * *

PKK'nın asırlık örgütlerden daha geniş imkánlara sahip olması sadece ‘‘vatandaş desteği’’ ile izah edilemez... Çünkü örneğin ABD'de yaşayan İrlanda kökenli zenginlerin İRA'ya yüz binlerce dolar tutarında bağış yaptıkları biliniyor. PKK'nın Avrupa'da işçi aylığıyla geçinen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından İRA'nın 100 katı daha fazla bağış (veya haraç) topladığını kabul etmek mümkün mü?

Demek ki PKK'nın başka gelir kapısı var...

Ve Apo her ne kadar yönetim politikası olarak benimsemediğini açıklasa da bu kadar para ancak uyuşturucu ticaretinden kazanılır.

Zaten PKK'nın parasını depolamak için seçtiği adres de ilginç: İsviçre.

Büyük para trafiğinin döndüğü hesaplarda gelirin kaynağını soran Avrupa ülkelerinden farklı olarak kara parayı yıkamasıyla ünlü İsviçre...

Rastlantı mı dersiniz...

* * *

İşte bu yüzden PKK'nın sağlıklı beslenmediğini söylüyoruz...

‘‘Dengeli beslenme’’ konusuna gelince... Milyar dolarlık bütçeye rağmen dağ kadroları neden ot yiyip, kar üstünde birkaç metrelik naylonla uyuyor?

Yanıtı Apo'nun yakalanmadan önce MED TV'de yaptığı açıklamada yatıyor:

‘‘PKK'nın içinde de Susurluk çetesi var. Anlayış, uygulama olarak aşmak istiyoruz. Bu hastalığa yol açıyor.’’

Bu köşede yıllardır yazıyoruz...

Suç ekonomisi önlemezse çeteleşme kaçınılmazdır. Türk-Arap-Kürt fark etmez, hiçbir toplum zehirle beslenmeye karşı bağışıklık sistemi kuramaz.

Üstelik kayıtsız gelir asla adil dağılmaz...

Cılız kalan bünyenin zaafiyeti mutlaka örgütün başına, liderliğe yansır (bakınız şekildeki Apo).

Haydi Susurluk fazla karışıktı yeterince anlaşılmadı...

Apo'yu da mı görmezden geleceğiz?