En iyi restoranlarda bir Türk şarabı

“Sevilen İzmir’i terk ediyor” diye duyduğumda önce çok üzüldüm.

Haberin Devamı

Çünkü, “İzmir” dendiğinde; son dönemde en fazla telaffuz edilen markaların başında geliyordu.
Üçüncü kuşak göreve gelince müthiş bir performans yakalanmış, üretimden pazarlamaya, etiketten şişelemeye kadar birçok şey değişmişti.
Son dönemde yapılan yarışmalarda Sevilen’in şarapları önemli başarılar yakalayıp, dünyanın çok önemli restoranlarının listelerine girdi.
Kolay mıydı; İngiliz The Fat Duck’ta yer almak, İspanya’nın en ünlü da Katalan restoranı El Bulli’ye girmek...
Bağcılık çok daha zahmetli bir iştir. Ve sonrasında da şarapçılık...
Önce binlerce kamyonluk taş ve kayalar toplanır, arazi bağ dikilebilecek hale getirilir, ardından kazıklar çakılır, kilometrelerce uzunlukta çubuklar dikilir. Müthiş bir öyküdür. Gerçek “terroir” işte budur.
Bağcılık Türk tarımının en önemli lokomotiflerinden biridir. Sevilen kendi bağları dışında binlerce aileyle de sözleşmeli çalışıyor. Hem onlara gerçek tarımı öğretiyor, hem de katma değerli ürün yapılmasını sağlıyor.
Farkında mısınız?
Son dönemde Ege’yi Türkler değil, bütün Avrupa konuşuyor.
Yabancı medyayı takip edenler izliyordur. Gazeteler, dergiler Ege bağcılığından sık haberler vermeye başladı. Televizyonlar özel programlar yapıyor.
Ege’nin üzümleri, bu üzümlerden yapılan şaraplar yarışmalarda önemli dereceler alıyor, dünyanın sayılı restoranlarında listelere giriyor.
Türk şarapları belki bugün hak ettiği yerde değil, ama giderek daha fazla ilgi çeker hale gelmeye başladı.
Geçenlerde Ertuğrul Özkök’le beraber Sevilen’in İzmir’deki bağlarının bulunduğu İsabey çiftliğine gittik.
Beraber El Bulli’nin en gözde şaraplarından biri olan 900 Füme Blanc’ı tattık. Ardından son yılların en güzel şaraplarından Centum Shiraz’ı içtik.
Her ikisi de bütün övgüleri hak ediyor.
Güner Ailesi’nde hem bir burukluk var, hem bir sevinç...
Burukluk var; çünkü İzmir’de kalabilmek için şartları son ana kadar zorlamış.
Sevinç var; çünkü giderek ilgi artan Güney Bölgesi’nde çok daha büyük kapasitelerle ve Türkiye’nin en modern tesislerinde üretim yapacaklar.
Şimdilik 5 milyon liralık bir yatırım yapılmış. İtalya’da, Fransa’da bile çok az yerde olan meşe fıçılar, özel tanklar yeni tesislere getirilmiş.
Aydın Ortaklar’daki 2500 dönümde kurulan fabrika 2011’in ilk aylarında üretime başlayacak. Selçuk Efes Antik Kenti’ne 15 kilometre uzaklıktaki yeni tesisler, büyük ihtimalle İtalya’daki Toscana Bölgesi gibi bir uğrak yeri olacak.
Sevilen, birçok Türk şarap markası gibi son yıllarda yaptığı büyük ataktan dolayı takdir edilmeyi hak ediyor.

Haberin Devamı

Dünya Şarap Kongresi Kuşadası’nda

Haberin Devamı

Sevilen Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Güner aynı zamanda Şarap Üreticileri Derneği Başkanı... Güner, 2012 yılında yapılacak 35’inci Dünya Bağ ve Şarap Kongresi’nin Türkiye’de ve Kuşadası’nda yapılacağını açıkladı. Coşkun Güner şunları söyledi:
“Bu kongre Türk şarapçılığı için de fırsattır. Şarabın dünyada 160 milyar Euro’luk bir pazarı var. Türkiye’nin şarap ihracatı ise, sadece 15 milyon dolar... Şarap turizmi günümüzde değeri artan ve hızla gelişen bir alan oldu. Şaraplarıyla ünlü pek çok ülke, bu avantajı kullanarak, turizm sektöründe yüksek gelire ve ziyaretçi sayısına sahip oluyor. Türkiye de böyle olmalı. Özellikle sofra şarabında ürünlerimizi geliştirmeli, ancak butik şarapçılıkta öne çıkmalıyız. Ancak, bugün Türkiye’deki mevcut durum butik şarapçılığın ve küçük üreticinin ayakta kalması için ne yazık ki, yeterli değil. Münhasırlık anlaşmaları sektörün önündeki en önemli tehlikelerden biri... Tahsilat problemi de bir diğer sorun... Dünya Şarap Kongresi belki sektörün bir araya gelmesini, sorunlara ortak çözüm aramasını, devletin de sektöre bakışını değiştirmesini sağlar. Çünkü, Türk şarapçılığının önü çok açık ve yapabileceğimiz çok şey bulunuyor. Türk şaraplarına ilgi artıyor ve bu ilgiyi biz yeterince kullanamıyoruz.”
Türkiye’de kişi başına düşen şarap miktarının bir litreyi bulmadığını, yerli şarapların kalitesinin ithallerden farkı olmadığını dile getiren Güner, şöyle devam etti:
“Türkiye’de şarap üretimi 30-35 milyon litre arasında. Kişi başına düşen şarap tüketimi yarım litre bile değil. Bunun büyük kısmı da zaten turizm sezonunda tüketilmekte ve yabancılar tarafından içilmekte. Son senelerde büyükşehirlerde şarap evlere girmeye başladı. Marketlere satış yapıyoruz. O bakımdan biraz daha sevinçliyiz. Bir üzüntümüz de şarapların restoranlarda ve otellerde çok pahalıya satılması. Bir şişe rakı 40-50 liraya satılırken şarap 60-70-100 liraya kadar satılıyor. Niye böyle yaptıklarını sorduğumuzda, ‘Rakının mezesinden, şarabın kendisinden kazanıyoruz’ diye savunmaya geçiyor restoran sahipleri. Bu da şarap tüketiminin azalmasına neden oluyor. Sektörü daraltıyor.”
Ben de Coşkun Güner’e katılıyorum.
Türk şaraplarının ithallerle arasında hiçbir farkı yok.
Hatta son dönemde yapılan butik şaraplar İtalyanları ve Fransızları kıskandıracak kalitede...

Haberin Devamı

İlk cabernet sauvignon üzümü İzmir İsabey bağlarındandan

Sevilen sektöre birçok ilki armağan etti. Neler mi?
İşte aklıma gelenler...
1. Türkiye’de ilk yüksek telli bağ sistemi kullanılması ve üzümde kalite artışı.
2. Sevilen AGORA markasıyla ilk kez beyaz şarabı beyaz şişede satışa sundu.
3. Türkiye’nin ilk sıcak şarabı.
4. Türkiye’de ilk cabernet sauvignon üzümünün İzmir İsabey bağlarında yetiştirilmesi.
5. Carignan ve Bornova misketinin Menderes ovasında dikimi ve çoğaltılması.
6. Şarap etiketinde ilk kez üzüm ismini belirten firma oluşu.
7. Türkiye’de ilk kez “Sevilen R” rosede Syrah ve cabernet sauvignon kırmızı üzümlerinden şarap yapımı.
8. R Rose’yle 2005’te Türkiye’de akım başlatan marka oluşu.
9. 1955 yıllarda ülkemizin ilk Mistel şarabını üreten firma.
10. İlk monosepaj Merlot şarabını üreten firma.
11. İlk tek bağdan hasat edilen üzümlerin şarabına verilen ve o bağın ismini taşıyan şarabın üretimi.
12. İlk kez ülkemizde üretilen bir beyaz şarabın dünyanın en prestijli restorantının menüsünde satışa sunulması. (El Bulli restoranda Sevilen 900 Fume Blanc 2009 şarabı.)
13. Ülkemizde ilk kez şarap etiketinde sticker etiket yani kendinden yapışkanlı etiket kullanılması.

Haberin Devamı

Üçüncü kuşak işin başında

Bulgaristan göçmeni İsa Güner tarafından 1942 yılında İzmir’de kurulan, oğulları Coşkun ve Gökhan Güner’in adım adım büyüttüğü Sevilen Şarapları bugün yoluna üçüncü kuşakla devam ediyor. 1990’lara dek tüm diğer firmalar gibi sofra şarapları yapan grup, son dönemde dünyanın önemli restoranlarının tercih ettiği birinci sınıf şaraplarıyla da çok konuşuluyor.
Üçüncü kuşakta Murat Güner finans direktörü ve şarap tadımcısı, Enis Güner pazarlama direktörü ve şarap tadımcısı, Sabri Güner satış direktörü, Rasim Güner vitikültür bağcılık uzmanı, Cem Güner ise İzmir Menderes Sevilen Bağları yöneticisi olarak görev yapıyor.
Verdikleri emeğin sonuçlarını son birkaç yıldır alan grup; Sevilen Centum Syrah 2006-2007 ve 900 Fume Blanc 2009 ile İngiliz şef Heston Blumenthal’in “üç Michelin yıldızlı” ünlü restoranı Fat Duck’ın şarap mönüsünde yer aldı. Bu sezon da aynı şaraplar Katalan şef Ferran Adria’nın yine “üç Michelin yıldızlı” restoranı El Bulli’nin menüsüne dahil oldu.
Enis Güner, yeniliklerin devam ettiğini belirtiyor ve merlot üzümünden üretilen 900 Pink Fume 2009’un da rose dünyasında bir ilk olduğunu söylüyor. Diri sıkım yöntemiyle üretilen Pink Fume, Fransız meşe fıçılarda fermente olduktan sonra 8 ay da yine meşe fıçılarda olgunlaştırılmış.Güney’de ürettikleri şarapların bazı uluslararası yarışmalarda dereceler kazandığını, ancak gerçek anlamda tanınması için iyi referansların gerekli olduğunu kaydeden Enis Güner, şöyle konuşuyor:
“Dünyanın en iyi ikinci restoranı olan Londra’daki The Fat Duck’ın şaraplarından sorumlu olan İsa Bal, Centum ve 900 Füme Blanc ürünlerimizi beğenerek menüsüne soktu. Ardından onun referansıyla dünyanın en iyi restoranı seçilen İspanya’da Katalunya Bölgesi’ndeki El Bulli Restoranı ile temasa geçtik. Yılın altı ayı açık kalan ve milyona varan rezervasyona rağmen limitli hizmet verebilen bu restoran da 900 Füme Blanc şarabımızı menüsüne koydu. Dünyada birinci ve ikinci sıradaki restoranların menüsünde artık bir Türk şarabı var. Bu yarışmalardan alınmış yüz ödüle bedel. Sadece Sevilen için değil, Türk şarabı için de çok önemli bir aşamayı geçtik. Bundan sonra bu referanslarla Amerika ve Japonya’daki restoranların menüsüne de girmeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz dünyanın en iyi 15-20 restoranının menüsünde bulunmak. Şu aşamada
ekonomik getirisini düşünmüyoruz,
ancak bu gelişme Türk şaraplarının dünya pazarındaki tanınırlığı ve imajı açısından çok önemli bir gelişme. Artık geleceğe daha umutla bakabiliriz.”

Yazarın Tüm Yazıları