Emin Çölaşan: Olmaz ki, Hocaefendi'ye böyle yapılmaz ki!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

BAY Erbakan 1994 yılında Bingöl'e gidip orada miting yapıyor. İnsanlarımız arasında kin ve düşmanlığı tahrik eden, nifak sokmayı amaçlayan sözler söylüyor:

‘‘Kanunlarımızı gávurlar yapacak... Bu ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe başlarken besmeleyle başlar. Siz geldiniz, besmeleyi kaldırdınız. Yerine Türküm, doğruyum... Sen bunu söyleyince öbür taraftan da Kürt kökenli Müslüman evladı, ‘Yaa, öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum' deme hakkını kazandı.

Bunlar başörtüsüne izin vermiyor. Hıristiyanlara uşak olmayacağız. Dünya İslam birliğini kuracağız...’’

Dikkat ediniz, bir taşla iki kuş vuruyor. Hem din sömürüsü, hem de Kürtlük sömürüsü yapmaya kalkışıyor.

Bir şeye daha dikkat ediniz. Bu sözleri söylediği 1994 yılında, o bölgede kan gövdeyi götürüyor. PKK’ya karşı mücadele olanca hızıyla sürüyor ve binlerce vatan evladı şehit düşüyor.

Ama Hocaefendi'nun umurunda mı? O gitmiş oralarda oy avcılığı yapmaya çalışıyor.

***

Söylediği sözler açıkça suç. Nitekim yargılanıyor ve hapis cezası alıyor. Bu karar Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından onanıp kesinleşiyor.

Hemen ardından bizim medyadaki entel-liboş-yobaz korosu feryada başlıyor:

‘‘Olur mu canım, fikir özgürlüğü yok mu? İfade özgürlüğü olmayacak mı? Bu nasıl iştir? Koskoca Erbakan 4 ay hapis yatırılır mı?..’’

Entel yazarlarımızın bir bölümü yazılarında ne şiş yansın ne kebap yöntemi kullanıyorlar.

‘‘Ben onun fikirlerine karşıyım, ama fikir özgürlüğünden yana olduğum için bu cezaya karşı çıkıyorum...’’

Vay maşallah hepinize!

Eğer Erbakan kafasındaki adamlar günün birinde Türkiye'de iktidar olursa, onlar size ‘‘fikir ve ifade özgürlüğünüzü’’ doya doya yaşatacaklar! İstediğiniz gibi konuşup yazacaksınız, vallahi hiçbir şey demeyecekler!

***

Şah döneminde İran'da Tudeh isimli bir solcu parti vardı. Bunlar da yobazlarla birlikte hırsız Şah'a karşı mücadele verirlerdi. Yıllarca el ele çalışıp hırsızı devirdiler.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Yobazlar önce Tudeh'i duman ettiler. Nerede sol görüşlü, demokrat İranlı varsa içeri attılar. Pek çoğunu da sorgusuz sualsiz ipe çektiler!

Onlarla işbirliği yapmak, azgın kedilerle aynı çuvala konulmaktan beterdir.

Bizim medyadaki entel-liboş korosu da bunu bir gün anlayacak. O zaman inşallah iş işten geçmiş olmaz.

***

Bu kadar hırsla ve hızla karşı çıktıkları, en son Hocaefendi'nin mahkûm olduğu Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesi nedir? Burada bir kez daha özetlemek isterim:

‘‘Kanunun suç saydığı bir fiili açıkça öven veya iyi gördüğünü söyleyen veya halkı kanuna itaatsizliğe tahrik eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası alır.

Halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alır. Bu tahrik kamunun emniyeti için tehlikeli olabilecek bir şekilde yapıldığı takdirde suçluya verilecek ceza üçte birden yarıya kadar artırılır.’’

Bunlarda ne var? İşte bu maddenin değiştirilmesini, hatta tümüyle kaldırılmasını istiyorlar.

Amaç belli. Böylece cumhuriyet rejimini tamamen savunmasız bırakacaklar. Rejimin altını bugüne kadar ustaca ve hiç çaktırmadan oydular. Bay Özal döneminde Türk Ceza Yasası'nın dincilerle ilgili 163. maddesini kaldırdılar. Şimdi sıra geldi 312. maddeye.

Onu da kaldırmayı, ya da amacından saptırmayı başardıkları anda iş bitmiştir.

***

Ne acıdır ve ne gariptir ki, Meclis'teki partilerin hemen hemen tümü, bu oyuna hoş bakıyor.

Kimi ‘‘demokratlık’’ uğruna, kimi ‘‘entellik’’ uğruna!

Tabii arada Fazilet Partisi ellerini ovuşturarak mutluluğunu dile getiriyor... Çünkü bizim sözde ‘‘demokrat, entel, özgürlükçü’’ kesimlerimiz, bilerek veya bilmeyerek onlara çalışıyor, onlara hizmet arz ediyor.

Şimdi sıra geldi Hocaefendi'nin -yasayı değiştirerek- kurtarılmasına.

Hiç kuşkum yok, onu da başaracaklar.

İnsanlar arasında ayırım yapmanın, ırkçılık, mezhepçilik, bölgecilik yöntemiyle vatanı ve milleti bölmeye kalkışmanın, kitleleri suç işlemeye teşvik etmenin adı, Türkiye'de ne yazık ki ‘‘demokratlık’’ ve ‘‘ifade özgürlüğü’’ konulmak isteniyor.

Adamın cezası kesinleşmiş, birkaç gün sonra camiye gidiyor, namazdan sonra siyasi nutuk atıyor. Bizimkiler işte bu Hocaefendi'yi savunuyor.

Yapmayın be kardeşim, binlerce şehidin kemiklerini sızlatıyorsunuz.

Aynı şahıs Bingöl'de bu vecizeleri yumurtluyor ve sonra sözlerini inkár ediyor! Hep aynı numara: Kaset montaj!

Aynı konuşmasında ‘‘Hıristiyanlara uşak olmayacağız’’ diyen Hocaefendi, şimdi Avrupa'dan medet umuyor!

Bizim anlı şanlı ‘‘medya kahramanları’’ ise bu çirkin oyunda bilerek veya bilmeyerek bu gibilerin avukatlığına soyunuyor!

Hainlik mi, bilinçsizlik mi? Nedir, nedir?

Yazarın Tüm Yazıları