Emin Çölaşan: Belden aşağı düşürülen Müslümanlık

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

ÇETİN Emeç'in katili olduğu iddia edilen sanıklar İstanbul DGM'de yargılanıyor. Bu şahıslar önceki gün mahkemeye getirildiğinde, tuvalete kelepçeyle götürülmek istenmiş.

Sanıklar tepki göstermişler. Bu durumu protesto etmek için duruşmaya girmemişler. Haklı da olabilirler.

Bu şahısların avukatlığını yapmakta olan Abdurrahman Sarıoğlu isimli avukat duruşma sonrasında gazetecilere bir açıklama yapıyor ve şöyle diyor:

‘‘İslami usullerde tuvalette su kullanılır. Namaz kılındığı için çamaşırlarda dışkı bulunmaması gerekir.

Laikler káğıt kullanır ve bunu da inkár etmezler.

Başkalarının oturduğu taşa oturur, bununla da övünürler.

Türkiye'de laikler dini hayattan çıkarmak istiyorlar.

Kuran'ı kabul etmeyen káfirdir. Burada (sanıkları tuvalete götürmede) laiklikle ilgili bir durum vardır.’’

Gazeteciler kendisine soruyor:

‘‘Yani laikler káfir mi?’’

Yanıt ilginç:

‘‘Ben söylemedim, sen söyledin.’’

Şu kafaya, mantığa, anlayışa, kustuğu kin ve nefrete bakınız!

Laikler tuvalete girdikten sonra káğıt kullanırmış. Çamaşırlarda dışkı olmaması gerekirmiş, laikler başkalarının oturduğu taşa oturur ve bununla övünürlermiş!

Demek ki bay avukat, kendilerinden olmayanların külotlarını da görüyor ve oralarda dışkı olduğunu biliyor!

Acaba tuvalete giren ‘‘Müslümanların’’ ve ‘‘laiklerin’’ nasıl temizlendiğini anahtar deliğinden mi izliyor?

Hey gidi Müslümanlık, kimlerin ağzına düştün!

Bay avukat benzer lafları duruşma sırasında da kullanıyor ve mahkeme başkanı onun sözlerini tutanağa aynen geçirdikten sonra kendisini uyarmak zorunda kalıyor:

‘‘Avukat bey, sizin kulağınız ne dediğinizi duyuyor mu?’’

* * *

Avukat Nurettin Kaptan'dan dün bu konuda bir faks aldım:

‘‘Avukat Abdurrahman Sarıoğlu savunma sınırını aşmış ve suç işlemiştir. Bunlar Müslümandır, namaz kılarlar. Laik değillerdir. Temiz çamaşır giymeleri gerekir demiştir.

Ancak mahkeme başkanı, Türk Ceza Yasası'nın 235. maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunmamıştır. Burada açık ve net olarak Türk Ceza Yasası 312. maddesinde öngörülen ‘‘din ve mezhep farklılıklarına dayanarak halkı kin ve düşmanlığa tahrik’’ suçunun unsurları oluşmuştur.

Ayrıca İstanbul Barosu Başkanlığı da derhal ve kendiliğinden soruşturma açmalıdır.’’

* * *

Bu avukatın İstanbul Barosu'na kayıtlı olduğu söyleniyor. Bu durumda Baro ne yapacaktır?

Hiçbir şey!

Bu Baro'nun tutumu bize maalesef bunu söyletiyor.

İstanbul Barosu ne yazık ki, bazı mensuplarının sözlerini, tavır ve davranışlarını görmezden gelmektedir.

İstanbul Barosu belli ki, bu tavrını oy hesapları nedeniyle sürdürmektedir.

Türkiye'de pek çok meslek gibi avukatlık mesleği de yozlaşmakta, terör örgütlerinin adamları bile avukat kisvesi altında yasadışı davranışlarda bulunmaktadır.

* * *

Türkiye'de pek çok şey gündeme gelmişti de, insanların külotları, külotlarında dışkı olup olmadığı, laiklerin káğıt kullandığı, başkalarının oturduğu taşa oturup bununla övündüğü (!) doğrusu tartışılmamıştı!

Bu yüksek düzeyli tartışmayı başlatan bay avukatı gerçekten kutlamak gerekir.

İstanbul Barosu da, eğer üyesi ise kendisine bırakın ceza vermeyi, takdirlerini sunmalıdır!

* * *

Ne günlere kaldık ve ‘‘Müslümanlık’’ kimlerin ağzına sakız oldu!

Ve ‘‘Müslümanlık’’ mahkeme kapılarında insanların külotlarının düzeyine, onların dışkılarına kadar düşürüldü.

Hem de kinle, nefretle düşürüldü.

Ben eğer şeriatçı kesimden biri olsaydım, bu gibilere en önce ‘‘Ağır ol, dinimizi bu kadar kullanma, belden aşağıya düşürme, leke sürme’’ derdim.

Bu sözleri söyleyen bay avukat hakkında ‘‘Cumhuriyet’’ savcıları tarafından soruşturma açılıp açılmayacağını bilmiyorum. Eğer bu sözler halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmezse, hangileri eder?

Adına ‘‘avukatlık’’ denilen saygın meslek bu mudur? O saygın mesleği temsil eden barolar ayakta mı uyumaktadır?

Müslümanlığı kendi tekeline almak için çaba harcayan din tüccarı ve din sömürücüsü kesimler, Müslümanlığı böyle ayaküstü küçültüp belden aşağı düzeylere indiren adamlara hiç mi tavır koymayacaktır?

Ülkemiz adına utanıyoruz, dinimiz adına utanıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları