Eda kendi markasını yarattı, boynuz kulağı çoktan geçti

İzmir, Çeşme ve Alaçatı’da bir klasik oldular artık. Tuval Restoran’dan söz ediyorum.

Haberin Devamı

İzmir’e ilk geldiğimde gittiğim restorandı. Ilıca Oteli’nin içinde açıldı bir şubeleri. Bir de Alaçatı’da. Ilıca’dakini kendi istekleriyle kapattılar ve Çeşme Marina’ya açtılar. İki yere de gittim. On numara. Yemekler, ambiyans, servis. Bir yabancı konuğunuzu rahatlıkla getirip ağırlayabileceğiniz yer. Tabii bunda sahipleri, Semra-Nejat Erdoğan’ın payı büyük. İkisi de çok titizler. Sabahın köründe işlerinin başındalar. Semra aynı zamanda iyi bir ressam ve modayı yakından takip eden, bilen biri. Nejat da Üniteks’in sahibi. Şimdi kızları Eda geliyor arkalarından. Hem moda da hem de restoran işletmeciliğinde. Yani on parmağında on marifet...

Zengin bir koleksiyon

Eda Erdoğan, İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda İşletmeciliği Bölümünü bitirmiş... Annesi Semra, Eda’yı yaratıcılık konusunda teşvik etmiş. Bir yıl Üniteks’te, babası Nejat Erdoğan’ın yanında staj yapmış. Yurt dışında, başta Milano ve Paris olmak üzere moda merkezlerine, sürekli seyahat eden ve bilgisini, görgüsünü, becerisini, yaratıcılığını arttıran Eda, sonunda kendi markasını yarattı... İlk açılım, Alaçatı oldu...
Niye Alaçatı? İstanbul ya da İzmir değil? diye sorduğumda, Eda, “Buraya Türkiye’nin her yerinden insan geliyor. Özellikle sosyete dediğimiz, modayı yakından takip eden elit bir kesim, yazın Çeşme ve Alaçatı’da. O nedenle... Nitekim çok da olumlu tepkiler aldım” diyor. Eda kendi mallarının yanında, konsepte uygun başka markaları da satıyor. Kendi ismiyle açtığı mağazasında, çantadan ayakkabıya, t -shirt tan abiye kıyafetlere kadar farklı ürünler bulmak mümkün. Özellikle kendi ürünlerinin, hem gündüz, hem de bir takım aksesuarların ilavesiyle gecede giyilebileceğini söyleyen Eda, “Hem moda hem de ekonomik bir tarz yarattım” diyor. Bir yandan kendi markasını büyüten Eda, bir taraftan da Alaçatı Tuval’de yönetici olarak işin başında.

Haberin Devamı

Bir başarı öyküsü

İnat etti ve başardı Livia’dan, Level’e

Selim Baylav, Ege Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümünü bitirdi. Bir süre aile şirketinde çalıştı. Ama yapmak istediğinin bu olmadığını fark etti ve kendi kanatları ile uçmaya karar verdi. Sevdiği işi yaparsa ancak başarılı olacağına inandı. Sonrasını Selim Baylav anlatıyor: “Küçüklükten beri en çok keyif aldığım, kendimi bulduğum uğraşın, yemek yapmak olduğuna karar verdim. Yani daha ilk ve orta okuldayken, kendimce, annemin yaptığı yemeklerin üzerine, sos karışımları hazırlıyordum. Hatta ‘BY Love’ adını verdiğim bir acı sos yaratmıştım. Bütün ev halkı, başta annem olmak üzere bayılmışlardı. İşte o an şirketten ayrılıp, aşçı olmaya karar verdim. Bunun için İngiliz Kraliyet Akademisi’ne bağlı bir okula katılıp mezun oldum.”

Haberin Devamı

İlk adım İstanbul

İlk adımı İstanbul’da bir restoranda çalışarak atmış Selim Baylav. Fakat bu onu hiç mutlu etmemiş. Kendi işini kurmak istemiş hep. “Menüden tutun da restoranın tarzına, servisine, dinlenilen müziğe kadar, seçimleri tümüyle başkalarının yapıyor olması, bana göre değildi. İşletme okumuştum, buna yemek bilgimi ve kazandığım tecrübeyi katıp bir restoran açmaya karar verdim” diyor. Köyüne, yani İzmir’e dönmüş. Uygun fırsatlar araştırmaya başlamış. İşte “Livia” böyle ortaya çıkmış. Gençliğinde okuduğu, Knut Hamsun’ un, açlık romanından çok etkilenmiş. Bu romanda, uzun süre açlık çeken bir yazarın, duyduğu bedensel acıyı, protein alamadığı için, yavaş yavaş delirmesini, ölümün kıyısına gelişini, öyle gerçekçi anlatmış ki, Selim sonunda karar vermiş. Öncelikle, hem insanları iyice doyurmayı, hem de lezzetli yemek sunmayı hedeflemiş. Belki bu yüzden ilk restoranı Livia’nın porsiyonlarını hep fazla tutmuş..

Haberin Devamı

Sırada üçüncü çocuk var

Selim Baylav, öyküsüne şöyle devam ediyor: “Belki de dünya üzerinde, aynı işte 5 duyuyu kullanabileceğiniz, tek meslek aşçılıktır. Rengarenk sebzeleri görebilirsiniz, yüzlerce baharatın her birinin, farklı koktuğunu anladığınızda şaşırabilirsiniz, pişireceğiniz her şeye dokunabilir ve hissedebilirsiniz. Hatta dinlemesini biliyorsanız, yemeğin pişerken sana seslendiğini işitebilirsin. Aniden (tamam hazır oldum ya da biraz dinlenmem lazım) diyebilir mesela. Ve tüm bu armoninin sonunda ortaya çıkan yemeğin tadına bakabilirsiniz. Livia ilk göz ağrım. Hatta çocuğum gibiydi. Ama nasıl olduğunu anlamadan birden serpilip büyüyüverdi. İşte o zaman yeni bir çocuk daha istedim. Çeşme Marina’daki “Level” da böyle ortaya çıktı. Bu iki restoranımda da farklı kişilik geliştirdim. Livia alçak gönüllü ve cana yakın, Level snob ve cüretkar. Livia uslu ve içe dönük, Level muzip ama eğlenceli. Livia sadık, Level biraz uçarı... Bir insanın içinde tek renk yoktur nitekim. Renklerin karışımı vardır. Bazen biri, bazen bir diğeri baskın çıkar. Şimdi üçüncü bir çocuk istiyorum. Hayırlısı.”

Haberin Devamı

Ünlülerin Kıbrıs Bayramı

Sahne dünyasının ünlü isimleri, bu Şeker, Ramazan Bayramı’nda adeta Kıbrıs’a çıkartma yapacaklar. Bayramın eğlencesi kısacası, Kıbrıs’ın ünlü otellerinde yaşanacak.

Neredeyse, kim varsa, Kıbrıs’ta sahne alacak. Yeni açılan Nuh’un Gemisi Oteli’nde, Diva Bülent Ersoy, Gülşen, Betül Demir ve Ziynet Sali değişik gecelerde sevenleriyle buluşacaklar. Sahnenin ünlüleri için, bana göre en büyük ekmek kapısı olan, Cratos Premium’a ise, yıldız yağmuru var. Ajda Pekkan, Nilüfer, Serdar Ortaç, Kenan Doğulu, Candan Erçetin değişik gecelerde bayramı renklendirecekler. Emel Sayın ve Hüsnü Şenlendirici ise Jasmine Court’da, Suat Suna The Savoy’da, Fatih Ürek, Tuğba Özerk, Mustafa Keser, Salamis’de, Sibel Can, bir gece İzmir bir gece Merit’de, Hülya Avşar ve Kubat ise Kaya Artemis’de bayramın renkleri olacak. Meraklılara duyrulur...

Haberin Devamı

Afiyet olsun

Tavacı Recep’de iftar

Teravi nedeniyle dışarıya iftara pek gidemiyorum. İlk iftarımı sevgili dostlarım Meltem-Hamdi Türkmen, Nida Büyükbayraktar ve Didem Taslan ile Swissotel Grand Efes’te yaptık. Harikaydı. Bir akşam da Kiev’de okuyan, oğlum sayılan yeğenim Can Tezcan ve kızlarım sayılan yeğenlerim Evren Tekeşin ve de Zehra Tezcan ile Tavacı Recep’te yaptık. Hem Recep Usta, hem de buranın yöneticisi olan çocukluk arkadaşım Kağan’ı çok severim. Tıklım tıklım dı. Bir masada çok sevdiğim dostum, İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ailesiyle oturuyordu. Yılmaz gibi değerler her zaman bulunmaz. Neyse gelelim Tavacı Recep Usta’nın lezzetlerine. Saç tava ve kaburga dolması ile pilava bayıldık. Ekşili patlıcan dolma, içli köfte, çevizli Bostane salatası ve de tatlıları enfesti. Porsiyonlar çok. İftar sofrası bir şölendi sizin anlayacağınız. Kişi başı 50 TL. Limitsiz içecek dahil. Bilginize. Telefon:0.232. 444.1978

Yazarın Tüm Yazıları