Ecevit: Ne çok iş yapmışız

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz'ın dün gerçekleştirdiği basın toplantısı, aslında partisinden uzun süredir gelen baskıların ve yakınmaların bir sonucuydu.

Bakanları dahi 9 aydır yaptıklarını Yılmaz'ın bir türlü anlatamadığından yakınıyordu. Son dönemde bu yakınmalar Yılmaz'a dönük açık bir eleştiri haline de gelmişti. Hatta, geçen hafta gerçekleştirdiği, TV'deki İcraatın İçinden programını iyi kullanamadığı eleştirisi de yöneltilmişti. Hepsinin söylediği tek kelime vardı:

‘‘Yapıp geçiyorsun, halk anlasın diye bekliyorsun. Sen anlatmazsan kimse anlamaz...’’

Nitekim, basın toplantısı bittiğinde verilen kokteyl sırasında bu durumu DSP lideri ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de gizlemedi. Ecevit, gazetecilere şunları söyledi:

‘‘Alt alta sıralandığında 9 ay gibi kısa sürede aslında ne kadar çok iş yapmışız. En önemlisi Meclis'ten 82 yasa çıkarmışız. Hem de azınlık hükümeti olmamıza rağmen. Bu kadar çok işi hiçbir hükümet bu kadar zamanda gerçekleştiremezdi. Bu Meclis'te uzlaşmayı yakaladığımızın göstergesidir.’’

Ecevit'in, hemen arkasında duran ve bu sözlerini duyan ANAP'lı Devlet Bakanı Eyüp Aşık ise kendisine destek vererek şöyle dedi:

‘‘Biz yapılanların bu kadar çok olduğunu biliyorduk. Ama Mesut bey yeni farkına vardı...’’

Kokteyl salonunun bir köşesinde gazetecilerle sohbet eden Yılmaz da bu durumu gizlemedi:

‘‘Azınlık hükümetiyiz. Dışardan destek almadan yapacağımız fazla bir şey yok...’’

Yılmaz, bundan sonra yapacaklarının CHP'nin tavrına bağlı olduğunu da gizlemedi. Hatta birçok konuda DSP ile CHP arasında sıkışıp kaldığını da ima etmekten kaçınmadı. Almanya Başbakanı Kohl ile Salzburg'da biraraya gelip gelmeyecekleri sorusuna ise Yılmaz, ‘‘Almanya'da seçim var Kohl'ün geleceğini sanmıyorum’’ karşılığını verdi. Yılmaz, Almanya'daki sosyal demokratlara da gönderme yapmadan edemedi:

‘‘Seçim öncesi güçlenirler, ama seçimde hep güç kaybederler...’’

Yılmaz ve Ecevit seçim yasasında yapılacak değişiklikler konusunda farklı düşündüklerini de gizlemediler.

Basın toplantısında, CHP'nin mayıstaki kurultayına katılmalarına dönük çağrıya, ‘‘Her partinin kendi gücüne dayanması gerekir, başka partilerden destek aramamalıdır’’ karşılığı veren Ecevit, kokteylde de aynı görüşleri dile getirdi. Seçimde iki kadar milletvekili adayı gösterip arasından tercih yapılmasına, ‘‘Bu ekonomik gücü iyi olanları ve feodal gücü bulunanları imtiyazlı hale getirir’’ diye karşı çıkan Ecevit, 1999 Mart'ında yerel ve genel seçimin bir arada yapılmasına da sıcak yaklaşmadı Ecevit, ANAP'ın arzu ettiği seçim ittifakına ise ‘‘İttifak sandıkta değil Meclis'te kurulsun. Bu hükümet bunun en güzel örneği’’ diyerek karşı çıktı.

Basın toplantısında dikkat çeken bir unsur da DTP kanadını sadece Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu'nun temsil etmesiydi. Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin dolayısıyla Ankara dışında temsil görevini Serdaroğlu tek başına yerine getirdi. Serdaroğlu, basın toplantısı sonrası yapılan ortaklar zirvesinde de DTP'yi temsil etti.

ANAP'lı bakanlar neredeyse toplantıya tam kadro katılırken, DSP'den ise sadece Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan yer aldı.

Basın toplantısında, geçmiş başbakanların bugüne kadar aynı salonda sergilediklerinden farklı görüntüler de hâkimdi. Başbakanlık Yeni binadaki basın toplantı salonuna girişte gazeteciler, Emma Shapplin'in şarkılarıyla karşılandı. Çiçeklerle bezenmiş salonda, uçuk mavi perdeler yerini kiremit rengi olanlara bırakmıştı. Basın toplantısına ise medya mensupları, parti üst yöneticileri, başbakanlık üst düzey bürokratları ve bakanlar dışında kimse alınmadı. İl ilçe teşkilatından gelenlerle, bürokratlar ise toplantıyı dışarda hazırlanan sinevizyon ekranından izledi. Durum böyle olunca gazeteciler kendileri için düzenlenen bir toplantıda ilk kez ayakta kalmaktan kurtuldu.













Yazarın Tüm Yazıları