Ece Sükan Anna Wintour’u ikna eder mi?

Ece Sükan artık milli moda ikonu oldu desek yeridir. Bu konudaki ahkâmı ben kesmiyorum, bir kere onu söyleyeyim. Dış mihraklardan gelen işaretler onu gösteriyor.

Bu ay İngiliz Vogue’u açtığınızda, tam iki sayfa onu okuyacaksınız. Neredeyse bir yıllık Ece Sükan-Vogue-tam macera hikayesinde gelinen noktayı göreceksiniz. Gurur duyacaksınız.

Önce teybi geri sarayım ve bu iş nasıl başladı onu anlatayım.

Aylar önce yine aynı dergide, ortamlardan haberler uçuran Miss V başlıklı sayfalarda küçük bir resmi basılmıştı Ece’nin. Çok anormal bir durum değildi bu. Zira kendisi “top” moda haftalarında tanışmadık insan, konuşulmadık adam bırakmamıştı. Fotoğrafının çekilmesi tamam; fakat ismini dergide görünce kendi bile “ne oluyor yahu” demişti. Çünkü kimse onu arayıp ismini sormamıştı.

Bu arada, Paris-New York-Milano üçgeni ve diğer şehirlerdeki moda haftalarında göze çarpan birçok kişinin fotoğrafı çekilir. Bunda bir acayiplik yok.

Fakat fotoğrafının Vogue’da çıkması, üstelik isminin de yer alması... ışte bu ciddiye alınması gereken bir durum.

Vogue’da ‘isimli’ bir fotoğrafın anlamı, “Siz dünya moda sahnesinde öyle ya da böyle ‘birisi’siniz” demek.

Bugüne dek Ece dışında bu sayfalarda Türk kontenjanından bir tek Avustralya’da yaşayan modacı-tasarımcı-müzisyen Özlem Esen’in fotoğraflarına rastladık. (Onun hikayesini geçen mayısta uzun uzun Elele’de yazmıştım, aynı ay Kelebek’te de yayımlandı. ınternet arşivimiz mevcuttur. Ha, bir de beş yıl önce Güzide Duran’ın bir Vogue macerası vardı, onu da atlamayalım.)

Ece şimdi dünyanın dört bir yanından tebrik telefonları alıyor; Burberry’nin halkla ilişkiler sorumlusu bile onu arıyor, “Bravo Ece, haberi okuduk, harikasın” diyor.

Peki İngiliz Vogue’dan sonra ikinci bombayı duymaya hazır mısınız?

Bu ayki haberden sonra Japonya ve Çin Vogue’ları da harekete geçmiş, Ece’yi mail yağmuruna tutmuş. Diyorlarmış ki,
“Ülkenizde birtakım ikoncanlar varmış. Sen de bizim ikon-san’ımız ol.”

Derginin ıngiliz edisyonunda yer alan haberi aynen yayımlayacaklarını söylemişler, fakat aynı zamanda Ece’yle bir araya gelmek, başka projeler yapmak istediklerini de dile getirmişler.

Görünen o ki Ece, Osmanoğulları Beyliği gibi yayılmacı politikayla tüm Vogue beyliklerini ele geçiriyor.
Artık sıra Amerikan Vogue’da. Tabii derginin patronu, Amerikan Moda Devleti’nin gestapo şefi Anna Wintour’un dikkatini çekmek de ayrı mesai gerektiriyor.

“Vogue, Türkiye’ye neden gelmiyor?” sorusu epeydir şehir efsanesi gibi dolaşır durur. Onu sınırlarımız içine sokmak birçok dergicinin hayalidir. Dergiyi Türkiye’ye getirmek için bugüne kadar çok kişi ve grup atılımda bulundu. Ancak karşı tarafın Türkiye koşullarında karşılanamaz talepleri yüzünden bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Ece her zaman derginin Türkiye’ye getirilmesi konusunda en çok heyecanlanan isimlerden biriydi.

Vogue Türkiye dedikoduları ne zaman gündeme gelse, “Törkiş Anna Wintour” olmaya hevesli çok dergici kadın hevesle koltuklarında kıpırdanır durur. “Wannabe” Anna’cıklar bir yana, şu gelinen noktada Ece’nin şık duruşunu, moda bilgisini, şöhretini de göze alırsak ondan şahane bir Vogue’cu olmaz mı? Bence olur, tadından da yenmez.

Zaten Ece, şimdi, son vaziyetten yola çıkarak, doğru zamanı bekleyip bu işe el atacağını söylüyor...

Mark Ravenhill geliyor

Pek alışık olmadığımız “in-yer-face” (yüzünüze karşı tiyatro diye çevirmek mümkün) akımının bayrağını taşıyan Dot’un son projesi Dotbilsarda-Vur/Yağmala/Yeniden haziranda sona erecek.

Çok kısa özetleyeyim: Kimi zaman yanınızda, kimi zaman sahnede oynanan, tiyatroyu “sen izleyicisin, ben de oyuncu” hissiyatından çıkaran, gerçeği tokat gibi surata çarpan diyaloglarıyla meşhur oyunlar sahneliyor Dot.

18 ayrı oyundan oluşan Dotbilsarda projesi Vur/Yağmala/Yeniden devam ederken ekibin bir yandan da güzel bir sürprizi var: Oyunların yazarı Mark Ravenhill önümüzdeki ay Türkiye’ye geliyor. Ravenhill’in ilk atılımı değil bu, 16 Ekim’de projenin prömiyerine katılmaya niyetlenmiş, ancak hastanede tedavi gördüğü için gelememişti.

Yazar, Murat Daltaban’la ilk görüştüğü zamandan beri işleri denk getirip buraya gelmenin peşindeymiş. Nihayet ajandasına sıkıştırmış.

Belki hazirandaki toplu gösterime de gelecek.

Öte yandan Dot, Mısır Apartmanı’ndaki kendi yerinde yeni bir oyun hazırlığı içinde. Oyun mart ortasında başlayacak. ıki genç Türk yazarın elinden çıkma, futbolla ilgili bir oyun olduğunu söylüyor Daltaban. Ayrıntılar için beklemede kalınız.
Yazarın Tüm Yazıları