E-mail...

Bu e-mailler öldürüyor beni...

Bilgisayarımın küçük faresini ekranda gezdirip gezdirip, o karenin içinde tıklattığım zaman içine düştüğüm kalabalık...

Selam verenler...

Merhabalar...

Yüzünü görmediğim, belki de hiçbir zaman göremeyeceğim dostlarım...

Kimi küfür edenler de olsa, yanaklarımdan öpenler, başlarını okşamak istediğim minik okurlarım, küçük farenin izini sürüp sürüp, başımı yasladığım uzaklardaki şefkat...

Dirsek teması kadar yakın, ama dokunulmayacak kadar uzak sevgiler...

Kalabalığın ortasındayım...

Küçük fare, ben...

Dostlarım...

*

Dün bir ‘‘Baba’’nın e-mailini aldım...

Aynen diyor ki:

‘‘Aloo... dedi kızım...

Sesi öyle halsiz geliyordu ki... Uzak bir yerde ünivesitede okuyordu... Hasta mısın, neyin var diye sordum...

Baba, dedi, yutkundu...

Bir şey mi oldu? dedim...

Biraz duraksadı, bankamatik para vermiyor, limit bitmiş... Bana bir on milyon gönderebilir misin?..

Üniversitede okuyor kızım...

Tabii yavrum, gönderirim, dedim, sen üzülme...

Elim ayağım tutmaz oldu...

- On milyon gönderebilir misin?..-

Elimin tersi ile yanaklarımdaki yaşları sildim...’’

*

E-mail devam ediyor...

Ben böyle durumlarda çaycı çocuk görmesin diye odamın kapısını arkadan kilitlerim...

İşte küçük fare...

Bile bile o karenin içine girip, sevgi ve umudun ucundan tıktıklamak uğruna beni odama kilitlettin mi?..

‘‘On milyon...’’

Yukarda milyarlarca doların üleşilmesi kavgası sürerken...

Çalınan kaç milyarlarca doların faturasını ödemekle mükellef, ama kızının istediği ‘‘on milyon’’ lira için elinin tersi ile gözyaşlarını silen baba...

O ekrandaki satırları gökyüzüne yansıtasım gelir...

Gücüm yetmez...

Bu e-mailler öldürür beni...
Yazarın Tüm Yazıları