E-kitap bana lazım değil

Amazon.com, küresel e-kitap satışlarının önceki yıla göre üçe katlandığını ve basılı kitap satışlarını geçtiğini açıkladı. Çağa direnmek falan değil ama sağ olun, ben almayayım.

Haberin Devamı

E-kitap satışları basılı kitap satışlarını geçmiş.
Artık kitaplar da sıkıştırılmış diğer bir dolu şey gibi hayatımızda fiziken ufacık bir yer kaplıyor.
Sırtımız, omuzlarımız rahatlıyor, çantamız hafifliyor.
Kitap ayracı aranmıyoruz.
Karanlıkta da okuyabiliyoruz.
Hepsi iyi güzel, tam da çağın isteklerine cevap veriyor.
Ama ben hiçbirinde değilim.
Kitap, çıkar çıkmaz anında tüketmek zorunda olduğum bir şey değil. Meraktan çatlasam da, feci iştahımı kabartsa da, bekleyebilirim.
Seyahatlerden eve kitap dolu çanta taşırken, “Niye aldım bunları?” diye geçmez aklımdan. Asansörsüz binada yaşamayı seçtiğim için kendime küfrederim en fazla.
Kitap ayracı büyük sorun. Durmadan kalem satın alıp kalemsiz gezenler gibi -ki o da benim- bir yerlerde zulalı yüzlerce ayracım olmasına rağmen, hep ayraç fakiriyim. Kitapların arasında kasa fişleri, kağıt parçaları, kalemler ve türlü objeler... Ruhunda düzen takıntısı olan biri için bu bir mesele. Yine de, üç boyutlu ayraçların yerini hiçbir şey tutamaz.
Işıklı ekrana, karanlıkta okumaya gelirsek... Ormanda kibritsiz kalmadığım sürece neden o kadar çaresiz olayım? Bizim ülkede hâlâ elektrikler kesiliyor, haklısınız. Ama o kadar da değil.
Yani e-kitapsız da yapabilirim.
Basılı kitabı sevmemin nedenleri ise malum.
Kapak resmine bakmak, parmaklarımı kapağın üzerinde gezdirip dokusunu hissetmek, kağıdını koklamak, okurken formunu bozmamaya çalışmak, arada bir kütüphanenin önünde dolanıp seçim yapmak, gelişigüzel ayırıp karşıma çıkan ilk cümleyi okumak...
Ama bu benim.
Dünya başka bir yola girdi.
Şimdiden Amazon.com’da küresel e-kitap satışlarının basılı kitap satışlarını geçtiğini düşünürsek, çok da uzak olmayan bir gelecekte müzik dinleyicisi için plak neyse, okur için de basılı kitap aynı şey olacak gibi görünüyor.
Plak hiçbir zaman büyüsünü yitirmedi, hatta bazı yönlerden daha da değerlendi, müzik dinlemeyi bir ritüele dönüştürdü. Cızırtısı katma değeri oldu. Kaset ve CD aradaki duraklardı. Yhtiyaç kalmadı.
Plaklara da ihtiyaç yok. Ama onların lezzeti var.
Basılı kitaba da artık ihtiyaç yok. Ama insan arada bir dolaylı da olsa ağaca dokunmak istiyor.
Ya da bir tek ben.

Haberin Devamı

ATM kütüphaneleri

Haberin Devamı

Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, ABD’de yüzde 12’si, Yngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de bu oran yüzde 0.1...
Belki tam oranı bilmiyorduk ama okumayan bir millet olduğumuz sır değil.
Tuhaftır, biz bir de okumamakla övünürüz. Popüler figürlerin biri çıkar, “Edebiyatı hiç sevmem” diye homurdanır.
Bana göre eksiktir o... Onun kendisinde görmediği eksikliği siz bir bakışta görebilirsiniz.
Biz bu hallerdeyken, Çin’de mesela adamlar kitap ATM’leri yapıyor. Bunlara “ATM kütüphaneleri” diyorlar. 24 saat çalışan makineye paranızı atıp istediğiniz kitabı seçebiliyorsunuz.
Bizim kitaplar kitapçılarda yatadursun... Eloğlu, dükkanlar kapalıyken bile kitap hizmetinde sınır tanımıyor.
Nasıl kıskanıyorum, bilseniz.

Yazarın Tüm Yazıları