Düşmanlara karşı uyanık olalım!

YURDUMUZU bölmek amacıyla sürekli çalışan iç ve dış düşmanlara karşı daha da uyanık kalmak için önceki günden itibaren günlük kafein tüketimimi üç misline çıkardım.

Tüm üst düzey yöneticilerime, adı Türk olarak bilinen insanlara ve Sezen Aksu'nun verdiği konserden çıkardığım kadarıyla memlekette var olduğu iyi haber alan kaynaklarınca iddia edilen bütün etnik gruplara duyuruyorum bu tavrımı. (Bu arada sırası gelmişken Amerikalı olarak bilinen, ama aslen Türk olan Meluncan insanlara da buradan selam yolluyorum.)

Ayrıca 19 gündür uyku gibi banal bir zayıflığı da tamamen bırakmış olduğum için gece yarısından sonra, özellikle iç düşmanlara karşın duyarlılığım daha da artmış olarak nöbet tutmaktayım.

Yılanın başını ezmek niyetindeyim ve iç düşmanlardan en ufak faullü bir harekette, harekete geçmeye de kararlıyım.

Bu da biline yani!

* * *

Meselenin üzerinde düşünüyorum da, aslında bir faullü hareket olmasa da önceden harekete geçmeliymişim gibi geliyor bana.

İnisiyatifi ben ele almalıyım!

Ayrıca kimi iç düşman olarak tanımlayacağım konusuna da pek güvenmeyin; kimse kendisini güvencede hissetmesin, çünkü bu aralar hayli sinirliyim.

Uykusuzluk, aşırı kafein kısırdöngüsüne kapılmış yaşayıp gidiyorum işte ve elimden her an bir kaza çıkabilir.

Bu nedenle herkes kendisine çekidüzen versin, örnek vatandaş olsun, bilmem anlatabiliyor muyum?

* * *

Bu arada yine sırası gelmişken Alevi vatandaşlarımızı da can-ı gönülden kutluyorum.

Seçim yaklaşıyor ya, gayet tabii ki bu vatandaşlarımızı temsil eden örgütün de partilerden talepleri olmuş.

Altı önemli istekleri varmış onların.

Taleplerinin ilk beş tanesi hakkında belirli bir fikrim yok ama altıncı taleplerini bütün kalbimle destekliyorum ya!

Okullarda saz eğitiminin teşvik edilmesini istiyorlarmış.

Benim fikrim de aynen böyle. Yıllardır bu memleketin en büyük sorununun, hatta bütün sorunların temelinde yatan ana meselemizin; ülkede saz çalan insan sayısının, olması gerekenden çok az olduğunu savunageldim.

Bana sorarsanız saz çalmak zekáyı açar, kişiyi dinamik yapar ve kinetik enerjiler harekete geçer.

Bana saz çalan bir tane ebleh bakışlı adam gösteremezsiniz. Kazayla bir tane bulup gösterseniz de bence o sazın değil, adamın kendinde zaten var olan bazı sorunların tezahürüdür.

Yani o adamın eline saz değil de saksofon da verseniz büyük ihtimalle yine ebleh bakacaktır dünyaya, (Bu arada bazı türkülerin, onları söyleyenleri aptallaştırdığı konusunda ayrı bir tezim de var ama bu ayrı bir yazı konusu olacak kadar zengin içerikte bir meseledir.)

Saz çalanların, türkü çığıranların sayısı arttığı zaman bu ülke ekonomik krizden de kurtulacaktır; benim şahsi fikrim bu.

Zaten son zamanlarda türkü gece kulüplerinin tüm vatan sathına bir anda yayılmasına da sırf bu nedenle destek verdim ve bir yazımda dedim ki ‘‘Türkü gece kulüplerini, iç düşmanların ülkeyi bölmesi yolunda yeni bir manevra olarak görenler yanılıyorlar. Onlar memleketin has evladıdırlar’’.

Evet böyle dedim ve bu fikrimin altına da aynen basıyorum imzamı yeniden.

* * *

Çocuğumu Yeni Türkiye Partisi'nden milletvekili adayı yapmaya karar verdim.

Bu açıklamamda mantıki bir çelişki de yok; çünkü parti amblemini seçip, marşını hazırlayıp, sağcı mı solcu mu olduğuna karar verinceye kadar bizim oğlan da milletvekili olacak yaşa nasıl olsa gelecektir.

Aslında oğlanın siyasete bu partiden 20 yıl sonra atılması da iyi olacak; çünkü ben baba olarak onun siyasete bulaşmasını katiyen istemiyorum. Bu partiden aday olacağı için ilk seçimde seçilemeyip hayal kırıklığı yaşaması kesin olduğundan, siyaset sevdasını kısa sürede bırakıp da işe yarayacak bir mesleğe (örneğin genel yayın yönetmenliğine) geçiş yapacak ve zararın neresinden dönülse kárdır diyerek mutlu olacaktır.

Böyle umuyorum yani!
Yazarın Tüm Yazıları