Dünyayı albümlerde gezmek

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Ülkeleri, şehirleri edebiyatçıların, sanatçıların eşliğinde gezmeyi severim. Asırlık binaların yüzlerinin söylediğini, modern binaların çağı simgeleyişini, bir sokağın, bir kahvenin insanlı serüveninin onlardan okuyunca o kent sizin olur.

Yazının dili başkadır, fotoğrafın çağrıştırdıkları bir başka. İkisi bir araya gelince sadece mükemmel bir gezi rehberi değil, bunun ötesinde bir yol ardakadaşı edinirsiniz kendinize.

Nedim Gürsel'in Paris'i bu nitelikleri taşıyan bir kitap. Kısa Paris gezilerimde gördüğüm yerleri özledim, bilmediklerimi de tanımak arzusu uyandı içimde.

Nedim Gürsel, Paris'i (Khalkedon Yayınları), tasvir eden yazısının ilk cümlesinde o kentin sırrını açıklıyor:

‘‘Paris'i anlatmak, onu tanımlamak güç. O, ait olduğu ülkeden ayrılıp, kendi başına nefes alabilen, ruhu olan bir kent.’’

Paris'i Nedim Gürsel'le gezerken sizi, sadece kendi izlenimleri, öznel yargılarıyla kısıtlamıyor. Bakıyorsunuz birden, bir yazar onunula birlikte Paris'i dolaşıyor, bakıyorsunuz kütüphane avlusundaki bir cigara içimlik ara, Paris üzerine olağanüstü bilgilerin aktarılmasını sağlıyor.

Paris, düşlerin besleyicisi. Herkesin övgüsünü çeken, bütün karşıtlıkların bir arada yaşayabildiği kendi başına belki de bir ülke.

Nedim Gürsel'den böyle bir Paris'i tanıdım.

Gürsel, gerçekten Paris'in baştan çıkarıcılığını Nazım Hikmet'in bir şiiri aracılığıyla bize iletiyor: ‘‘Hangi şehir şaraba benezer?/Paris/ İlk bardağı içersin buruktur/İkincide dumanı vurur başına,/Üçüncüde mümkünü yok/Masadan kalkmanın/Garson bir şişe daha getir!/Ve artık nerede olsan, nereye gitsen/Paris'in ayyaşısın iki gözüm.’’

Yıllardır yaşadığı Paris'i Gürsel, oranın büyüsüne kapılmış başka edebiyatçıların izlenimlerini, şiirlerini de metne katarak, zenginleştirmiş.

Gürsel'in kitabın sonuna koyduğu Aragon mısraları, belki de onun da duygularını yansıtıyor:

‘‘Paris seni kendimden/çok anlattım yazıp çizdiklerimde/Ve Paris kendi güneşimden/çok yeğledim seni’’

Yazdıklarım metne dair, unutmayın olağanüstü güzellikte Paris fotoğrafları var. Bu bir albüm, doğallıkla da görsellik ağır basıyor.

*

Bir bölgeyi, bir şehri en iyi anlatacak orada yaşamış olandır.

Şemsi Güner ile Ömer Özgüner'in hazırladıkları Karadeniz (Khalkedon Yayınları) kitabı bu değişmez gerçeğin bir kez daha ispatı.

Karadeniz, tarihiyle, şehirleriyle, insanıyla, doğasıyla burada bütün güzelliğini sunuyor bize.

Türküsünden kıyafetlerine, söylencelerine kadar ayrıntılı bir Karadeniz. Ağız tadı bölümünde Karadeniz mutfağı üzerine güzel bir anlatım ve iştah açan fotoğraflar göreceksiniz.

O insan yüzleri, o dillere destan yeşili, fotoğraflarda bütün etkileyiciliğiyle ortaya çıkıyor.

Sayfa altlarında türküler, Ofli Hoca Sohbetleri, Karadeniz'e kendine özgü lezzeti kazandırmış. Ömer Özgüner'in güzel metni, Şemsi Güner'in usta işi fotoğrafları ile albüm/kitap Karadeniz'i bütün yönleriyle bize sunuyor.

*

Yazı ile fotoğrafın birlikte yarattığı olağanüstü güzellikte albüm/kitap bunlar. Hem bir bölgeyi, hem bir şehri, bütün yönleriyle, özellikleriyle, ruhuyla önümüze getiren eserler.













Yazarın Tüm Yazıları