Dünyada finansal riskler artarken...

EKONOMİDE hâlâ en çok merak edilen konu; hükümetin ekonomide yaşanan riskleri ne şekilde algıladığı ve ne gibi tedbirler alacağı...

Seçimden sonra yaşadıklarımıza bakarak, rahat bir biçimde hükümetin büyük bir risk görmediği, seçimden önceki gibi bankacılık ve tüketici üzerindeki yükleri artırarak iç talebi kısmak ve cari açık sorununu bu yolla çözmek niyetinde olduğu söylenebilir. Ancak bence yine de, hükümetin bu konudaki tavrının netleşmesini biraz daha beklemek gerekiyor.
Bir soru da “Dünya ekonomisi daralmadan kurtulamıyor, acaba hükümet biraz da buna güvenerek mi, soğutma tedbirlerini savsaklıyor” şeklinde.
Dünya ekonomisi gerçekten de son günlerde yeni sıkıntılar yaşıyor ve gelişmiş ülkelerde küresel krizin yaralarını sarmakta geciktiği görülüyor.
IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun haziran ayı revizyonunda büyümenin beklenen ölçüde gerçekleşmediği görülürken, finansal risklerin de arttığına işaret ediliyor. Bu durum için başlıca üç neden sıralanıyor. Dediğimiz gibi en önemli sorun küresel ekonomideki toparlanmanın gücüne ilişkin endişelerin büyümesi. Özellikle Nisan’dan bu yana ABD’de konut sektöründe tekrarlanan zayıf veriler bu ülkede büyümenin hızlanmayacağı endişelerini artırdı.Buna bağlı olarak son dönemde ABD tahvillerinin reel getirilerinin ciddi biçimde düştüğüne şahit olduk. Yatırımcılar tercihlerini hisse senetlerinden tahvillere doğru kaydırmaya başladılar. Emtia fiyatları geçtiğimiz hafta gerilerken önümüzdeki dönemde de dalgalı seyrin devam etmesi bekleniyor.
Avrupa ekonomisi de zor durumda ve küresel finansal risklerin artmasında ciddi bir rol oynuyor. Yunanistan’da yaşanan büyük sıkıntıların ardından Avrupa’nın diğer çevre ülkelerinde de borçların ödenmesi konusunda ciddi riskler oluştu. Geçen hafta reyting kuruluşları sıkıntıların bazı büyük Avrupa ülkelerine sıçraması tehlikesinden bile söz eder oldular.
Bu arada yaşanan siyasi riskler nedeniyle, özellikle ABD ve Japonya’da orta vadeli mali uyum programlarının geleceği hakkında soru işaretleri oluştu.
GÖZLER HÜKÜMET PROGRAMINDA
Küresel ekonomide riskler artarken, Türkiye’nin bunlara bakarak kendi alması gereken tedbirleri geciktirdiğini söyleyebilir miyiz?
Bence böyle bir kayıtsızlığın olmaması gerekir ama olmuyor mu derseniz, buna gönül rahatlığıyla hayır diyemem. Kesin biçimde evet ya hayır demek için biraz daha beklemek gerekecek. Şu kadarı ise rahatlıkla söylenebilir ki; küresel ekonomideki risklerin artması bizim için, orta vadede daha iyi koşullara sahip olmak adına karşımıza çıkmış bir fırsattır. Bu durum yapılması gerekenleri geciktirirse, ileride çok büyük sıkıntılar yaşama tehlikemiz var.
Piyasalar Merkez Bankası’nın son aldığı faiz kararının açıklama metnini sevmedi. Hiç olmazsa tehlikenin farkında olduğunu gösteren ibareler arıyorlardı ama bunu bile bulamadılar. Bu nedenle açıklama sonrası tedirginliğin büyüdüğüne şahit olduk.
Piyasaların kaygısı; hükümet ciddi adımlar atmakta gecikeceği için Merkez  Bankası’nın işe sahip çıkıp, özellikle iç taleple ilgili tehlikenin farkında olduğunu göstermesi idi. Bunu bulamadıkları için hayal kırıklığına uğradılar.
Son olarak piyasa oyuncularının gözlerini yaklaşık 10-15 gün içinde açıklanması beklenen Hükümet programına çevirdiklerini görüyoruz. “Acaba hükümet programında bütçe açığı ve faiz dışı fazla ile ilgili, mali disiplin sağlanacağını gösteren somut rakamlar yer alır mı” diye soruyorlar.
Hükümet programlarında daha çok siyasi unsurlar yer aldığını biliyoruz ama piyasalar son umut olarak bunu belirlediler. Bakalım buradan ne çıkacak?
Yazarın Tüm Yazıları