Dominik'ten Alaçati'ya

İndhira Taşpınar, Dominik’te başlayan yaşamını, şu an Alaçatı-İstanbul arasında sürdürüyor. İspanya’da turizm ataşesi olarak ülkesini temsil ettikten sonra evlenip yerleştiği İstanbul’da yemek işine giren İndhira Taşpınar dondurmacılık üzerinde uzmanlaşmaya karar vermiş ve bunun için İtalya’da özel eğitim almış. Alaçatı’daki restoranının ikincisini İstanbul’da açmayı düşünüyor.

È Nerelisiniz?

È Dominik Cumhuriyeti’nde doğdum. Ailem hala orada. Çok güzel bir Karayip adasıdır. Tipim de tipik bir Karayiplidir.

È Ülkenizde ne iş yapıyordunuz?

È Dominik’te reklamcılık üzerine üniversite okudum. Ama hep medya sektöründe çalıştım. Oradayken kendi TV ve radyo şovum vardı.

È Yani ülkenizde ünlü müydünüz?

È Öyleydim, ama 26 yaşımda her şeyi bırakıp İspanya’ya gittim. Barselona’da yaşamaya başladım. Orada da iletişim ve sinema üzerine eğitimler aldım.

È Herkes sizinki gibi bir adada yaşamayı hayal ederken siz neden ayrılıp büyük şehre gittiniz?

È Ben orada yaşarken de giyinişim, davranışlarımla hep farklıydım. Belki diğerleri daha muhafazakardı ama benim mantalitem, anlayışım hep farklıydı. Kardeşlerim de farklıydı ki şimdi onlar da başka ülkelerde yaşıyor. Ülkemi kesinlikle çok seviyorum ve her fırsatta gitmeye çalışıyorum. Ama orada yaşamayı düşünemem. Zaten bir süre sonra orası bana dar gelmeye başladı.

È Neden?

È Dominik’te babamın ünlü bir politikacı, annemin 1969 Dominik Güzellik Kraliçesi olması nedeniyle ailem çok tanınıyordu ve ben artık bundan sıkılmıştım.

È İspanya’da ne iş yaptınız?

È Babam politikacı olduğundan benim de o dönemdeki Dominik Hükümeti ile ilişkilerim iyiydi ve Barselona’da Dominik Cumhuriyeti Turizm Ataşesi oldum. 2,5 yıl bu görevi yaptım. Ülkemi Avrupa’da temsil etmekten mutluluk duydum.

Babam eşimin evlenmek için izin istemesinden çok etkilendi

È Türkiye’ye gelişiniz nasıl oldu?

È 2004 yılında tatil için İstanbul’a geldim. Burada yaşayan bir Türk arkadaşım vardı. Aklımda Türkiye ile ilgili bir düşünce yoktu. Bir şey beklemiyordum. Çok iyi vakit geçiriyordum. Dönmeden bir gün önce eşim Adnan’la tanıştım. Çok etkilendim. Barselona’ya gittim ama 12 gün sonra geri geldim ve 2 hafta ülkenizin güneyini gezerek çok güzel vakit geçirdik. Adnan bana İstanbul’da yaşamamı teklif etti.

È Kısa sürede bu aşamaya gelmek sizi korkutmadı mı?

È Aslında başlarda korkuttu. Ailem de çekindi. Babamla ilişkim çok iyidir, endişeliydi ama bunu çok istediğimi söyledim. Ayrıca Adnan, babamla telefonda konuştu. Daha önce bir evlilik yaptığını, kızı olduğu için kendisini çok iyi anladığını söyleyince babam ikna oldu ve içi rahat etti. Bir ay içinde İstanbul’a taşındım.

È İstanbul’a taşındıktan sonra neler yaptınız?

È İlk başlarda Türkçe bilmemek sorun oldu. Herkes İngilizce konuşamadığından kendi başıma bir şey yapamıyordum. Türkçe dersleri aldım. 6 ay içerisinde de Adnan ile evlendik. Beni istemek için babamı aradı. Babam tüm bu izin istemelerden çok etkilenmişti. Şu anda 4 yaşında bir kızımız var.

İtalya’da 30 yıl dondurmacılık yapmış bir aileden eğitim aldım

È Yemek işine nasıl başladınız?

È Başlarda dil bilmediğimden bir iş yapamadım. Zaten bir süre sonra kızım oldu. Sonrasında ben de bir şeyler yapmaya karar verdim. Her zaman yemek yapmaya merakım vardı. İstanbul’da aşçılık kursuna gidip şef oldum Tuus Restoran’da staj yaptım. Orada çalıştıktan sonra Vakko’da çikolata koordinatörü olarak çalıştım.

È Dondurma yapma işine nasıl girdiniz?

È Adnan ile hep bir yer açma planımız vardı. Dondurma üzerine yoğunlaştık ve ben İtalya’ya dondurmacılık eğitimi almaya gittim.

È Neden İtalya?

È İtalyanlar için dondurma çok önemli. Nefes almak gibi, kültürlerinin çok önemli bir parçası.

È Kimden eğitim aldınız?

È TV programım sırasında bir İtalyan şefle tanışmıştım. Dondurma fikri çıkınca onu arayarak nereden öğrenebileceğimi sordum. O da bana kendi ailesinin 30 yıldır dondurma işinde olduğundan bahsederek eğitim verebileceğini söyledi. Ben de üç hafta Calabria’da yanlarında kalarak ev yapımı dondurma tekniklerini öğrendim.

Herkes dondurma yapabilir ama kalitesini herkes yapamaz

È Özel dondurma tarifleri öğrendiniz mi?

È Bana her şeyi öğrettiler. Aile bana birçok tarif yanında kendi gizli tariflerini de öğretti, bana, ’Sana altın veriyoruz’ dediler. Ben de bunları kimseyle paylaşmıyorum.

È İyi dondurma yapmanın püf noktası nedir?

È Çok zor değil, ama yaratıcılık gerektiriyor. Mesela biz gorgonzola peynirli dondurma yapıyoruz. Türkiye’ye özel malzemeleri de karıştırıyorum. Aslında herkes dondurma yapabilir ama herkes kaliteli dondurma yapamaz. Bunun için yatırım yapmanız ve para harcamanız, en iyi malzemeleri almanız gerekiyor.

È Bildiğimizden farklı dondurmalar da var mı?

È En çok mavi dondurmamız ilgi çekiyor. Vanilya ve karamelli. Rengi organik malzemelerle sağlanıyor ama maalesef nasıl olduğunu söyleyemem. Devamlı müşterilerimiz ya da birbirinden duyup gelenler var. Herkes çok meraklı. Sakızlı da yapıyoruz ama benim favorim yoğurtlu vişne dondurması.

È Dondurmacılık işinde neler yapmak istiyorsunuz?

È Dondurma yapmak çok keyifli, başta bu kadar ciddiye almamıştım ama şimdi Türkiye’nin en iyisi olmak istiyorum. Yurtdışındaki fuarlara gidiyorum, dünyadaki her şeyi takip ediyorum. Marka olmak istiyoruz.

Alaçatı’da yanıma para almayı bile unutuyorum

È Türkiye’de yaşamak sizin için ne ifade ediyor?

È İstanbul’da yaşamaktan çok memnunum. Türkiye, Latin insanları için harika bir yer. Çünkü çok benzer taraflarımız var, aile değerleri, ilişkiler aynı. Benim için İstanbul, Latin Amerika ile Avrupa karışımı bir yer. O nedenle eşsiz bir kombinasyon ve harika bir denge var. Türkiye’de yaşadığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

È Peki Alaçatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

È Biz Alaçatı’yı çok seviyoruz. Herkes birbirini tanıyor, iyi davranıyor, hatta ben bazen yanıma para almayı bile unutuyorum. Arabam günlerce hareket etmiyor. Burada rahatlıyorum, şehrin problemlerinden uzaklaşıyorum. Gerçek anlamda köy hayatı yaşıyorum. Alaçatı’da müthiş bir potansiyel var. Daha iyi olabilir.

Biz fakir ülkeler krize sizden daha alışkınız

È Siz turizmin güçlü olduğu öncü bir ülkeden geliyorsunuz. Alaçatı’da özellikle sizin de bulunduğunuz caddede yoğunluğun bu derece fazla olması sizi olumsuz etkiliyor mu?

È Kalabalıktan bazen biz de rahatsız olabiliyoruz. Sokaktaki masalarımızda yemek yemek isteyen müşterilerimize servis yapamayabiliyoruz. Belki kalabalık başka sokaklara da dağılsa iyi olabilir. Ama ben yine de Alaçatı’nın ne olursa olsun ilerlemesi ve gelişmesinden yanayım.

È Mekanınıza Obama’nın resimlerini de koymuşsunuz, çok mu seviyorsunuz?

È Benim ülkemde Obama çok seviliyor ve her şeyi düzelteceği umuluyor. Biz Karayip ülkeleri, Amerika’ya çok bağlı ve ondan çok etkilenen ülkeleriz. Kriz bizi de etkiledi ama bizim gibi fakir ülkeleri sizden daha az etkiledi. Çünkü biz bu tip krizlere çok alışkınız. İdare edebiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları