Doktor ayağımıza geliyor

HEPİMİZİN bilgisayarlarının üzerinde yer alan birisi bugün Türkiye'de.

Intel'in Başkanı Craig Barrett, dün İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi'nde bir konuşma yaptı.

Intel bir dev.

Tam da Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir dev.

Türkiye gibi katma değeri az mallar üreterek bundan para kazanmaya çalışan bir ülkenin talihini değiştirebilecek bir dev.

Bu dev şirketin, kendi ülkesi dışında benim bildiğim yegáne yatırımı Malezya'da.

Kumu ve plastiği dünyanın en gelişmiş teknolojisine dönüştürüp para kazanıyorlar ve bulundukları ülkeyi de ihya ediyorlar.

Ben Türkiye'nin başbakanı olsam, ATA uçağını İstanbul'a yollar, Craig Barrett'le görüşür, Türkiye'de ona her türlü kolaylığı sağlar ve buraya yatırım yapmaya ikna ederdim.

Bir bataklığı bedavaya verdiğimiz Ford, bugün Türkiye'ye yılda 1 milyar dolar döviz getiriyor.

Intel'in neler yapabileceğini gelin siz tahmin edin.


NATO bölünürken Türkiye açıkta mı kalacak?

DÜN,
Friedman'ın NATO'ya yeni açılımlar öneren yazısından yola çıkarak size bazı bilgiler verdim.

Friedman'ın bu önerisinin arkasında yatanları da biraz aktardım.

Bazıları yine kızacak ama Türkiye abuk sabuk tartışmalarla oyalanırken, çevresinde aleyhine gelişen olayları kaçırıyor.

Bazıları Türkiye'yi yine ‘‘dışlamak’’ için yeni yeni planlar yapıyorlar.

Mısır, İsrail ve Irak'ın NATO üyeliği bunun bir adımı.

Bir başka büyük adım ise Avrupalı ‘‘dostlarımız’’ tarafından planlanıyor.

Hatırlayacaksınız, AGSK ve Avrupa Ordusu oluşumu sırasında Türkiye çok ciddi sıkıntılar yaşamıştı.

Türkiye bu oluşumun dışında bırakılmak istenmiş, Türk ordusu buna büyük tepki göstermişti. Ben de o dönem burada ‘‘Türkiye'de ordu dışında hiç kimse geleceğe ilişkin konseptler oluşturmuyor. Türkiye'nin gelecekteki rolünü düşünmüyor’’ demiştim.

Geçen yıl bu konu bir ‘‘orta yol’’ bulunarak tatlıya bağlanmıştı.

Ancak şimdi yine Türkiye'yi Avrupa savunmasının dışında bırakma girişimleri var.

Fransa, Almanya, Belçika ve Lüksemburg, Avrupa Birliği'nin kendi ‘‘operasyonel gücünü’’ oluşturması için bir araya geliyorlar.

Bu gücün merkezinin Brüksel yakınlarındaki Tervuren'de olması kararlaştırıldı bile.

Bu güç şimdi Makedonya'da olduğu gibi NATO'nun mevcut imkánlarını kullanacak ama komuta ve planlama AB'de olacak.

Bu fikrin oluşmasında ABD Başkanı Bush'un, AB karşıtı tavrının büyük etkisi var.

AB dünya jandarmalığını tek başına ABD'ye bırakmak istemiyor.

Bush'un son Irak harekátında NATO'yu ABD'den yana olanlar ve olmayanlar diye iki sınıfa ayırması, bu girişimin startını verdi.

Görünen o ki, NATO yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Avrupa kendi ‘‘gücünü’’ oluşturuyor, ABD ise NATO'nun yerine, ihtiyaç duyduğu bölgelerde yeni bir ‘‘müttefik’’ güç oluşturuyor.

İşin kötüsü, Türkiye şimdilik her ikisinde de yok.

Yeni bir dünya kuruluyor ama biz bu dünyada yerimizi ne alabiliyoruz, ne de bulabiliyoruz.

Bazı bankacılar rahatsız

HÜRRİYET'
te Erdal Sağlam, Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı yasadan bankacıların duyduğu rahatsızlıkları dün yine dile getirmiş.

Bunlardan biri, özellikle dikkatimi çekti.

Bankacılar böylelikle Maliye Bakanlığı'nın BDDK'ya müdahale edebileceğini ve BDDK'nın bağımsızlığının elden gideceğini söylemişler.

Başbakan, BDDK'ya kendine göre bir başkan atayıp, onun eliyle bankalara el koydurur, sonra da Maliye Bakanlığı vasıtasıyla istediğini yaptırırmış.

Fikir değil, facia...

Başbakan eğer dedikleri gibi bir BDDK Başkanı atarsa, zaten Maliye Bakanlığı'na ihtiyaç yok, istediğini BDDK'ya da yaptırır.

Ama Sağlam'a iletilen fikirler doğruyu bulmak için değil, çarpık düzeni korumak için üretilen fikirler.

Ben bankacıların aksine, yapılan işin bugün için son derece doğru olduğunu düşünüyorum.

Yasa, batık bankalardan tahsilat yapma konusunda Maliye Bakanlığı'nı ve Hazine'yi de yetkili kılıyor.

İyi de yapıyor. Bu noktada BDDK'nın en küçük bir savunma yapması mümkün değil.

BDDK'nın ve bankacıların haksız olduğunu onların verileriyle açıklayalım.

BDDK Başkanı'nın geçen hafta verdiği rakamlara göre, İmar Bankası hariç batan veya el koyulan bankaların maliyeti 47.2 milyar dolar.

Buna karşın TMSF'nin toplam tahsilatı 1.8 milyar dolar.

Bunun 1.3 milyar doları kredi tahsilatı, 229 milyon doları iştirak satışı, 141 milyon doları da banka satışı.

Yine BDDK'nın verilerine göre, hákim ortakların bankalardan ‘‘hortumladığı’’ 11 milyar dolardan tahsil edilebilen ise sadece ve sadece ‘‘10 milyon dolar’’.

Veriler gösteriyor ki, TMSF hiçbir tahsilat yapmamış.

Gelen para, bu bankalardan kredi kullanan ‘‘gerçek’’ müşterilerin yaptığı ödeme.

Gerisi palavra.

Bu durum üzerine Adalet Bakanlığı bir yasa hazırlıyor ve bu tahsilatı BDDK'nın ve onun kontrolündeki TMSF'nin elinden alıyor.

Bunu yapmakta çok haklı ve bence geç bile kalınmış.

Bundan rahatsızlık duyanlar ise ‘‘bazı’’ bankacılar.

Bana sorarsanız, ‘‘o’’ bankacılar, zaten ‘‘bu’’ rezaletten de sorumlu olan bankacılar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İster seçilmiş olsun ister atanmış, bir ülkeyi yönetenler o ülkenin sahibi olan bir işadamı gibi davrandığı zaman.


BUGÜN cumhuriyetimizin 80. yılı.

Hepimize kutlu olsun.

Atatürk'ün ilkeleri ışığında, çağdaş medeniyetle iç içe nice 80 yıllara...
Yazarın Tüm Yazıları