Doğrusunu gösterseydi ne olurdu/ Şimdi ne oldu

“Ben onun “gottinin gıliym” diyen teyzem: Ah teyzecim.

Haberin Devamı

Sana “kötü” göstermeselerdi olanları... Biraz anlasalardı, anlatsalardı sana sokaklara dökülenlerin aklında dolaşanları...
Anladılarsa da kendi oyunlarına seni kurban yapmasalardı... Deselerdi ki “Teyzecim, bu arkadaşlar demokratik haklarını kullanıyorlar aslında...”
Kim bilir başka ne komik laflar ederdin de birlikte gülerdik... Yine güldük ama... Bize “lüzumsuz kutuplaşma”nın boyutlarını gösterdin yalnızca...
Elinde sopalarla, satırlarla gezen adam hali: Ah be kardeşim. Seni bu kadar gaza getirmeselerdi, kendi özgürlüğünü savunan insanları “vatan haini” gibi göstermeselerdi, gelmeyecektin bu tezgaha.
Gidecektin evine, meyveni yiyecek, sonra da yatacaktın... Sevdiğin kızı hayal edecektin...
Ne bileyim, belki de meydanlarda bayrak salladığın günü düşünecek, “Ne güzel bir gün geçirdik, bizim usta da yaman ha” diye diye uykuya dalacaktın...
Yaka paça gazeteci tutuklayan, insanların sakin sakin oturduğu mahalleleri “açık hava gaz odası”na dönüştüren polis olma hali: Ah be o “birkaç” polis... Sen rahatladın ama senin gibi davranmayanları, senin gibi olmayanları da yaktın be polis...
Herkes “polis” deyince ürker oldu be polis... Belki “emir büyük yerden” dediler, “Ne olursa olsun, dağılacak, bitecek bu iş, elinizden geleni ardınıza koymayın” dediler, anladık...
Sana da adaletsizlik yaptılar, onu da anladık ama... Bu kadar sert davranmasan da olurdu be polis kardeşim...
Bu gençler okumuş gençler, şiddetten değil, laftan anlarlar be polis. Haksızlığa hiç dayanamazlar be polis.
Kraldan çok kralcı olma hali: Eski adı “Jöleli” ama, yenisi “Hunili”. “Uzaylılar beni izliyor, kulağıma çıp taktılar açıkçası” dese şaşırmayacak noktaya geldik.
Sahi, para ve güç bir insanı nasıl değiştirebiliyor, boyutlarını izlerken insanın hakikaten içi parçalanıyor.
Şöyle bir durum var: Bir insanın kendi kendine saçmalamasında hiçbir sakınca yok. Keskin sirke küpüne zarar, öyle değil mi?
Ama, bir ülkenin liderini “Bu da aklı başında adamdır ha” diye kendine inandırmışken...
Provoke edici beyanları “milletin kaderini tayin edebilecek” bir pozisyondayken...
İnsan merak ediyor: Nasıl bir hesabı var da her dinden, her anlayıştan ve her kesimden insanın barış içinde, birbirlerini anlamasa bile saygı göstererek yaşamasını istemiyor?
İnsan hakikaten merak ediyor.

Haberin Devamı

İşte böyle bir şey

Haberin Devamı

Mesela, Twitter’da “Bugün de hava pek güzel açıkçası” yazdınız diyelim. Eğer buna bile “Vatan hainisin sen, vatan haini. Sizin de sonunuz gelecek, ellerimiz yakanızda” türü mention’larla cevap verip günümüzü aydınlatabilen bir şahıs varsa, ona “Merhaba kutuplaşmış cahil, bugün nasılsın?” diye sorabilirsiniz.
“Bugün de hava pek güzel açıkçası” yazdınız diyelim. Size “Sizi orada yetiştiriyorlarnnhhh teşkilatlı hainler sizi” türü “örgütsel gönderme” yapan kudurmuş, şaşırmış bir kullanıcı ile karşılaşırsanız...
Ona da merhaba deyiniz. “N’aber canım, tamam, sen dünyayla bağını koparmışsın, gerçeklikle bağını kaybetmişsin ama içine biraz iyilik tohumları atsaydın ya... Yine de barış, sevgi dolu günler dilerim sana” deyiniz, ezberini bozunuz.
“Bugün de hava pek güzel açıkçası” yazdınız diyelim. Buna karşılık size hiç durmadan küfreden bir Twitter kullanıcısı ile karşılaştığınızda, işte orada dur sevgili sinirlerine yenilmemesini bilen Habitus okuru.
Zaten mesele bu. Sen lafına alınacaksın, sinirleneceksin hesapta, onun gibi ayarsız, hadsiz, terbiyesiz bir yanıt vereceksin, o da seni “yakalayacak” güya. Hiç durmayınız, basınız “block”a, “spam”a...

Yazarın Tüm Yazıları