Devlet malı deniz...anlayışı aynen sürüyor

GEÇEN hafta Yavuz Donat’la yazılarımızı geçtikten sonra Belçika’da yaşayan arkadaşımız işadamı Ayhan Kayacan’la Brüksel’in VİP bulvarlarında turluyorduk.

Her yer pırıl pırıl, her şey düzenli, insanlar şık ve en önemlisi kent yaşamının kurallarına son derece saygılı...

Epeyce dolaştıktan sonra bir şeyler içmek için Conrad Oteli’nin lobisine oturduk.

Yavuz ‘Yahu, burada Türkiye’deki kadar lüks otomobil yok’ dedi.

Gerçekten de bizim Nişantaşı, Etiler, Boğaz ve Bağdat Caddesi’nde turlasanız Brüksel’de gördünüzün kat be kat fazlası kadar lüks otomobil görürsünüz.

Ekonomi uzmanları, İstanbul’un lüks semlerindeki kişi başına yıllık gelirin Avrupa’nın en varlıklı ülkesi Almanya’nın iki katından fazla olduğunu söylüyor.

(Uzmanlara göre bu rakam 60 bin dolar. Almanya’nınki 30 bin doların altında.)

Devlet İstatistik Enstitüsü bile bütün pembe projektörleri kullanarak yaptığı araştırmada Türk toplumunun yüzde 27’sinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını saptadı.

Hep merak etmişimdir, acaba Avrupa’nın en zengin başkentlerinden biri olan Brüksel’de bile göremediğimiz lüks arabaların sahipleri ne kadar vergi öderler?

* * *

Zaman zaman yüksek sosyete haberleri veren dergilere bakarım. Özellikle de ultra şık hanımefendilerle beyefendilerin fotoğraflarına...

(Kulakları çınlasın Orhan Keçeli bir gün bana ‘Senin bir aylık maaşın o hanımefendilerin bir elbisesine yetmez’ demişti.)

İşte ben sık sık bu tip dergilerin sayfalarında boy gösteren insanların ödedikleri vergileri de çok merak ederim.

Genç meslektaşlardan biri bu konuya bir dalsa ve saptadıklarını yazsa inanın yer yerinden oynar. O arkadaş da büyük bir ün kazanır.

Yıllar önce Yılmaz Çetiner usta Kapalıçarşı’ya girmiş ve oradaki büyük esnafın vergilerini araştırıp yazmıştı.

Çetiner’in hazırladığı yazı dizisi yayınlanmaya başlayınca kıyamet kopmuştu.

Hem gazeteye, hem de meslektaşımıza tehditler yağmıştı.

Vergi konusundaki adaletsizlikler giderilmeden kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırma olanağı yoktur.

Türkiye bir an önce vergisini son kuruşuna kadar ödeyen namuslu insanların enayi durumuna düşmediği bir ülke konumuna gelmelidir.

* * *

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in şu sözlerini bütün kalbimle onaylıyorum:

‘Adam devletten 50 trilyon götürüyor, 1 trilyona bir okul yaptırıyor. Sonra devlet bu adama üstün hizmet madalyası verip ödüllendiriyor.

Böyle bir kapkaç düzeniyle nereye gidebilir Türkiye?

Gidemiyor da zaten.

Onun için bir avuç insanımız Avrupalı’dan daha büyük bir refah içinde yaşarken, milyonlarca dar gelirli vatandaşımız yoksulluk sınırının altında inim inim inliyor.

Yoksul halkın hakkını gasp ederek devleti soyma düzenini artık sona erdirmeliyiz

Toplum kesimleri arasındaki dramatik uçurumu ortadan kaldırmalıyız.

Hepimiz şunu iyi bilelim ki, AKP’nin öngördüğü çağdışı ‘iane dağıtma modeli’yle bu adalet sağlanamaz.
Yazarın Tüm Yazıları