Derin Düşünceler-8

Uzun zamandır laubali takılıyorum. Aslında bu bilinçli bir tercihim de değil çünkü ben laubali bir adamım. Ama bazen de kendimi zorlayarak ciddi oluyorum. İşte bu yazı o ciddi hallerimden bir tanesinin ürünü.Aslında bu hafta Montignac rejimi yaparak kısa sürede 5 kilo birden alan adamın hazin öyküsünü yazacaktım.Ancak bu konu biraz daha bekliyebilir. Çünkü kilo almam nasıl olsa durmayacak.Montignac rejimi de ilelebet var olacağından, ne zaman olsa bu yazıyı yazabilirim diye düşündüm.Bu kararı verdikten sonra derin düşüncelere daldım.Okuyucularımı bu pazar sabahı nasıl aydınlatayım, ne yapayım da onları hayat hakkında biraz bilgilendireyim diye entellektüel sızıntılar çektimSonra birden bire çok uzun zamandır Derin Düşünceler konulu yazı yazmadığımı panik içinde fark ettim.İşte bu olamazdı. Kimbilir arada geçen bunca zamanda derin düşüncelerden yoksun kalan halk tabakaları nasıl da acılar çekmiş, hüzünlenmişlerdi.Bugün bu anormal durumu düzeltiyorum. Ve karşınızda Derin Düşünceler No:8* * *MÜKEMMEL ŞARAP: Nihayet istediğim kıvamda bir şarap bulabildim. Bunun için tarihsel dokümanları uzun müddet incelemem gerekti. Araştırmalarım sonucunda Thomas Edison, Emile Zola, Buffalo Bill Cody ve en azından üç Papa tarafından müthiş beğenilen bir şarap keşfettim. Adı Vin Marinari. Aslında bu temelde bir Bordeaux şarabı. 1860'larda üretilmiş. Bu şarabı benim açımdan mükemmel yapan nokta şaraba gayet güzel dozda kokain de karıştırılmış olması. Size yemin ediyorum o tarihlerde Avrupa ve Amerika'da en çok satan şarap buymuş. Buna pek şaşırmamakla birlikte tarihe geçmiş bu bestseller şarabı tekrar gündeme getirmenin bir vatandaşlık görevi olduğuna karar verdim. Şarabı ben bulurum. Sizden ricam kokaini bulup acilen bana göndermeniz. Karıştırmayı ben yaparım söz veriyorum. Karıştıramadığımı da ziyan etmem herhalde, ne zannediyorsunuz ben gayrı medeni bir insan mıyım?* * *MASTÜRBASYONUN ZARARLARI: Size yemin ediyorum şu anda 40'ı aşan yaşlarda olan kuşak son derece kötü şartlar altında yetişti. Adeta zulüm yaptılar bize vallahi billahi. Bir küçücük keyfi bile yaşatmadılar bize. Neymiş efendim mastürbasyon yaparsak gözlerimiz kör olurmuş. Hep bunu söyleyip durdular bize. Öyle ki arada kaçamak yapan bizim kuşağın çocukları uzun yıllar boyunca şimdi adını hatırlayamadığım bir Türk filminde 20 saniye içinde kör oluveren Hülya Koçyiğit gibi bir travma yaşayacakları paniği içinde titreyip durdular. Gerçi o filmde Hülya hanımın gözleri ezan sesini duyar duymaz tekrar açılmıştı ama olsun biz yine de çok korkmuştuk.Şimdi bakıyorum da ne kadar yersiz, ne kadar gerçeklerden uzakmış bu büyüklerin korkutucu lafları? Tabii ki mastürbasyonu fazla yapınca gözünüz kör filan olmuyor. Sadece sol gözünüz 2.75 astigmat, sağ gözünüz de 4.25 miyop/astigmat oluyor ama elinizi yüreğinize koyun ve söyleyin bu da alınamayacak bir risk değil, değil mi ama? Yeri gelmişken yaşı 60'ı geçen kuşağı kesin bir dille kınıyorum.* * *BİLİNÇALTI: Geçen hafta bir konuşma yapacaktım. Salvador Dali'ye özenip güzel bir tavır alayım dedim. Konuşmayı dalgıç kıyafetiyle yapmaya karar verdim. Tabii evde el altında dalgıç kıyafeti yoktu. Hemen gittim bir dükkana ve bana dalgıç kıyafeti verin dedim. Ne kadar derine dalacaksın diye sordular. Ben de sonuna kadar dalacağım dedim. ‘Nasıl anlamadım?’ dediler. Sonuna kadar dalacağım, bilinçaltımı anlatacağım dedim. Güzel bir kıyafet verdiler bana. Bunu giyip konferansa başladım. Ama onuncu dakikada acayip bunaldım. Çünkü hem bilinçaltım karmakarışıktı hem de odanın havalandırma sistemi çok bozuktu. Kıyafeti çıkarıp attım. İnşallah mağazada paramı geri verirler.* * *JAMES DEAN'İN PORSCHE'Sİ: James Dean kazada öldükten sonra Porsche'si çalındı. Bu kendi içinde çok önemli, kafa takılacak bir olay değil. Ancak bence önemli olan, kafanın asıl takılması gereken nokta bu Porsche'nin çalındığı günden bu yana bir daha bulunamamış olmasıdır. Meseleye böyle baktığınızda Porsche'nin nereye kaybolduğuna kafayı takmamanın kesinlikle imkansız olduğunu göreceksiniz. Söz arabalardan açılmışken Hitler'e hediye edilen Mercedes-Benz marka makam otomobilin tabanının, adamın boyu yüksek görülsün diye yükseltilmiş olduğunu da öğrendim. Böylece Hitler'in boyu olduğundan 3 santim daha uzun algılanıyormuş. Buna da kafayı taktım çünkü Hitler'in boyu üç santim uzun olmasa ne değişirdi ki, değil mi ama? 3 santim daha kısa olsa almanlar ‘Bu adamda iş yok baksana boyu kısa’ diye dedikodu mu yaparlardı acaba. Ve bir bağlantılı düşünce daha. Peki ama Hitler o arabadan hayatı boyunca hiç inmedi mi? İndiği zaman halk ve Eva Braun 3 santimin aniden nereye gittiğini anlamayıp şoke olmadı mı? Mercedes hazır boyunu uzatmak için tedbir aldığında bari bunu 20 santim yapsaydı fena mı olurdu? Yoksa Almanya'da insanların boyunu suni olarak uzun gösterilmesi konusunda da geçerli olan yasalar var? Ve son düşünce ... Acaba Hitler yüksek topuklu, stiletto tipi bir ayakkabı giyseydi, faşist hareket daha doğmadan ölür müydü?Falan filan işte böyle bir şey...
Yazarın Tüm Yazıları