Deniz Baykal’a kişisel bir veda

DENİZ Bey...

Namık Kemal “Hürriyet Kasidesi”nde der ki:

“Görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten / Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten.”

Haberin Devamı

Yani...

“Çağın değer yargılarının doğruluktan ve samimiyetten saptığını gördük / Kendi arzumuz ve saygınlığımızla çekildik devlet kapısından.”

İşte siz de tam böyle yaptınız.

Çekildiniz izzet ü ikbal ile parti başkanlığından.

* * *

Dolduruşa gelmediniz... Sevimsizleşmediniz... Üstelemeye falan kalkmadınız... Bu şartlar altında iktidarla mücadele edilemeyeceğini anladınız... Olmazı olur kılmaya tenezzül etmediniz...

Böyle yapacağınızdan zerre kadar kuşkum yoktu, çünkü size yakışan buydu. Yakışanı yaptınız.

* * *

Deniz Bey...

Biliyorsunuz: Siyasetçi yönünüzü yeri geldiğinde göklere çıkardım, yeri geldiğinde kıyasıya eleştirdim.

Ama şunu bilin ki kişiliğinizi, insancıllığınızı, nezaketinizi, alçakgönüllüğünüzü, içtenliğinizi her zaman ama her zaman takdir ettim.

“İyi bir siyasetçi” olup olmadığınız hep tartışılacaktır.

Ama “iyi bir arkadaş” olduğunuz hiçbir zaman tartışılmayacaktır.

* * *

Deniz Bey...

Bilmem, katılır mısınız?

Size bu kumpası kuranların bir hesabı vardı: Sizin koltuğu asla bırakmayacağınızı öngörüyorlardı.

Siz koltukta kalacaktınız ve böylece “yara almış, etkisizleştirilmiş, küçük düşürülmüş” bir Baykal ile baş başa kalacaklardı.

Meydan onlara kalacaktı yani.

Siz istifa ederek aslında bu kirli oyunu da bozdunuz.

Alçağın planını tersine çevirdiniz.

Bu da az bir hizmet değildir...

* * *

Deniz Bey...

Her şeyi bırakıp bir kıyı kasabasına yerleşirseniz...

Ve orada bütün pisliklerden arınırken, olur da bazen canınız sıkılırsa...

Burada sizi insani açıdan çok seven bir kardeşiniz olduğunu unutmayın lütfen...

Haberin Devamı

CHP’liye 6 öğüt

- BİR: Duygusallığınızı ve vefa duygunuzu anlıyorum... Gidenin arkasından teneke çalmak yerine “Gitme kal bizimle...” diye haykırmak tabii ki erdemli bir davranıştır. Ama sakın işin bu kısmını fazla abartmayın.

- İKİ:
Eğer Deniz Baykal’a inanıyorsanız, bilin ki Deniz Baykal siyasi açıdan liderlik yapacak imkanı kaybetmiştir. Yok, eğer bir davaya inanıyorsanız, bilin ki o davanın bir kaybı söz konusu değildir.

- ÜÇ:
Partinin başına kimi getireceğinize “Onur Öymen / Önder Sav / Mustafa Özyürek” gibi isimler değil, siz karar verin.

- DÖRT:
Unutmayın: Rakibiniz Tayyip Erdoğan’dır... Erdoğan, Türk siyasetine yeni bir dil, yeni bir stil, yeni bir liderlik anlayışı getirmiştir. Baykal’ın yerine gelecek kişinin de çok daha yeni bir stil, çok daha yeni bir dil, çok daha yeni bir liderlik anlayışı getirmesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.

- BEŞ
: “Kasıma kadar Önder Abi...” ya da “Bölünmemek için Onur Abi...” gibi idareci yaklaşımlara sakın yüz vermeyin... Sizin için gün “idare-i maslahat” günü değil, “esaslı devrimcilik” günüdür. Bütün ezberleri bozacak, bütün farkları yaratacak, bütün kalıpları yıkacak bir lider bulmalısınız.

- ALTI:
Seçeceğiniz lider için şöyle bir yöntem izleyebilirsiniz: Bakın AK Parti cenahına... En çok kimden korkuyorlarsa, en çok kime tezvirat yapıyorlarsa, en çok kiminle uğraşıyorlarsa... Onu getirin.

Haberin Devamı

Geri dönmez

EĞER bir seçim yenilgisiyle gitseydi, geri dönebilirdi.

Eğer bir kurultay yenilgisiyle gitseydi, geri dönebilirdi.

Eğer bir gaf yüzünden falan gitseydi, geri dönebilirdi.

Ama öyle bir olay yüzünden gitti ki...

Dönemez...

Kısacası...

“Geri dön” çağrılarının, “Bizi bırakma” feryatlarının, ısrarların, “Kurultay’da kesin döner” tahminlerinin...

Hiçbirinin ama hiçbirinin bir karşılığı yok.

Şu 3 şeyi öğrendik

- BİR: Demek ki Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, en ele avuca sığmaz gibi görünen Vakit adlı gazete dahil olmak üzere “yandaş medya”yı kontrol altına alma gücü varmış...

- İKİ:
Demek ki iktidar yanlıları, “kaseti çıkmamış bir Baykal”dan nefret ederken, “kaseti çıkmış bir Baykal”ı pek de severlermiş...

- ÜÇ:
Demek ki Fethullah Gülen, karanlık bir olayda parmaklar cemaatini gösterdiğinde, bizzat karanlık olayın mağdurunu arayarak “Biz yapmadık” diyebiliyor ve ikna edebiliyormuş.

Yazarın Tüm Yazıları