Demirel: Ölünceye kadar hizmete varım

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bugün Cumhurbaşkanı Demirel ile Hırvatistan'a uçuyoruz. Kimi görsem, ‘‘Nedir Baba'nın bu hızı?’’ diye bana soruyor. Temposu şaşırtıyor, ama o mutlu. Her açılışta, temele her harç koyuşunda gözlerinin içi gülüyor. Dönüşte de bizlere takılıyor:

‘‘Erken geldik... Üç-dört açılış daha yapabilirdik...’’

Bir gezi dönüşünde, tatlı-tatlı sohbet ediyorduk. Birden sordum:

‘‘Bunca yıl ayrı kamplarda olduk. Şimdi aynı frekansta; laik Cumhuriyet, diyoruz. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığımızı ortaya koyuyoruz. Daha önce neden bu noktada olamadık, neden geç buluştuk?’’

Gülerek yanıt verdi:

‘‘Geç biraraya geldik... Ama eyi ki geldik. Boş ver gerisini. Zaten ayrı kamplarda değil, hep demokrasi kampındaydık.’’

Sonra pencereden aşağıya baktı:

‘‘Bak, altta bir gölet daha... Buna gölek derler, biz gölet yaptık. 1600 tane yapıldı Türkiye'de; boncuk gibi, boncuk gibi... Türkiye boncuklandı...’’

Çok keyifliydi. Fırsattan istifade, içimi kemiren konuyu sordum:

‘‘Efendim, belki ters gelecek... Ama soracağım. Halk, sizi istikrarın güvencesi sayıyor. Bunu hem gözlüyorum, hem daha önceki dönemlerde size çok kızanlardan duyuyorum... Süreniz dolunca siyasete dönecek misiniz?’’

Kızıp sinirlenir sandım. Aksine sakindi. Çok içten cevap erdi:

‘‘Bakın... Bazı şeyleri çok erkenden söylemek yanlış. Şartları bilemezsin ki! O gün Türkiye'nin şartları ne olacak? Türkiye, herhangi bir şekilde, sizi hizmete çağıracak mı? Benim birikimimden, aşağı yukarı Cumhuriyetin 50 senesini bilen bir adam olarak, Türkiye beni hizmete çağırırsa şimdiden ben, ‘Hayır, böyle bir şeyi kabul etmiyorum, istemiyorum' diyemem. Ülkenin hangi hizmete çağıracağını da bilemem tabii. Bu hizmetin mutlaka mevki, makam olması şart değildir. Ben 50 senemi bu ülkeye verdim. Kaç senem varsa, geriye kalanını da seve seve veririm.’’

Tebessüm ederek sohbeti noktaladı:

‘‘Rahmetli İnönü, ‘emrihak vaki olunca' demezdi. ‘Tabiat, kanununu icra edince' derdi. Yani ben, emrihak vaki oluncaya veya tabiat, kanununu icra edinceye kadar her günümü ülkeme veririm.’’

İskenderiye dönüşü, Ertuğrul Özkök, uçakta Demirel'le yaptığı sohbeti yazınca, ‘Başkanlık Sistemi' tartışması yeniden gündeme geldi. Sohbette üç gazeteci daha varmış. Bazıları ipe sapa gelmez gerekçelerle eleştirmeye, hatta küçültmeye kalkıştı. Özkök, kendi sorusunu Demirel'in yanıtladığını açıkladı... İstismarlar yine de sürdü.

Demirel'le sohbetimizi bu nedenle yazdım. Yıllarca karşısında olanları bile, Cumhurbaşkanı olarak, ‘demokrasi kampının eşit sakini' gören 50 yıllık bir siyaset çınarıyla iç ve dış gezilere katılıyorum. İzlenimlerimi ve gözlemlerimi aktarıyorum. Belli çevrelerde bu göze batıyor. ‘Baba' diye yazmamıza kızanlar var, olabilir. Bu hitap benim değil, Türk halkına ait.

Gazeteciliği tetikçilik sayanları dikkate almıyorum. Biz rahmetli Cevat Fehmi Başkut, Abdi İpekçi, Ecvet Güresin, Burhan Felek ve Sabri Esat Siyavuşgil gibi büyük ustalarda yetiştik. Basın ahlak ilkelerini, off the record ve back ground gibi meslek kurallarını hiç çiğnemedik.

34 yıldan beri de, bu onuru taşıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları