Dario şarkı

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Haydi Dario mambo, kalipso, salsa, tango, şanson, göbek havası; ve Meksika ve Küba ve Türkiye döktür, döktür de bütün lisanlardan notalarla yıkanalım ! Dario Moreno biliyorum, seni tekrar keşfetmek için ölümünün ardından otuz yıl geçmesini beklediğim için bana kızmadığını söyleyeceksin!

Gazetede okudum, Dario Moreno öleli tam otuz yıl olmuş. İnanamadım.

Ama doğru, Moreno benim skalamda kentimize uğradıklarında karaborsa bilet bulabilmek için gişe etrafında dolandığım şarkıcılar kategorisine girmezdi.

Bir Françoise Hardy'de, bir Adamo'da, bir Sylvie Vartan'da yaptığım gibi onun konserine gidebilmek amacıyla harçlık biriktirdiğim olmadı.

‘‘Ses’’ dergisinden de bu şantöre dair haber kesmedim ve ilgilenmedim.

Nitekim, kendisinin pek ‘‘Müren'vari’’ olduğunu ve şarololuğu on tırnağına on ayrı renk oje sürecek kadar ileri vardırdığını bile neden sonra öğrendim.

Ama kesin olan şu ki ister Fransızca ‘‘La Marmite’’yi, ister İspanyolca ‘Perfidia’ 'yı, ister İngilizce ‘‘Papa loves mambo’’yu söylesin Türkçe ‘‘Deniz ve mehtap’’ı işitmişim ve de aslen ‘‘yerli’’ olduğunu biliyorum ya, burnu Kaf Dağı'ndaki bendeniz on parmağında on marifet olan sanatçıya fazla yüz vermedim.

* * *

ÇÜNKÜ, ince bıyığı, biryantinli saçları, çıkıntılı göbeği, altın saati ve pırlantılı yüzüğüyle Moreno öylesine bizden biriydi ki onu ‘‘ecnebi’’ müzik ilahlarım arasına katmam maddeten imkansızdı.

Görünüş itibariyle kranta bir Kapalıçarşı kuyumcusunu veya kalantor bir Beyoğlu esnafını andıran şahsı hangi akla hizmet Tom Jones'larla, Dean Martin 'lerle veya Frank Alamo'larla kıyaslayabilirdim. ?

‘‘Ya Mustafa, ya Mustafa’’nın tanıdık musikisini ne hakla ‘‘A stranger in the night’’şarkısının gizemli tınılarıyla aynı kefeye koyabilirdim ?

Hayır, hayır, hayır !

‘‘Altın Altmışlar’’ın istikrarında twistten ye - ye'ye ve Tino Rossi'den Pink Floyd'a geçişi yaşayan bir asi çocuk olarak, velev ki ritmlerine deli divane olsam bile müzik zevkimi ‘‘Si tu vas a Rio’’ya endeksleyemez ve de üstelik hal ve oluşunda tamamen levanten bir şantörü star belleyemezdim.

* * *

BURADA parantez açarak okuduğum habere ilişkin küçük bir düzeltme yapayım, gerçek adı Davi Arugete olan şarkıcımız levanten değildi. İzmir Musevisiydi.

Malumunuz, Batı dillerinde aşağılayıcı biçimde kullanılan ve genel olarak Şark insanlarını tanımlayan ‘‘levanten’’ kelimesinin bizim lisanımızdaki esas karşılığı tatlısu Frengi deyimidir ki, bu sözcük Doğu'ya yerleşmiş ve Avrupa kökenli Katolik Hıristiyanlar için kullanılır. Yaşadığımız coğrafyanın beş yüz küsur yıldır yerlisi olan İsrailoğulları ise asla tatlısu Frengi addedilmez.

Tekrar sadede geleyim, demin de belirttiğim gibi ‘‘Quizas quizas quizas’’ şantörüyle arama mesafe koymam tamamen benim dangalaklığımdan kaynaklanıyordu.

Oysa, Arjantin tangolarından Fransız şansonlarına uzanan repertuvarını bugün dinledikçe daha iyi anlıyorum ki Moreno gerçekten büyük bir sanatçıydı.

Hiç yabana atılmayacak sinema aktörlüğü kariyeri bir yana, janrında Luis Mariano ve Aznavour'larla birlikte dönemin en mükemmeliydi.

* * *

VE ben aslında o zaman da sesini ve notalarını çok seviyordum.

‘‘Adios muchahos’’u ‘‘Los Paraguayos’’ grubu söylüyormuş kaç yazar, bir de İzmirlinin hançeresinden çıksın da kulak ziyafeti çekin !

Shirley Bassey hanımefendi kusura bakmayın ama siz kalipsonun ruhuna fatiha okumaktasınız ve de lüften bırakın bizimkisi terennüm etsin !

Doğrusu, Boğaz yalısındaki şu zerde görkemli sünnet düğününde de Sulukule darbukasından sonra ancak ‘‘İstanbul, Kontantinopl, İstanbul’’ çekilebilir...

Haydi Dario mambo, kalipso, salsa, tango, şanson, göbek havası; ve Meksika ve Küba ve Türkiye döktür, döktür de bütün lisanlardan notalarla yıkanalım !

* * *

FAKAT ölümünün otuzuncu yıldönümünde beni affet Dario !

‘‘Me que, me que’’nin Latin ritmlerini delicesine sevmediğimden değil ama inan cebimdeki yirmi beş kuruşlar sayılı ve Jane Fonda aşkına tekrar gideceğim ‘‘Tehlikeli İlişkiler’’ filminden önce hava basmak için oturduğum şu ‘‘Bab Kafetarya’’ müzik dolabında, şimdi moda o, bir Perry Como şarkısını seçeceğim.

Plak nikelajlı aparatta döndüğünde senin sesinmiş yerine dinleyeceğim.

Moreno beni bağışla, ‘‘Brigitte Bardot’’unu duyduğumda aklımdan ergen edepsizikler geçmediğinden değil ama uğruna ‘loafer’’ mokasen giydiğim şu Dame de Sion liseli ve romantikalı kızı baştan çıkartabilmem için bir Aznavour albumünü hediye almam gerekiyor, seni bu akşam İl Radyo'sunda işiteceğim.

Dario Moreno biliyorum, seni tekrar keşfetmek için ölümünün ardından otuz yıl geçmesini beklediğim için bana kızmadığını söyleyeceksin !

Ve hadi İzmirli, şimdi ‘‘Hey mambo, mambo italiano hey mambo’’ ve de şimdi ‘‘İstanbul, Konstantinopl, İstanbul’’...

Yazarın Tüm Yazıları