Çok seviyorum!

Bahar uzaktan uzaktan göz kırpıyor...

Haberin Devamı

Henüz gelmedi ama hafif hafif kokusunu alıyorum sevgili her baharda gözbebekleri tomurcuk olan Habitus okuru.
Şimdi efendim, kimi okurlar diyor ki, sen ne memnuniyetsiz bir insansın. Hep eleştiri, hep eleştiri. Hiç şu hayatın güzel tarafları yok mudur a Melike.
Olmaz mı efendim. Bugün izninizle her daim ortamlarda enerji saçan ve “lüzumsuz neşeli” olarak değerlendirilen insanlara katılıyor hayatımızın bize neşe, mutluluk kaynağı olan taraflarından bahsetmek istiyorum.
Kendimi bana maaş bağlayacakmış gibi reklam yapan kredi kartı reklamında gibi hissediyorum.
Böyle, ne bileyim, Frank Sinatra şarkıları eşliğinde araba kullanıp eşarbımı uçurasım var.
Seviyorum... Çok seviyorum!
Kuş beslemeyi: Kış başında gökyüzünde sürü halinde şaşırtan figürler sergileyen sığırcıkların “Bir durum mu var, alırım aklını” diyecek, tesbih çevirecek gibi sinirli ve asık suratlı bir mahalle delikanlısına benzediğini bilir misiniz mesela?
Ya da güvercinlerin, onlara düzenli ekmek verdiğinizde size alıştığını ve yemek istemeye başladığını? Kuş beslemiyorsanız, bunların hiçbirini bilemezsiniz. Kuşlar en ters kalktığınız günü bile güzelleştirecek güce sahiptir, iddia ediyorum.
Bahar geldi gelecek” insanlarını: Hayli sert geçen bir kıştan sonra herkes bahar ve yaz ayları için pek heyecanlı biliyorsunuz.
Güneş çıkar çıkmaz soyunmaya kalkıyorlar. Henüz kazak mevsimi geçmemiş olsa da, çorapsız etek giyen kadınlar, tişört üzeri mont giyen erkekler görürseniz şaşırmayınız. Onlar “baharın ilk heyecanlıları”... Üç vakte kadar hasta olacak, kulağınıza öksürecek, suratınıza hapşıracak ve “çok hastayım” diyecekler. Bir de, güneş çıkar çıkmaz güneş gözlüklerini gözlerine yapıştıranlar var ki, onlara hiç girmeyeyim. Yine de “baharın ilk  heyecanlıları” candır. Karanlık bir günde yarattıkları yaz hissiyatıyla moralimizi yükseltirler.
Manavda bahar meyvelerini görmeyi: Yeşil fasülye, elma, nar görmekten içim kıyıldı... Gönül istiyor ki biraz çilek görelim, biraz kiraz, efendime söyleyeyim, biraz erik. Ha, kilosu çeyrek altın fiyatına satılan “kış çileklerinden” bahsetmiyorum tabii.
Çalışmayı: İşleyen demir ışıldar sevgili meslek sahibi Habitus okuru. Bence bugün hayatından şikayet etmeyi bırakmalı ve bir işe sahip olduğun için mutlu olmalısın. Hayır, yanılıyor muyum.

Haberin Devamı

Ve Doğan Hızlan...

Haberin Devamı

Doğan Hızlan’ın rehberliğinde yaşamayı:
Dün Pera Müzesindeki Konstantiniye’den İstanbul’a / XIX. Yüzyıl Ortalarından XX. Yüzyıla Boğaziçi’nin Anadolu Yakası Fotoğrafları sergisinden bahsetti...
Geçen hafta (Benim de başucu kitaplarımdan olan) Sedef Kabaş’ın Nermin Abadan Unat’ın nehir söyleşi kitabı Hayatını Seçen Kadın’dan...
Sadece iki örnek verdim, her gün okurlarına başka bir “renk”ten bahseder Doğan Hızlan...
Eğer “tıkandım”, hayatım pek renksiz, ilham bulamıyorum diyorsanız, onun rehberliğinde yaşamayı deneyin derim...
Mutlu ve umutlu hissedecek, hayata pek farklı, pek renkli pencerelerden bakacaksınız...

Yazarın Tüm Yazıları