Çocuğa karşı suçlu bir halk

KÜÇÜCÜK bir oğlan çocuğu, gözünden belli belirsiz yaş damlıyor, hüznünün nedenini sorar gibi bakıyor öylece...

Haberin Devamı

Hatırlayacaksınız o “milli” posterimizi.
Bir ara tüm kahvelerde, varoşlarda, takvim kapaklarında vardı.
Posterin yağlıboya taklidi, varlıklı evlere de sızmıştı...
Herkes çok sevmişti o “ağlayan çocuğu”.
* * *
Posterleri her dem farklı duvarlara yerleşen Fatih Sultan, Yılmaz Güney, Che Guevera değil, Kıbrıs harekatı sırasında basılan miğferli Ecevit de değil. Sporcu değil, Playboy kızı, rock yıldızı değil...
Gözünden usulca yaş akıtan bir çocuk...
* * *
Peki neyi temsil ediyordu o çok sevilen resim.
Murat Belge yıllar önce “Tarihten Güncelliğe” kitabında yorumlamıştı:
“Türkiye halkı çocukları karşısında suçlu bir halktır.
Çocuk karşısında insanlarımızın paradoksal bir tavrı vardır.
Biz bir yandan çocuk severiz.  Ama garip biçimde herkes başkasının çocuğunu sever bizim toplumda.
Somut çocuk sevgisini başkalarının çocuğu ile yaşarız, kendi çocuğumuza sevgimiz soyuttur.
Kimsenin çocuğu olmayıp da herkesin çocuğu olabilecek (bizimkinden çok komşunun çocuğunu andıran bir çocuk) gözü yaşlı duruyorsa bu çocuk bilinçliliğinin çok derin mahzenlerinde uyuklayan duyguları uyandırılabilir.
Bizi doğrudan suçlamaksızın suçluluğumuzun bir affettirme aracı olarak alıp evimize getirdiğimiz, nereden geldiğini bilmediğimiz, ‘insanlık işte’ gibi laflarla geçiştirdiğimiz gözyaşını da bizden en duygusal yollarla koparan bu çocuk elbette popüler olacaktır.”
* * *
Gerçekten başkasının, komşunun çocuğu belki de “mülkiyeti” bizde olmadığı için, hoşgörü sınırımızı kolay kolay zorlamaz.
Severiz uzaktan uzaktan... Karşılaşırsak şirinlik bile yapabiliriz.
Ama çocuk “bizim” çocuğumuz olunca değişir mesele; Bu “değişim”i görmek için çok söze gerek yok, çocuğu yönelik tırmanan şiddet istatistiklerine göz atmak yeter.
Çünkü çocuklarımıza karşı suçlu bir halkız biz.
Sadece “hane”de değil, ülkede...
Yarım asırdır darbeler, savaşlar bıraktık onlara.
Doğumgünü sayfalarına acıların, kanın yıldönümlerini yerleştirdik.
Bazen ölenlerin isimlerini verdik, bazen bizzat onların, çocukların ölümlerini izledik.
Unuttuysanız, yine bakın gazete sayfalarına...
Suç nedir, suçlu kimdir... Bir bakın.

 

Yazarın Tüm Yazıları