Ciddi konuşurken

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Büyük Kulüp'teki sohbet sırasında yaşananlarla ilgili anılarıma bugün de devam ediyorum.

Dünkü yazımda herkesin gözü önünde yaşamış olduğum travmaları anlatmıştım.

Bugün ise kimseye çaktırmadan yaşamış olduğum travmalara sıra geldi.

Dediğim gibi sohbetimiz sırasında beni nedense hep ciddi konuşmaya yönlendirmek istiyor gibiydi dinleyiciler.

Bunu neden yaptılar anlamadım. Bir teorim şu; büyük bir ihtimalle bana acıyorlardı. Bir insanın bu kadar da laubali olup, yaşamını abuk düşüncelerle ziyan etmesi onları üzmüştü.

Bu nedenle beni içine düşmüş olduğum müthiş laubalilik girdabından çekip kurtarmak istiyorlardı.

***

Ama tabii ki bunu başaramadılar.

Çünkü ben laubali bir insan olarak kalmak fikrindeyim ve bu konuda kimse benden taviz vermemi katiyen beklemesin.

Tamam mı?

Beni ciddiliğe çekme yolundaki bütün saldırılara karşı kendimi koruma yolunda çok güzel bir yöntemim var.

Ciddi bir şey konuşurmuş gibi gözükürken, aslında tamamen başka şeyler düşünüyorum.

İşte şimdi o pazar öğleden sonra konuşma sırası Türkiye'de siyasetin durumu, medya dünyası, basındaki sorunlar falan gibi konulara geldiğinde benim kafama düşen konuları size açıklayacağım.

***

Ben o gün aslında üç ana konuya takmıştım.

1- Amerikalı feminist Carolyn Graglia'nın yeni bir makalesini ne yazık ki pazar günü sabah, yani Büyük Kulüp'e hareket etmeden üç saat önce okudum. Feminist bayan bu makalesinde insanların evlenmeden önce seksüel ilişkiye girmelerine karşı çıkıyor.

Yazarımıza göre insanların evlenmeden önce seksüel ilişkiye girmelerinden en çok zarar gören kesim fahişelermiş.

Evlilik öncesi ilişkinin eskiden yaygın olmadığı dönemlerde fahişeler müthiş iş yaparken bugünlerde işler çok azalmış.

100 yıl öncesinde Paris'te 100 bin fahişe varmış.

Bugün ise bu sayı 20 bine düşmüş.

Ve dahası bu 20 binin büyük bir bölümü de erkek fahişeymiş.

Bu yazıyı okuduktan sonra aklıma iki soru takıldı ve bu sorular bütün pazar günü boyunca kafamda çınlayıp durdu.

Bunlar:

1- Yazarın kurduğu mantığa göre erkeklerin evlendikten sonra fahişeye gitmeleri gibi bir adetleri olmadığı varsayımı yapılıyor. Siz hayatınızda bu kadar saçma bir şey duydunuz mu?

2- Paris'te ilginç şeyler oluyor kanısındayım. Fransız erkeklerinin bu duruma düşmeleri son derece keyifli bir gelişme değil mi ama?

***

Aklıma takılan ve gün boyu çıkmayan ikinci konu bir başka yazar ile ilgiliydi.

Ünlü İngiliz yazar Christopher Hitchens önemli bir açıklama yaptı.

Margareth Thatcher başbakanken bir gün onunla konuşmaya gittiğini, aralarında fikir münakaşası çıktığını söyleyen Hitchens, sonra olanları şöyle anlattı:

‘‘Thatcher birden ayağı kalktı. Sen de kalk çabuk ayağa dedi. Sonra masaya ellerimi dayayıp, öne doğru eğilmemi söyledi. Ve sonra da elindeki cetvelle benim popoma vurmaya başladı.’’

Burada da aklıma takılan soru şu; Acaba Thatcher bütün bunları yaparken ne giyiyordu? Örneğin ayağında çizme var mıydı? Varsa Hitchens bundan hoşlandı mı? Ve son soru: Thatcher kadar kaliteli politikacı bir daha dünyaya gelebilir mi Allah aşkına?

***

Üçüncü konu ise tamamen farklı bir şeydi.

Yine o sabah FBI'ın keskin nişancıları ile ilgili bir yazı okumuştum.

Bu yazıda FBI'ın bütün nişancılarının kritik bir durumda karşılarındaki adamı sadece gözünden vurarak öldürme konusunda eğitim aldıkları açıklanıyordu.

İnsan gözü dışında hangi organından vurulursa vurulsun, hemen ölse bile refleksleri birkaç saniye de olsa çalışırmış.

Böylece, eğer bir rehin alma durumu varsa vurulan kişi refleks hareketiyle tetiği çekebilir ve hem rehineleri hem de polisi vurabilirmiş.

Sadece ilk atışta gözünden vurulan kişinin refleksleri anında yok olurmuş.

İşte bu nedenle de FBI'ın keskin nişancıları bu konuda uzmanlaşmışlar.

Bir ara diğer iki konuyu bırakıp sadece bunu anlatayım diye düşünmedim değil Büyük Kulüp'teki dostlara.

Ama o zaman da sanki Türkiye'deki ciddi sorunların çözümü için cinayet yöntemini öneriyormuş gibi bir hava doğabilirdi.

Bu ise siyasi, sosyolojik, kültürel ve psikolojik açıdan tamamen doğru olsa bile Türk Ceza Kanunu açısından bazı sorunlar doğurabilirdi.

Aklımdaki bu son şeyi de o yüzden anlatmadım ve ciddi insanmışım gibi havalar atmayı sürdürdüm.

***

Şaka bir yana, Büyük Kulüp'te tanıma fırsatını bulduğum bütün yeni arkadaşlara buradan bir selam göndermek istiyorum.

Tanışmış olduğumuz için çok keyifliyim ve yakında tekrar görüşmek üzere.

Sevgiler. Kendinize iyi bakın.

Yazarın Tüm Yazıları