Chirac: AB sözüme sadığım

Galatasaray Üniversitesi’nin kendisine verdiği, uluslar arası ilişkiler dalında fahri doktoralık töreninde onu dinleme fırsatını buldum.

Chirac h^a^la�etkileyici.

Konuşurken sık sık alkış alması da bunu kanıtlıyor zaten.

Tabii Sarkozy’nın aksine en başından beri “Türk dostu” olarak bilinmesi de alkışların başka bir nedeni.

Sanırım iki yıl önce geçirmiş olduğu hafif bir beyin kanaması hareketlerini yavaşlatmış.

Cübbesini giymek için sahneye çıktığında anlaşılıyor.

Bunun dışında gayet iyi görünüyor.

İstanbul’da Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç tarafından ağırlanan Fransa eski Cumhurbaşkanı ne gibi mesajlar veriyor?

EN ZENGİNLER DESTEKLİYOR

Fransa’yla Türkiye’nin demokrasi ve laiklik anlayışlarının örtüştüğünü söylüyor.

İki ülke arasında asırlardan bu yana devam eden dostluğun altını çizerken,�iktidarı sırasında 2006 yılında bizzat onay verdiği Fransa’daki “Türkiye Mevsimi”nin başarısından söz ediyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği vizyonunu büyük bir kararlılıkla paylaştığını belirtiyor.

Hatta “AB üyelik sürecinde Türkiye’nin yanında yer almak konusunda vermiş olduğum söze sadığım” diyor.

Cumhurbaşkanlığı koltuğunu bırakmış olsa bile Chirac’ın AB desteği neden önemli?

Chirac, ülkesinde ağırlığı olan ve özellikle iş dünyasının saygı gösterdiği bir isim.

Bill Clinton’un izinden giderek iki yıl önce kurmuş olduğu Chirac Vakfı’na Fransa’nın önde gelen işadamları üye.

Örneğin ülkenin en zengin kişileri arasında gösterilen PPR Grubu’nun patronu François Pinault ile kozmetik devi L’Oreal’in patronu Liliane Bettencourt.

Cumhurbaşkanı iken en büyük göz ağrısı “ilkel sanatlar” olan ve Quai Branley diye bilinen müzenin açılışına ön ayak olan Chirac şimdi vaktinin çoğunu bu vakıfla geçiriyor.

VAKIF NE YAPIYOR

Chirac Vakfı yoksullukla mücadele, çevre gibi konularda faal ama en çok dünyada barış için çalışıyor.

Savaşın önlenmesine katkıda bulunanları ödüllendiriyor.

Galatarasaray Üniversitesi’ndeki tören sırasında yanımda oturan Fransız işadamı vakfın üyesi.

“Chirac savaşı kazanan generaller yerine savaşı önleyen generallere ödül vermeyi tercih ediyor. Bunu yazmalısınız” diyor.

Belli ki, Chirac Vakfı, dünya barışına katkılarından dolayısıyla Fransız iş dünyasının takdirini kazanıyor.

Barış ortamı herkes için mühim kuşkusuz ama dünyanın dört bir yanında yeni iş alanları için koşuşturan iş adamları için de pek kıymetli.

Elysee Sarayı’ndan emekli olmasına rağmen iş dünyasının desteğini almaya devam eden güçlü bir Chirac imajı AB yolculuğumuzda fazlasıyla yararlı.

DEİK’in Gorbaçov ile el sıkıştığı günler tatlı bir hatıra 

MEDVEDEV’in Ankara ziyaretinde DEİK’ten ziyade TUSKON’un (Türkiye İsadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu)  ön planda olacağının işaretini işadamı Faruk Güllü vermişti.

Zira baklavasını Ankara’daki toplantılar sırasında Medvedev’e “TUSKON’daki arkadaşları” vasıtasıyla ulaştıracağını söylemişti.

Medvedev’in ziyaretinde baklavanın tadına bakıp bakmadığını bilmiyorum ama Referans’tan Jale Özgentürk’ün yazdıklarından DEİK’e nasıl “Rusya çalımı” atıldığını öğrendim.

Birkaç ay önceydi.

TÜSİAD ve DEİK kurucularından  Feyyaz Berker ile sponsoru olduğu “Dış Dünyanın Anahtarı DEİK” kitabını konuşuyoruz.

Berker, kitabın Türkiye’nin değişen dünyayı anlamasına ve 2050 yılına yönelik politikalarını oluşturmasına katkısı olacağı inancında.

Kitabın kapağındaki fotograf ise çarpıcı.

Feyyaz Berker, Türkiye’de ağırladıkları glasnost ve perestroykanın mimarı Mihail Gorbaçov ile el sıkışıyor.

Berker ile Gorbaçov yanında Üzeyir Garih ile Tuğrul Erkin var.

Bugüne gelirsek, Medvedev ziyaretinde DEİK fotograf karesinde yok.

Dün konuştuğum DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, kurumun eskisi kadar ön planda olmadığı görüşüne katılmıyor.

“DEİK olarak çalışmalarımız devam ediyor.�TÜSİAD ve TİM ile birlikte Atina’ya gidiyoruz. Daha sonra Cumhurbaşkanı’nın Kore gezisine katılacağız. Bazı şeyleri TUSKON ile ortak yapıyoruz” diyor.

Öyle diyor ama görünen köy kılavuz istemez: DEİK eski DEİK değil.