Cengiz Çandar’a savunma taktikleri

Artık şuna kesinlikle inanıyorum:

Cengiz Çandar, Türk basının çok kadersiz ve de talihsiz bir yazarıdır.

Neden mi?

Çünkü: Halil Berktay, Murat Belge, Taner Akçam gibi ‘Elebaşılar’, en küçük bir sataşmaya maruz kalmadan, ellerini kollarını sallayarak ‘Ermeni Konferansı’nın yapıldığı Bilgi Üniversitesi’ne girebilmişlerdir.

Buna mukabil...

Konferansın düzenlenmesinde en küçük rolü bulunmayan, olaya salt ‘dinleyici’ bağlamında dahil olan ‘zavallı’ Cengiz Çandar, koca Ermeni Konferansı’nın bütün sorumluluğunu üstlenircesine sırtına o iki yumurtayı yemiştir...

Konferans başarıyla tamamlanmıştır, kıyamet kopmamıştır, Batı medyası Türkiye’ye övgüler düzmüştür, AB yolunda bir müşkülat daha çözülmüştür...

Yani her şey tıkırındadır...

Ve fakat...

Olayın tek zayiatı, Çandar’ın Lacoste marka lacivert gömleği olmuştur.

Gömleğin sırt kısmındaki iki adi yumurta izi, Ermeni Konferansı’nın tek vukuatının kanıtı olarak orada öylece durmaktadır.

***

‘Vicdanları kanatan ve yaralayan’ bu olay karşısında bir şeyler yapmayı görev bilen yazarınız, Cengiz Çandar’a birkaç işe yarar tüyo vermeye karar vermiştir.

Amaç, Çandar’ın bir sonraki ‘Riskli etkinlik’te donanımsız kalmasına engel olmaktır...

Umarım, Çandar, ‘Ben ki Maoist örgütlenmelerden, Filistin kamplarından geliyorum. Senin tüyolarına ihtiyacım yok’ diyerek yararlanmaktan kaçınmaz...

***

İşte tüyolar:

Cengiz Çandar diyelim ki her zamanki gibi, biraz gecikmiş bir şekilde, Ülkücü/İşçi Partili grupların ‘Haince’ buldukları bir etkinliğe gitmektedir.

Ve yine diyelim ki kapıdaki grup, ‘Burası Türkiye! Ya sev ya terk et’ sloganı atmaya başlamıştır. Cengiz Çandar şunları yapabilir:

BİR: Yüzüne hüzünlü bir ifade oturtan Çandar, bir Türk Sanat Müziği bestekarına özgü ağır başlı edayla, ‘Bir ihtimal daha var. O da ölmek mi dersiniz...’ diye sorabilir... Ya da Attila İlhan’dan ‘Ayrılık da sevdaya dahil’ dizesini patlatabilir... Karşı taraf kısa bir süreliğine dumura uğrayacaktır.

İKİ: Çandar, ‘öğreten adam’ havasına girip, slogan atan ekibe şöyle seslenebilir: ‘Arkadaşlar, bakın, bu attığınız sloganın İngilizcesi ‘Love it or leave it’ şeklindedir.’ Bu kısa nutuk karşı tarafın bir süreliğine gaflete düşünmesine neden olacaktır. Çandar, işte bu fırsattan yararlanıp olay mahallini ufaktan terk eder.

***

Yumurtalı saldırıya karşı ise yapılması gereken çok basittir...

Diyelim ki Çandar, ‘Haince’ bir etkinliğe gidecek...

Sabah evden çıkmadan önce, ‘Tuğba yumurtalar hazır mı?’ sorusunu sorar...

Sonra hazırlanan yumurtaları cebine özenle yerleştirir.

Ülkücü/İşçi Partili grup, yumurtalı saldırıya başladığında, Çandar cebindeki yumurtaları çıkarıp karşı saldırıya geçer...

Böylece hiçbir şey yapmamış olmaktan kurtulup, daha agresif bir tutum sergilemiş olur...Ve ‘Karizma’ eski halini korur...

Nereden nereye

Hatırlar mısınız?

‘Milli Görüş’ liderliğinin en yakınındaki isim Oğuzhan Asiltürk, Refah Partisi’nin yükselişe geçtiği günlerde İstanbul’daki bir toplantıda ‘Bizans Surları’nın yıkılması gerektiğinden söz etmişti de kıyamet kopmuştu...

İnsanlık tarihinin ortak mirasına yaklaşım konusunda görüşleri netleşmeyen Refah Partisi yönetimi, olayı toparlamak için epey çaba sarf etmişti...

Dünkü Milliyet’in Pazar ekinde Özkan Güven’in ‘Dünyadaki tek Bizans sarayı restore ediliyor’ haberini okurken işte bunları düşündüm...

AKP’li Fatih Belediyesi dünyanın ayakta kalmış tek Bizans Sarayı olan ‘Tekfur Sarayı’nın restorasyonu için harekete geçmiş...

Bence bu habere ‘AKP gerçekten değişti mi?’ sorusu ışığında yaklaşmalıyız.

Çünkü bu olayda ‘bir yanıt’ gizli...
Yazarın Tüm Yazıları