Çeneleri düştü

Beşiktaşlılar çok konuşuyor. Futbolcu, antrenör, başkan, Sinan Engin konuşuyorlar. Beşiktaş kendi kendiyle kavga içinde. Aslında ben futbol olarak ne yaptım veya ne yapıyorum dese sorun çözülecek.

* Beşiktaş her maçtan sonra penaltılar konusunda itiraz ediyor. Beşiktaş’ta neler oluyor?

Beşiktaşlılar çok konuşuyor. Herkes konuşuyor. Antrenör, başkan, Sinan Engin konuşuyorlar ve hiçbiri de yerli yerinde oturmuyor. Penaltılar tartışılıyor, G.Saray maçındaki penaltılar ortada. G.Birliği karşısında 2-0 yenik duruma düşüyor. Şampiyonluğa giden bir takım bu golleri yemez. Maçtan sonra futbolcular çıkıyor, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı konuşuyor. Yıldırım hiç konuşmayan bir adam. G.Saray-Beşiktaş maçından sonra çıktı sadece, ‘Bizim de başımız hakemlerden yanmasın. Biraz daha dikkatli olsunlar’ anlamında konuştu. Artı F.Bahçe hakemlerden hiç yardım görmeyen bir takım. F.Bahçe’nin attığı gol verilmiyor, onlar önemsemiyor. Beşiktaşlı futbolcuların bile kafaları nerede bir bakın.

Beşiktaş bu kafada giderse, hala Samsun maçında kalırsa, ‘Biz komploya gideceğiz’ iddialarıyla kendini teselliye çalışırsa, hiçbir yere varamaz. Öncelikle ben ne yapıyorum, futbol oynamıyorum diyeceksin. 2 santrforu var, onları oynatmıyor. Sinan yok oldu. Ilie’yi aldılar, futbolcu oynaya oynaya form tutar, o da ortada yok. Okan zaten yok. Beşiktaş, yenik durumda oynuyor, hala defans oyuncusu çıkıp, defans oyuncusu giriyor. Oysa kazanmak için oynamalı. Yani müthiş bir gariplikler içinde Beşiktaş ve ben ne yapıyorum demiyor.

Ortalığı karıştırıyorlar

Sinan
çıkıyor ortalığı karıştırmak için fikirler üretiyor; ‘Federasyon ikna etsin Ali Aydın dönsün.Ali Aydın dönsün de, onlara penaltı mı ikram etsin? Adamın aklına bakın neler geliyor. Konuşmak mecburiyetinde misin kardeşim, neden konuşuyorsun? Beşiktaş yaralanıyor. Aydın ‘Bıraktım’ dedi. F.Bahçe-Ç.Rize maçından sonra bırakması lazımdı aslında. Kimse üç kağıtçı demiyor, ama yapamıyorsa bu işi bırakacak. Adam da gayet onurlu olarak çıktı, ‘Tenkit ve tehditlerden dolayı değil, hata yaptığım için bıraktım’ dedi. Daha bir şey söylenir mi?

Beşiktaş kendi kendiyle kavga içinde. Beşiktaş gibi koca bir camia, şampiyonluklara alışmış, Türkiye’nin lokomitifi olmuş kulüp kendini toparlayamadı bir türlü. Büyük takımlar normalde hemen toparlar kendini, bunlar gittikçe kötüleşiyor. Oysa ben kendi futbol bilgime göre, takımdaki antrenörlük hatalarını saysam sayfalara sığmaz. Beşiktaş evvela buna bakacak.

Her şeye rağmen Beşiktaş, eğer moralini düzeltir ve bunlara kafasını takmazsa yarışın içinde. Daha çok şeyler olur bu ligde.

Yeni bir takım yaratılacak

* Ersun Yanal Milli Takım’ı başarıya taşıyabilecek bir teknik adam mı?

Ben Milli Takım’ın başına yüzde 60’lık bir oranla yerli bir antrenörün gelmesinden yanayım. Yerli olursa en azından futbolcuları iyi tanıması bir avantajdır. Yıllar önce Piontek geldiğinde 80 futbolcu denedi. Ersun Yanal en azından bütün futbolcuların kabiliyetini ve kapasitesini biliyor. Ama Yanal Milli Takım’da başarılı olur mu, olmaz mı bilemem. Bana biraz erken gibi geliyor. Yalnız önemli bir nokta da federasyon, birlikte çalışmak isteyeceği adamları Yanal’ın yanına verecek mi, bu da önemli. Çünkü federasyon, kendi istediği tarafa gidecek adamları teknik direktörün yanına veriyor. Bu konuda bir pürüz çıkabilir. Ama benim duyduğum kadarıyla dünden evvel iki taraf da anlaşmış.

Yolun sonuna geldiler

Yanal
’ın bir şanssızlığı var; temel oyuncuların çoğu bugün Milli Takıma seçilemez duruma geldi. Hakan Şükür, eski Hakan değil, yine de faydalı olmaya çalışıyor. Ümit Davala yok. Hakan Ünsal iyi değil. Müthiş oynayan Bülent Korkmaz, 4-5 ay futboldan uzak kaldı. Rüştü forma giyemiyor, antrenman yapsa da formsuz, eskisi gibi değil. Emre Aşık bir oynuyor bir oynamıyor. Yıldıray sakatlıktan yeni çıktı. İlhan sakat. Emre-Okan pek oynamıyor. Ergün hem sakat, hem yorgun. Bir tek Nihat var. Yani takımın bir iskeleti yok. Milli Takım’daki futbolcuların çoğu G.Saraylıydı ve hem kulüp takımları, hem de ulusal takım için oynadılar, yolun sonuna geldiler. Milli Takım Teknik Direktörü, yeniden bir takım inşaa edecek. Oysa Şenol Güneş göreve geldiğinde elinde hazır bir kadro vardı. Şimdiki ise yeniden bir takım yaratacak. İşi biraz zor.

Aslında Türkiye’den seçim yapılıyorsa benim iki teknik direktör favorim vardı. Biri Yanal, diğeri Terim’di. Ulusoy’un bir lafı vardı, ‘Biz eskilerle artık çalışmayız’ dedi. Terim de kendini çekti. Milli Takım’da çalışmayı düşünmediğini söyledi, bir rehabilitasyona girdi. En akıllı ve mantıklı tercih Yanal’dı.

Fenerbahçe rehavete kapıldı

* Fenerbahçe neden bir hafta iyi bir hafta kötü oynuyor?

Bu durumu anlamak mümkün değil. Bir hafta önce müthiş koşan, birbirleriyle yardımlaşan oyuncular bir hafta sonra farklı bir portre çizdi. Ç.Rize karşısında sanki futbolcuların ayaklarına betonlar bağlanmış gibiydi. Ne yardımlaştılar, ne koştular, ne de kazanmak için mücadele verdiler. Maçın önemini anlamamışlar. Belki de rakibi çok küçümsediler. Bir takım bu kadar değişir mi?

Aslında Daum aynı takımı çıkardı sahaya. Akıl alacak gibi değil. Tamam kötü oynarsınız, rakibiniz sizden iyi oynar. Ama kenar yönetim önlem alır. Orta sahayı kalabalıklaştırır, rakibin uzun toplarla gitmesine imkan vermez. F.Bahçe orta sahayı bıraktı, oyun 80 dakika böyle gitti. Daum ve arkadaşları görmedi mi bunu? Sahada bir tek Aurelio vardı. Ciğerleri patlayana kadar koştu, diğerleri ortada yoktu. Bir hafta önceki, koşan, mücadele eden, yardımlaşan Tuncay’dan eser yoktu. Serhat zaten kendine oynayan bir futbolcu. Takım onu ilgilendirmiyor. Ben nasıl parsayı toplarım, kişisel puan alırım hesabında. Takım oyuncusu değil, yardımı da yok. Ümit Özat da forvete girince, orta sahada bir tek Aurelio kaldı. O da üstüne binen yükün fazlasını yaptı, geriden de iki topu çıkardı. Böyle değişen bir F.Bahçe, böyle kenarda uyuyan bir teknik yönetim. En azından maçı berabere bitir kardeşim, o da yok.

Orta saha olmayınca

En önemli noktalardan biri de F.Bahçe 3 ileri adamıyla oynayarak, bir yerde ligin ilk yarısındaki görüntüsüne döndü. F.Bahçe son dönemde de 3 ileri uç adamıyla oynuyordu, ama Tuncay ve Mehmet Yozgatlı gelip orta sahaya yardım ediyordu. Şimdi bunlar yok. Defansa gelen toplarda da Ali Güneş’in her vurduğu top rakibe gitti. Bütün çabukluğuna, gücüne rağmen Fatih’in her vurduğu top da rakibin oldu. Zaten onlar da vurmayıp ne yapacaktı? Orta sahaya vermesi lazım, ama orada adam yok ki. Orta sahada takımı organize edecek futbolcular yoktu. Peki nasıl futbol oynayacak. Orta sahası olmayan bir takım, ne hücum edebilir, ne de defans yapabilir.

Deplasmanda oynadılar, ama seyirci F.Bahçe’yi rahatsız etmedi. İklim, İstanbul’dakinden farklı değil. Stres desen, stres yok. F.Bahçe’nin daha önce de kötü oynadığı maçlar çok oldu, ama bir hafta önce iyi oynayan, kendine güveni gelmiş, galibiyetle morallenmiş futbolcuların bu kadar değişmesi ilginç. Bu futbol değişikliğinin tek nedeni olabilir, rehavete girmeleri. Herhalde nasıl olsa yeneriz dediler ve oyuna ısınamadılar. Yoksa beraberlikle 1 puan bile 1 puandır. Çünkü artık averaj hesapları önem kazanacak.

Trabzonspor’un patronları var

* Trabzonspor’un gösterdiği çıkışı ve şampiyonluk şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Trabzonspor, şampiyonluk yarışının içine, göbeğine girdi. Çok genç bir takım ve çok koşuyorlar. İyi bir kalecileri var. Moral bozacak enayilikte goller yemiyor. İki süper starı var; Gökdeniz ve Fatih. Ve o takım öyle bir takım olmuş ki, o patronları kabul etmiş. Fevkalede becerili oynuyorlar. Gökdeniz her topu alışında 2-3 defans oyuncusunu ekarte ediyor. O zaman işler kolaylaşıyor. Çok fazla geliyor orta sahaya. Bursaspor’a çok güzel bir organizasyonla gol attılar.

Sahadaki patronun belli olması bir takım için çok önemli ve iyidir. Her iyi oynayan takımın sahadaki patronu bellidir. Beşiktaş’ın patronu Sergen sakatlıktan dolayı yarım saat oynuyor. F.Bahçe’de Van Hooijdonk yapıyor bu patronluğu, ama nereye kadar? Çünkü o ileride oynuyor. G.Saray’ın patronu yok.

Trabzonspor’da futbolcular sahada patronlarına inanıyor ve ukalalık edip kendimi göstereyim demiyor. Ayrıca bir faktör daha var. Teknik direktör Ziya Doğan mükemmel toparlamış takımı, mükemmel bir de disiplin vermiş. Bırakın şampiyon olup olmamasını, bu çıkışı yapması bile olağanüstü mükemmel. Yine rakiplerinin korkulu rüyası oldu Trabzonspor.

F.Bahçe yenildi, Beşiktaş berabere kaldı ve Trabzonspor hemen devreye girdi. Yalnız Trabzonspor için bir tehlike var. O da diğer iki rakibine göre kalan maçları daha zor.
Yazarın Tüm Yazıları