Çatlak komşu, Milli Maç ve hayata bakış

Ben, eğer kavgadan kıyamet kopuyorsa kapıya polis dayarım.

Haberin Devamı

Ama eğer gürültü, eğlenen mutlu insanlardan geliyorsa “Ben de gelebilir miyim?” der eğlenceye katılırım.

 

Biz eğlence gürültüsü bol bir aileyiz. Her türlü duygu yüksek seslidir bizde.

 

Kişi sayısı, saat hiç fark etmez, kapımız herkese açıktır.

 

Evde kalabalık olacaksak mutlaka komşulara haber verir “bu gece evimiz kalabalık, gürültü olabilir, şimdiden af dileriz” deriz.

 

Gürültüyü zamanında kesmeye dikkat edip hafta sonuna denk getirmeye de özen gösteririz.

 

Haberin Devamı

Çok istisnai bir durum yoksa tabi.

 

Milli maç gibi!

 

Genelde komşularımız “normal” insanlar; biri İngiliz, biri İskoç, biri şans bu ya Türk.

 

Diğeri de bu şahsına münhasır Amerikalı çatlak kadın.  

 

Hiç böylesini görmedim.

 

Bu bir ilk. Ve umarım SON olur.

 

Havalar güzel olduğu zaman kendimizi açık havaya atmak en büyük lüksümüz.

 

Ne zaman küçücük bahçede akşam üstü çay içmeye kalkarız çatlak komşumuz fırlar camdan, başlar avaz avaz bağırmaya:

 

“Girin içeriii! Bahçede çay içilir miii? (e içilmez mi?) Gürültüden uyuyamıyoruz!” (bu saatte??)

 

Hani gören de çayı davul zurna eşliğinde içiyoruz zanneder.

 

“Sus be çatlak!” gibi gayet basit şekilde car car ve çaçeronca cevap vermek geliyor bazen içimden! Beceremiyorum. Yazım sözümden daha girişkendir benim.

Haberin Devamı

 

Neyse.

 

Bu kadın bize hep bağırıyor!

 

Milli maç gecesi evde pek tabi ki kalabalık olacağız!

 

Hepimiz kırmızı beyaz giyinip heyecanla takıma destek çığlıkları atacağız!

 

Önceden gittim kapısını çaldım.

 

Beni görünce kadını titreme tuttu, sanki böcek gördü!

 

Başladım konuşmaya:

 

“Merhaba, ben komşunuz Yonca. Bu akşam çok önemli bir Milli maçımız var. Biliyorum hafta içi; ama nasıl olsa çocukların okulu bu hafta tatil. Maç yine de gece yarısından önce bitiyor. Çocuklarınızla sizi de bize bekliyoruz.”

 

Kadın böcek görmüştü ya!

 

Titreyerek “Nyhaaa OLAMAZ!” dedi.

 

Ben “Efendim?! Anlamadım?” dedim ve şoka girdim.

 

Efendim saat 10’ dan sonra gürültü yasakmış.

Haberin Devamı

 

“Yasak mı?” diye soruvermişim. “Bu memlekette hiç kimse, adetleri gereği, tavuk gibi akşamın 7’sinde yatıp uyumaz, hatta gece 11’den önce yemeğe bile başlamaz” diye sakince ekledim.

 

Neyse bir dolu laf salatası sonucu, baktım olmayacak.

 

Komşu ve Yonca orta yolda buluşamayacak...

 

Bir derin nefes alıp aynen şöyle dedim:

 

“Siz şu anda benim iyi niyetimi algılayamayacak kadar mutsuzsunuz! Ben sizin yerinizde olsam bir an önce bu güzel ve kısa hayatı yaşamaya ve elimden geldiğince eğlenerek uzatmaya çalışırım. Şikayet etmek ve somurtmak yerine yan komşumun davetine katılıp eğlenmeye hemen bu gece başlarım!”

 

Kadın birden durdu.

 

Ben de sakin sakin devam ettim...

Haberin Devamı

 

“Bakın burası bir site. Müstakil bir evde değilsiniz ve eğer amaç birbirimizi kıl etmekse, sizin de sabahın köründe, biz uyurken, şof şof sifon çekmeniz, kocanızla “Oh John! viyaaak” diye başlayan mutsuz cümlelerle devamlı çocuklarınızın önünde bas bas kavga etmeniz, onları zır zır ağlatmanız da beni bozar. Ben de başlarım şikayete!” dedim.

 

Kadın bu sarı böceği ezemedi. İyice sinirlendi.

 

Kapıyı yüzüme kapadı.

 

Ben sonra düşününce çok üzüldüm. Çok mutsuz ve yalnız bir kadın o.

 

Çay içmek için bile arkadaşı yok. Biriyle sohbet ettiğini de hiç görmedim. Yardım etmek lazım ona.

 

Kendime kızdım. En yakın zamanda ona bir kek yapıp çaya gitmeye karar verdim.

Haberin Devamı

 

Neyse...

 

O evden çıkıp teker teker diğer komşularımıza gittim. Aynen onları da davet edip haber verdim. “Eğer bizim gürültüden çocuklarınız uyanırsa getirin ben sabaha kadar bakmaya hazırım” dedim.

 

“Bol şans size! Çocukları merak etmeyin eğlenmenize bakın” dediler bana...

 

Şaştım kaldım bu işe.

 

Alın size anlayıştan anlayışa, hayata bakıştan bakışa değişik insan tipleri!

 

Hayata bakış açısının ne milliyetle, ne ırkla, ne de dinle alakası yok!

 

Hayata eğlenerek bakmak veya şikayet ederek bakmakla alakası var.

 

Benim hayata ve ilişkilere dair sizinle paylaşmak istediğim bir düşüncem var:

 

Şikayet etmek, kavga etmek kolay.

 

Kavga etmek için bahane bulmak da kolay.

 

İlişkileri bozmak daha da kolay.

 

Sıkıysa ilişkileri iyi tutalım!

 

İşte size ESAS OLAY!

 

Yonca

“Böcük”

 

İnim inim inleyen dip not: Maç bitti ben de bittim. Ama pes etmek yok. Sonuna kadar devam.

Yazarın Tüm Yazıları