Buzlama, kar yağışının önünde

Kar yağışı cumartesi günü de devam edecek. Pazar günü ise batı bölgelerden başlayarak kesiliyor.

Isınma pazartesi gününden itibaren ama Marmara’da, Ege’de yine 10 derecelerde, belki de altında olacak.

Sibirya soğukları sürüyor. İşte kar yağışları yurdun büyük kısmında aralıklarla görülebiliyor. Kar, yurdun birçok noktasında problemlere, kazalara yol açıyor ancak aldığım son haberlerden sonra buzlanmaya karşı sürücüler gibi yayaları da uyarmamız gerektiğini fark ettim. Zira düşmeler sonucu bir çok vatandaşımız hastanelere kaldırılmış durumda. Kar yağışları cumartesi günü de devam edecek. Pazar günü ise batı bölgelerden başlayarak kesiliyor. Isınma pazartesi gününden itibaren ama Marmara’da, Ege’de yine 10 derecelerde, belki de altında olacak. Bu arada kayakçılar paniklemeyin, bu ısınma dağlarda sıcaklıkları kar seviyesinin altına indirmiyor.

*

Yaz geliyoooor!!!!!!!! Hayır, resmime öyle tuhaf tuhaf bakmayın, sıyırdığımı falan da düşünmeyin. Bakın mantık şu; en kısa gündüzü 21 Aralık’ta geride bırakmadık mı? Eeeee diyorsunuz, eee’si şu artık gelen her yeni gün bir öncekinden daha uzun olacak. Yani yaza doğru yaklaşıyoruz. Nasıl? Neyse mantıklı bulmadıysanız önemli değil zira yazımı yaz üzerine kurmadım zaten. Size, şöyle deniz kenarında, kızgın kumlarda, şemsiyenizin altında, deniz dalga seslerinin yanında, buz gibi içeceğinizi yudumluyorsunuz! şeklinde bir başlangıçla insanı alıp diyar diyar gezdiren bir yaz tablosu çizmek isterdim ama karakışa ayıp olur :). Zira soğuklar birçok merkezde beyaz kışı canlı tutuyor. Yazımın bu kısmına kadar olan bölümünün ilham kaynağı kod adı Ayşegül olan, dış haber muhabiri arkadaşımız. Kendisi dış haberler servisinin güzellikte zirveye oynayabilecek elemanlarından biri. Kendisinden esinlendiğimi yazımda belirtmezsem başımdan ayrılmayacağını, yazımı rahat yazdırmayacağını söylediği için değindim, yoksa kendisinden söz etmez, başınızı ağrıtmazdım, ha bir de şu var, yazımı böyle bir baskı altında yazıyorum :).

Neyse biz mevsim gerçeklerine dönelim. Aralığın ilk yarısını ılık geçirdik, ancak ikinci yarısı bahsettiğimiz gibi soğuk geçiyor. Batı bölgeler yalnızca normaller dışında bir mevsim geçiriyordu, ancak doğuda sıkıntı neredeyse kriz noktasına gelmişti. Doğu bölgeler bu tür bir kışı sanırım tarihinde pek fazla yaşamadı. Doğu Anadolu’nun kar ve yağmur alması gerekiyor ki akarsular, nehirler beslensin, Güney Doğu’nun can damarı Fırat’a, Dicle’ye su aksın. Neyse ki yağışlar başladı. Yurdun büyük kısmında soğuk hava etkili. Bu yıl kar oluşturabilecek sertlikte üç soğuk gördük, üçünün de çıkış merkezi Sibirya’ydı. Bundan önce de benden çokça duymuşsunuzdur, kışa girişte gelen ilk birkaç soğuk hava sistemi eğer Sibirya kökenli ise o kış Sibirya kontrolünde geçiyor ve Sibirya kontrolündeki kışlar da öyle pek kolay geçmiyor. Şimdi Sibirya kökenli soğuk hava sistemleri neden uzun süreli ve güçlü oluyor da Balkanlar’dan gelen o denli vurucu olmuyor? (Neticede bu bir gazete olduğu için soruyu sizin yerinize ben sorayım dedim.) Türkiye’yi iki yüksek, iki alçak olmak üzere 4 ana basınç sistemi kontrol ediyor. Basra Alçak Alçak, Azor Yüksek (Afrika ve Orta Akdeniz üzerinden gelen), İzlanda Alçak (Balkanlar’dan gelen) ve Sibirya Yüksek Basıncı. Yüksek basınç sistemleri durağan hava oluşturur ve ağır hareket eder. Bir de Sibirya, İzlanda kadar uzakta değil. Hem yakında, kuvvetli bir şekilde Türkiye’nin büyük kısmına gelebiliyor, hem de ağır hareket ettiği için çabuk gitmiyor. Bakın etkisinde olduğumuz soğuk neredeyse bir haftayı tamamlayacak hala gitmedi. Görünen o ki bu kışı Sibirya etkisinde geçireceğiz, buna göre planlarınızı ve planlamalarınızı yapmanızda fayda var. Biz önümüzü her ihtimale (ki bu yüksek bir ihtimal) karşı kış tutalım, bırakalım yaz gelsin...
Yazarın Tüm Yazıları