Burada hayvana tasıttırmıyorlar...

TRABZON Valisi Hüseyin Yavuzdemir’le "töre cinayetleri ve kadına uygulanan şiddet" üzerine konuşurken Vali Bey müthiş bir ifade kullanıyor:

Haberin Devamı

"Fatih Bey biz nelerle uğraşıyoruz biliyor musunuz? Doğu Karadeniz kırsalında yükler hayvanla taşınmıyor. Neyle taşınıyor biliyor musunuz? Kadınlarla..."

İrkiliyorum. Çarpılıyorum.

Vali Bey devam ediyor:

"Üstelik kadın bunu bir görevi gibi kabul etmiş. İşte bunu çözmeye çalışıyoruz. Kadının yerini yeniden tarif edebilmesi için seminerler düzenliyoruz, konuşmalar yapıyoruz. Bu vahim durumu aşmaya çalışıyoruz."

HEP AYNI ACI

Vali Bey bunun için büyük bir proje hazırlamış. Bazı kadın örgütleriyle Trabzon’da ciddi çalışmalar başlatmış. Buradan Trabzon Valisi’ni kutluyorum.

Evet, kadın yalnızca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da "acı çekmiyor", belli ki Türkiye’nin her yerinde kadın acısı var. Şiddet, töre cinayeti ve yük taşıma görevi...

Kadına uygulanan şiddet üzerine Haber Türk’te Murat Çelik’le yaptığımız programdan sonra gerçekten "vahim bir tablonun" içine düştük.

Olayları gördükçe sanki bir başka Türkiye’nin o "felaket yüzü"yle burun buruna geldik. Tam bir rezalet. Ne hukuk var ne de devlet.

İşte son olarak Van’da yaşanan olay. Tecavüze uğrayan genç kadın ailesine teslim edilmişti. Genç kadın bile bile ölüme gönderilmişti yani. O gece Haber-Türk’ten yaptığımız yayınla bir hayat kurtarabildik. O kadın şimdi güvende.

BIYIKLARIN ARKASI

Ama daha beteri var. Tecavüz eden adam kan davası çıkmaması için kan bedeli olarak 16 yaşındaki kendi kızını tecavüz ettiği kadının kocasına vermişti. Şu rezalete bakın. Adam önce bir kıza tecavüz ediyor. Sonra o kızın ailesi kendisine bir şey yapmasın diye kendi kızını kan parası olarak o aileye veriyor. Üstelik bu kararı köy muhtarlığında yapılan toplantıyla veriyorlar.

Burası da Türkiye...

Yalnızca öldürülen masum kızlar, kan parası olarak verilen küçücük kızlar için değil, bütün insanlık için soruyorum:

- Ey, bıyıklarının arkasına saklanmış erkek toplumu, bıyıklarından dışarı çık da sor bakalım:

- Bu Türkiye’de kimse var mı?

İşte ben elimden geleni yapıyorum. Hangi kadın şiddete maruz kaldıysa beni arasın.

Kongre sürprizi

AKP kongresinden ne çıktı? İsim isim bakalım:Tayyip Erdoğan: Partinin tek hákim kişisi olarak cumhurbaşkanlığı için kararını perçinledi.

Abdullah Gül: Erdoğan sonrası partiyi toparlayabilecek tek isim olarak Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna hazır olduğunu gösterdi. Gül’e salonda yönelen bütün bakışlar, onun potansiyel başbakanlığı üzerineydi. Yani biraz saygı, biraz "Acaba onun döneminde bana bir şey düşer mi?" soruları.

Bülent Arınç: Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde hiçbir iddiası olmayacağını anladı. Partinin ve davanın abisi rolünü kabul etti.

Abdüllatif Şener: Parti içinde bir güç olduğunu anladı. Ancak bu gücün Erdoğan’a rağmen Gül’ün karşısına çıkmaya yetmeyeceğini de gördü. Bu durumda Arınç sonrası TBMM Başkanlığı olabilir mi diye düşünüyor.

Cemil Çiçek: Erdoğan Köşk’e çıkmazsa, (ki bunun çok az bir ihtimal olduğunu biliyor) cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’a tam bağlı ve yanında kalmanın doğru olduğunu düşünüyor. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Melih Gökçek’le birlikte ciddi bir denge unsuru olabileceğini gördü.

Beşir Atalay: Erdoğan cumhurbaşkanı olmazsa, gönlünde Köşk’e aday olmak yatıyor. Bunun için Gül’e yakın duruyor. Çünkü her durumda Gül’ün gücünün etkili olacağını biliyor.

Abdülkadir Aksu: Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Cemil Çiçek’le birlikte bir güç dengesi olarak yeni kabinede yer alabileceğini gördü.

Kürşad Tüzmen: Yeni dönemde kabinede yer alamayacağını anladı.

Nimet Çubukçu: Beklediğini bulamadı. Parti desteğiyle değil, Tayyip Bey’in özel isteği üzerine orada olduğunu gördü. Muhtemel olarak bir dahaki kabinede olmayacağını gördü.

Ve Melih Gökçek:
Bana göre kongredeki en dikkat çekici isimlerden birisi Melih Gökçek’ti. Cemil Çiçek’le birlikte bir denge kuruyorlar. Bu amaçla Gökçek bazı milletvekillerine yakın duruyor. Delegelere yine öyle. Yani Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması halinde beklenti Abdüllatif Şener’le Abdullah Gül arasında bir yarış ihtimali üzerineydi. Ama öyle değil. Çünkü Melih Gökçek ve Cemil Çiçek bir güç unsuru oluşturuyorlar. Bu durumda Gökçek ve Çiçek, Gül’e karşı bir yarışa girmeyecekler, ama yönetimde ciddi bir pay alacak güce sahip olduklarını hissettirecekler. Melih Gökçek bu durumu sürekli olarak kabul etmese de gizliden gizliye böyle bir yapının örüldüğü biliniyor. Ankara’da en çok konuşulan da Cemil Çiçek ve Melih Gökçek’in gece yarısı buluşmaları üzerine gelişiyor.

Evet, Ankara’da siyasete senaryo yazmak hem çok kolay, hem de çok zordur. Çünkü kimse olduğu yeri görmek istemez. Senaryolara konu olan siyasetçilerin bilinen tek cevabı ise şudur:

"Nereden çıkartıyorlar bunları?"

Bilmem, nereden çıkartıyoruz acaba?

Paper Moon’da tek başına

Haberin Devamı

İSTANBUL’un ünlü restoranı Paper Moon Ankara’da açılınca ünlü simalar orada toplanmaya başladı. Önceki gece, yemek yerken hemen çaprazımdaki masada sessiz, sakin bir eski Cumhurbaşkanı yemek yiyor...

Evren Paşa...

Baktım, kimse Paşa ile ilgilenmiyor. Neden mi?

Sanıyorum, yaş ortalaması bize eşit olan birkaç kişi dışında yeni kuşağın ilgi alanında değil.

Belki de bilinmiyor bile...

Düşünün ki Avrupa’da bir ülkede darbe yapıp partileri kapatacaksınız, genel başkanları hapse atacaksınız, hatta idam kararları vereceksiniz ve sonra başkentin ünlü bir restoranında hiçbir tepki almadan yemek yiyebileceksiniz.

Üstelik hapse attığınız bir genel başkanın cenaze törenine geleceksiniz.

Bu sanıyorum ancak Türkiye’de olur.

Evren Paşa’nın sırrı ya da mucizesi de işte burada.

Şimdi de bizim çocuklar ölüyor

MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül seçimlere 5 gün kala ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’le çok özel bir görüşme yapıyor.

Yani Rumsfeld’in istifasından çok az bir süre önce...

Görüşmenin üç ana başlığı var. Birisi, 10 milyar dolarlık F-35 savaş uçağı projesi. Diğeri, İran. Ve en önemlisi Irak ve PKK.

Rumsfeld ve Gönül iki eski dost. Bu yüzden rahat konuşuyorlar. Konu Irak ve PKK’ya gelince Vecdi Bey aynen şöyle diyor:

- Hatırlar mısınız? İkinci Irak harekátında askerlerinizin Kuzey’den girmesi için TBMM’den gerekli izin çıkmamıştı. Siz de bana şöyle demiştiniz:

"Lütfen Sayın Başbakan’a iletin. Bari askerlerimizin havadan geçişi için izin verilsin. Orada oğullarımız ölüyor."


Bu sözünüz üzerine ben Sayın Erdoğan’ı aramış ve anında havadan geçiş için TBMM’den izin çıkartmıştık. Bu defa da ben size söylüyorum:

"Şimdi de bizim evlatlarımız ölüyor. Kuzey Irak’ta üstlenen teröristler için hemen gereğini yapın. Lojistik faaliyetlerini durdurun."

Bu sözler üzerine Rumsfeld bazı uzmanları çağırarak Gönül’e gelişmelerle ilgili önemli bilgiler aktarıyor. Önümüzdeki günlerde o bölgede çok önemli gelişmeler yaşanabilir. Örneğin bazı kamplar kapatılır, bazı önemli isimler gözaltına alınabilir. Nitekim Kayseri gezisinde sohbet ettiğim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de benzeri sinyaller vermişti.

Örneğin kış aylarında operasyonların hızla süreceğini söylemiş ve eklemişti:

- Kuzey Irak’taki teröristler için ABD beklediğimiz bazı adımları atmaya başladı. Şimdi diğer adımları bekliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları