Bu Pazar güzel insanlar tanımak ve içinizi açmak ister misiniz?

Ben bugün size çok güzel şeyler anlatmak istiyorum.

Haberin Devamı

Geçen Pazar 23 Şubat’da, 20 sene önce kaybettiğim Babamın yaş gününde, Malta’da Vodafone Malta Maratonu’nda ADIM ADIM koşarken, hep beraber mucizeler gerçekleştirmişiz!
Ben Toplum Gönüllüleri’nin muhteşem gençleri için koşarken, sizler Vodafone’un TOG için özel tahsis ettiği 4555’e her biri 10TL’lik bağış sms’leri attınız.
Ne yalan söyleyeyim, bu kadarını HİÇ beklemiyordum.
İçimden “Babamın göremediği 52. Yaşına 52 sms gelsin çok şükür derim” demiştim.
Meğer sizler uçurmuşsunuz beni!
Ne 52 smsi!?
TAM 4678 SMS gelmiş!
Bu bir rekor!

Bu Pazar güzel insanlar tanımak ve içinizi açmak ister misiniz

ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM!

Ne zaman ümitsizliğe kapılacak olsam, sizlerin bu duyarlılığı ve desteği beni ayağa kaldırıyor. “Bak” diyorum; “Yonca bak, orada sorumluluk sahibi, elini taşın altına koymaya hazır, harekete geçen bir dolu güzel insan var. Hadi kızım, koşmaya devam!”
Size ne diyeceğimi bilemiyorum demeyeceğim, biliyorum çünkü!
Şu anda Antalya’dayım...
Bugün 9. Uluslararası Öger Antalya Maratonu’nda ADIM ADIM ile beraber yine koşuyorum.
14 yaşındaki Deniz’i tekerlekli sandalyesinde 10km iten annesi Nilay Ersen, Beril Başlıgil, Emin Bayraktar, Hülya Altan Balabaner ve ben, bir ekibiz.
Zaten instagram, twitter ve face’den canlı yayın yaparım ben yine size koşarken...
Bugün de Vodafone’un TOG için özel tahsis ettiği 4555’e sms atarak Toplum Gönüllüleri gençlerine destek olabilirsiniz.
Bakın 9 sms gelse, siz o 9 kişi 1 gencin 1 sene boyunca sosyal sorumluluk projelerinde çalışabilmesine olanak vermiş olacaksınız.
Ama...
Siz beni bırakın şimdi.
Cuma günü sizlere Deniz ve annesi Nilay’ı yazdım.
Okuyamamışsınızdır belki diye yazının linki bu: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25905406.asp

Haberin Devamı

Bugün de sizlere başka güzel insanları tanıtmak istiyorum. Onlar kendileri anlattı, ben de ne dedilerse yazdım. Siz de onları kendilerinden dinleyin.
Bugün içiniz açılsın, umutlanın e mi!
En umutsuz en karamsar olduğumuz şu günlerde bile, şunu bilin istiyorum:
Bu ülkede ÇOK GÜZEL insanlar, olağanüstü emekler verip bir şeyleri iyi yönde değiştirmek için uğraşıyorlar.
Siz yeter ki, güvenin. İnanmaya ve çalışmaya devam edin.
Umudunuzu da asla yitirmeyin.
Ben her daim umutluyum.
Çünkü umut her zaman var!
Yonca
“elçi”

Bu Pazar güzel insanlar tanımak ve içinizi açmak ister misiniz

Haberin Devamı

Hülya Altan Balabaner

Ben Hülya. 52 yaşındayım.
Okulda senelerce voleybol oynadım. Çocukluğumda 6 sene bale yaptım. Yıllardır yoga yaparım. Koşmayı hiçbir zaman sevmedim.
Hatta TED Ankara Koleji’ndeyken hocam Nuri Turan beni atlet yapmak istemiştiydi de, ben varmadım. :)
Büyüdüm. Evlendim. Anne oldum.
Oğlum Utku serebral palsi ile doğdu. Bizler “spastik” diyoruz.
Oğlum Utku’yu 20 sene önce, 5 yaşındayken kaybettim.
Canım çok yandı. Çok zordu her şey. Ama ailem ve destekleri sağ olsun sayelerinde ayaklarımın üzerinde durup devam ettim.
23 sene boyunca, büyük bankalarda İnsan Kaynakları’nın başında çalıştım.
Ama işte o oğlumun doğumundan sonra o 5 senede oğlum Utku ile yaşadıklarım; gördüğüm sevgi, saflık, acizlik, muhtaçlık ve acı... her şeye rağmen mücadele etmeyi, yılmamayı öğretti bana.
Bankacılığı bıraktım.
Çok inandığım “Sağlıklı Yaşama Destek Uygulamaları” konusunda Terapist oldum.
Klinik Refleksoloji, İç Organlar Enerji/Detox uygulaması (Chi Nei Tsang), Klinik Hipnoterapi uygulamalarımı profesyonel olarak yapıyorum.
Koşan müşterilerime “Omurunuza dikkat!” tavsiye ederken ben kendimi koşarken buldum. Nasıl mı?
17 Aralık Türkiye’nin sıcak gündemi sonrası 21 Aralık’ta Yonca’larda bir yemeğe giderken espriyle karışık, “2014’ün ilk iyilik peşinde koşusu adına benden bağışındır” diyerek, “ayakkabı kutusu” içinde, kişisel bağışımı götürdüm.
Yonca’nın ilk koşusunun ne için, nerede ve nasıl olacağını hiç bilmeden hem de.
Yonca şok için de Runtalya’da 14 yaşındaki serebral palsili Deniz’i iterek koşacağını söylediğinde, kalakaldık ikimiz de. Gözlerimiz doldu.
Meğer o gün bağışımı götürdüğüm o kutuda, benim de ADIM ADIM’ın güzel insanları ile beraber iyilik peşinde koşacağım yazılıymış.
Oğlum Utku’yu kaybedeli bu sene tam 20 sene oldu.
Bense bu sene Runtalya’da, 10km boyunca, 14 yaşındaki serebral palsili Deniz’i tekerlekli sandalyesinde iten ekiple beraber, TOFD (Türkiye Omur İlik Felçlileri Derneği) adına koşacağım. 20 sene sonra aslında kendi kendimi sil baştan yeniliyor gibiyim. Dubai’de müşterim olan T. Choitrams§Sons Süpermarket zinciri sahibi Hintli TOFD için ta Dubai’den olağanüstü bir bağış yaptı TOFD’ye. İnsanlar yardım etmek istedikten sonra sınır tanımıyor demek ki! Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.
Ben, Yonca, Emin Bayraktar, Beril Başlıgil hep beraber; Deniz’in annesi Nilay’a destek vereceğiz.
52 yaşındayım dedim ya, bu benim hayatımda bir İLK. İlk defa 8 haftadır haftada 6 gün koşarak hazırlanıyorum koşmaya.
İlk defa iyilik peşinde koşuyorum.
Melekler diyarındaki Utkumu, 20.ci senesinde böyle bir şekilde, iyilik peşinde koşarak anmak, onun bana bir şekilde açtığı yolda ilerleyerek var olduğumu ve onun gibi arkadaşlarına destek vererek, farkındalık yaratarak koşacak olduğumu anlatabilmek.. Daha fazla ne diyebilirim, bilmiyorum.

Haberin Devamı

Beril Başlıgil

31 yaşındayım. İstanbul Lisesi ve Koç Üniversitesi İşletme mezunuyum. 3,5 sene önce spora başladım. Spor salonuna yazıldığımı duyan Seval ve Tevfik Kor beni Adım Adım oluşumu ile tanıştırdı. O günden beri Adım Adım oluşumunun bir parçası olarak koşuyorum. TEGV ve TEMA için bağış topladım.
Bu sene Runtalya’da TOG STK sorumlusu olarak TOG için bağış toplamak için koşacağım.
İki sene önce Kasım’da ilk maratonumu, yani 42 km’yi 13 yaşındaki Fransız Martin’i iterek koşan takımda yer alarak bitirdim. Çok mutlu oldum. Çünkü bağış toplayarak bir yere kadar kendimi yararlı hissediyordum. Birebir birilerine yardımcı olmak ve onların da mutlu olduğunu görmek çok güzel bir duygu. Zaten İznik Ultra gibi diğer yarışlarda kendimi zorluyorum, egomu tatmin ediyorum.
İstanbul Maratonu’ndaki Martin’i iterek koşma deneyimimden sonra hep büyük organizasyonlarda engelliler ile koşmaya başladım.
Geçen sene Vodafone İstanbul Maratonu’nda Güven Kaya’yı ittik. Geçen sene Runtalya’da yine Güven’i itmiştik.
Bu sene Runtalya’da 14 yaşındaki Deniz’i iterek koşacağım ben de.
İşin ilginci herkes şaşırıyor; çünkü ben uzun mesafe koşucusuyum. Ultra Maraton, ve maraton koşuyorum. Şaşırmalarına çok seviniyorum; çünkü uzun mesafe koşma isteğimi bırakıp engelliler ile koşmayı tercih ettiğimi görsünler istiyorum. Belki bir gün o şaşıran insanlar da gelir bizimle birilerinin koşmalarına aracı olur diye düşünüyorum.
Aslında Arçelik’te Yönetim Raporlaması ve Finansal Kontrol Bölümü’nde Kıdemli Uzmanım. 6 yıldır Arçelik’te çalışıyorum.
Arçelik’te koşuyu sevdirmek için koşu grubu kurduk. Hatta çalışanların Adım Adım ile tanışmaları için ara ara blog yazıyorum ve onları da aylık koşulara götürmeye çalışıyorum.
Koç Grubunun ”Ülkem için Engel Tanımıyorum” adlı bir sosyal sorumluluk projesi de var. Aramızdan bazıları o proje için de koşuyor.

Haberin Devamı

Emin Bayraktar

1995’de okul atletizm takımında ve aynı zamanda özel bir kulüpte koşmaya başladım. Mesafeler 100mt ile 5000mt arası arada engelli 3adım atlama vesaireydi.
2000 yılından sonra ise mesafeler sürekli 5km ve üzeri olmaya başladı. Dalış ve yelken sporu merakım da o zamanlar başladı.
Dalış sporuna, ruhu Adım Adım benzeri olan bir hareketle Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi (STH) ile devam ediyorum.
Tamamen gönüllülük esasıyla hareket ederek halka açık mekanlarda sualtındaki çöpleri toplayıp bunları halka sergileyip halka denizlerin çöplük olmadığını bir cismin suya atıldığında yok olma süresinin, doğaya verdiği zararın bunların içinde suda yaşayan canlılar da dahil biz insanlara etkisini anlatmaya çalışıyoruz.
Bizler gönüllü sualtı çöpçüsüyüz yani.
Dünya Çevre Günü’nde Uluslararası Çocuk Şenliği yaptık. 23 Nisan’dan sonra çocuklar için yapılan tek uluslararası etkinlik bu.
Yaptıklarımıza bakmak isteyen için şu linklere baksınlar:
http://sth.org.tr/
http://www.konusanbalik.com/
İyilik peşinde koştuğum ilk ultra maratonum Likya’da oldu.
Adım Adım ile koşmak, yardım etmek isteyen insanları teşvik etmek, harekete geçirmek bana hayatın zorluklarına dayanma gücü veriyor. Runfire Kapadokya’ da KAÇUV için koştum. KAÇUV için koşuyor olmasaydım, o sıcakta o yol asla bitmezdi. Bu ülkede farklı sporlar için sponsor bulmak çok zor olmasa, bütün ultralara devam ederdim.
Runtalya’da Güven Kaya’yı tekerlekli sandalyesinde tek başıma iterek 42Km bitirdim. Güven 90 kilo civarında idi, tekerlekli sandalyeyi de katarsanız, ne biçim bir zorluktu tahmin edersiniz. Ama her zorluğa değdi. Hem Güven ilk defa bir maraton bitirmiş oldu, hem de Alper Dalkılıç o sırada bir çölde ultra koşuyordu ve Alper için bloğa “Güven’e Maraton bitirttik” yazmak ona o çölde manevi bir destek oldu.
Bunlar bana koşmak için yeter de artar bile.
Yonca, Tarsus’ da koşarken hatırlar mısın, ben bir ileri bir geri deli dana gibi koşuyordum. Koşanlara “hadi süper, başarabilirsin, az kaldı..” diyordum. İşte bunlar bana yetiyor. İnsanların finişi görmesi çok güzel. Ben çok koştum. Benim derece yapmak ile ilgili bir düşüncem yok.
Ne bileyim işte, ben de anlamıyorum kendimi. Ama böyle.
Şimdi iyilik peşinde Melekcanım için koşuyorum Melekcanımı şimdi anlatamam zamanı gelince anlatacağım...

Yazarın Tüm Yazıları