Bu komedi oyun sahneden inmez

Maçlara yabancı hakemlerin atanmasını isteyen kulüpler var. Bu fikre nasıl bakıyorsunuz?

TÜRKİYE’de 5-6 senedir hakemlerden başka bir şey konuşulmuyor. Televizyonlar ve gazetelerde hep hakemler başrolde. Böyle prim yapılıyor. En ufak bir şeyde ortalık birbirine giriyor. Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini ele alalım. Maçın son dakikasında İsmet Arzuman, bir pozisyonda kendine göre faul çalıyor. Bunun için herkes bir fikir yürütüyor. Saha içinde hakem faul diyorsa, fauldür. "Çaldım" diyor. Üç pozisyon sonra Beşiktaş golü atıyor. "Düdük duyulmadı" diyorlar. Sorun şurada. Hakem yanlış karar vermiş olabilir. Bana göre de orada faul yoktu. Ama, İsmet Arzuman düdüğü çaldı, oyunu durdurdu. Pozisyon bitmiş. Vay efendim, böyle olmazmış. Avrupa sahalarında da böyle hatalar yapılıyor. Ne oluyor, kim konuşuyor?

Dışarıdan hakem getirmenin manası var mı? "Türk futbolu nereye gidiyor?" diyenlere şunu söylüyorum. Rezil durumdayız.

Niye verilmesin?

Fenerbahçe derbi öncesi hakem İsmet Arzuman için bir deklarasyon yayınlıyor. Beşiktaş buna reaksiyon gösteriyor. Bir anlamda Fenerbahçe’nin söylediği de Beşiktaş’ın lehine. Ama ortada o kadar komik bir durum var ki, muhalefetlik adına o da ona cevap veriyor. Fenerbahçe’nin yaptığının manası yok. Böyle bir deklarasyonun amacını kendileri de bilmiyor. İsmet Arzuman derbiye neden verilmiş? Verilir, niye verilmesin?

Bütün bu tiyatronun sebebi Futbol Federasyonu’dur. "Aman bana bir laf" gelmesin diye, Türk futbolunu dibe doğru çekmeye devam ediyorlar. Hiçbir idareci, hiçbir futbolcu hakem hakkında konuşamaz. Bunu İtalya, Almanya ve İngiltere’de kimse yapamaz. Adamın kafasını iki dakikada koparırlar. Ama bizde isteyen, istediği gibi atıp tutuyor. Hakemler formda olur, formsuz olur. Kararları yanlış olur, doğru olur. Hakem diye o maça atanmışsa ve sahaya çıkacaksa, senin söz söyleme hakkın kalmaz. Tercih hakkın yok.

Türkiye’de bu bakış açısı düzelmediği sürece, bu tiyatrodaki oyun uzun süre sahnede kalır.

PSV Eindhoven maçında her şey Alex’e bağlı

Fenerbahçe, Beşiktaş derbisinde kalesinde çok pozisyon verdi. Kritik PSV Eindhoven maçı öncesi Deivid ve Lugano’nun yokluğunda tablo nasıl olur?

DERBİDE
, Fenerbahçe savunması tel tel döküldü. Akıl almaz pozisyonlar verdiler. Sarı lacivertli takımın defansında iki adam var ki, komedi. Lugano ve Edu ikilisi, hiç uyumlu değil. Dönüp adam yakalayamıyorlar. Kenarlarından top gittiğinde ve aralarına atıldığında, hemen kademeye giremiyorlar. İkili mücadelelerde ayakta kalamıyorlar ve çok etkisizler. Böyle savunma oyuncusu olur mu? Fenerbahçe, çok kritik bir maça çıkacak. Lugano cezalı, büyük ihtimalle de Yasin şans bulacak. PSV Eindhoven’ı yendikleri taktirde ikinci tur kapısı açılabilir. Ancak, avantajlı gibi görünseler de işleri kolay olmayacak. Seyirci faktörü, Fenerbahçe aşkı ve ruhuyla kazanırlarsa, kazanırlar. Beşiktaş derbisindeki performansla bu çok zor.

Appiah eskisi gibi değil

Öncelikle Alex’in çok daha hareketli olması lazım. Oyuna ağırlığını koyarsa, takımını sırtlayabilir. Başrolde o olmalı. Tümer bu takımda her zaman oynar. Ancak, o sahada Alex’in rolüne bürünüyor. Yavaş hareket ediyor. Biraz daha ileriye hızlı oynasa çok daha büyük katkı sağlar. Fenerbahçe’nin elinde çabuk forvet yok. Deivid, bu sezon formda ama bu maçta forma giyemeyecek. Onu yokluğunda da şans Colin Kazım’a verilecek gibi. Ama o da fevkalade laubali bir tip. Gayri ciddi. Fenerbahçe için bu tip maçlarda en önemli oyuncu Appiah. Ancak o da ağır bir sakatlıktan çıktı ve korkak. Çekingen oynuyor. Top ayağına yabancı gelmeye başladı. PSV Eindhoven maçı, Fenerbahçe için kolay geçmeyecek.

Beşiktaş için kara leke olur

Beşiktaş’ın PAF takımıyla sahaya çıkma fikrini doğru buluyor musunuz? Bunun benzer örnekleri yaşandı mı?

BÖYLE
bir şey yok. Beşiktaş’ı, Sivasspor maçına PAF takımıyla çıkarmayı düşünmek bile hata. Bunu yaparlarsa, yüzyılı aşmış bir camia adına tarihinin en büyük kara lekesi olur. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, kongreyle o koltuğa oturmuştur. Görevi de kulübünün yücelmesi için uğraşmaktır. Derbi sonrası sinirle söylenen bir laftır bu. Ama bunu inat uğruna gerçeğe dönüştürmek, mantıksızlıktır. Bunu düşünmeye bile hakkı yok Demirören’in. Çünkü, o Beşiktaş’ın sahibi değil. Berlusconi bunu Milan’a yaptırır. Çünkü o kulübünün sahibi. PAF fikrini ortaya atmak, tam anlamıyla bir skandaldır. Bunun dünyada örneği de yok. Sivasspor maçında bunu yapıp, tarih geçerlerse, Beşiktaş’ı bu duruma düşürenler bunun vebalini bir gün ağır öder.

Carlos’tan alite fışkırıyor

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yabancı futbolcuların performansını nasıl buldunuz?

TÜRKİYE
’de takımların performansları ne ki yabancıların performansı memnunluk versin. Derbide gördük. Beşiktaş’ın golcüsü Bobo. Karşı karşıya neler kaçırdı, takımını bir anlamda yaktı. Siyah beyazlı takımı taşıyacak tipte görünen tek oyuncu Delgado. O da fiziği yettiğince oynuyor. Cisse ve Diatta çok kötüler. Tello yoktu. Olsa ne olacak? Orta yapıyormuş, çok etkili top kesiyormuş. İşi bu yapacak. Fenerbahçe cephesinde Deivid biraz ileriye gidiyor. Savunmadaki Lugano-Edu ikilisi için lafa bile gerek yok.

Roberto Carlos diye bir adam var. Ona ayrı paragraf açmak lazım. Kafa olarak da fizik olarak da yabancılardan ve her oyuncudan çok ayrı. Her yerinden kalite fışkırıyor. Bunlar kim, Carlos’un yanında. Adam dünya sahalarında her işi iyi yapmış. Bir de bizim futbol ulemaları çıkıp, "Carlos kimmiş" diye ahkam kesiyorlar. Allah’tan korkun...

Helsingborg sınavında farklı oynayacaklar

Galatasaray, Gaziantep deplasmanında 1 puana şükretti. Helsingborg maçı öncesi sarı kırmızılılar umut veriyor mu?

O
maç farklı bir maç. Gaziantepspor deplasmanıyla mukayese edilmez. Çok kötü oynadılar. Ofsayt golüyle de beraberliği sağlayıp, liderliği kaptırmadılar. Galatasaray’da ilk önce Lincoln’ün morallendirilmesi lazım. Brezilyalı’nın kafasındaki pürüzün giderilmesi şart. Bir an evvel Ayhan bu takıma tekrar monte edilmeli. İyi bir Ayhan, her zaman sarı kırmızılı formayı giyer. İyi bir Sabri, tartışmasız oynar. Bu oyuncular takıma hem dinamizm getiriyor, hem de top kullanan oyuncular. Arda çok enteresan bir futbolcu. Büyük bir klas. Ancak, Galatasaray’da uzun yıllar oynamış, her şeyi yapmış havasında. Durarak, oynuyor. 20 yaşındaki bir adam böyle olmamalı. Topu alınca gideceksin, kimse de seni tutamayacak. Çalımı durarak atmaya çalışıyor. O zaman da tepesine biniyorlar. Galatasaray, seyirci desteğini de arkasına aldığında Ali Sami Yen’de bambaşka bir havaya bürünüyor. Avrupa sahnesinde her zaman etkili olan Galatasaray, Helsingborg önünde favori olmayı hakediyor. Avrupa haftasında Fenerbahçe de şanslı görünüyor ama Liverpool deplasmanına çıkacak Beşiktaş için tablo hiç de iç açıcı değil.
Yazarın Tüm Yazıları