Bu kargaşada günah kimin?

"LAİKLİK, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşıdır!"

Yukarıdaki cümle, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’a ait. Komutan, zaman zaman bu cümleyi tekrarlayarak, bazı çevreleri uyarmak ihtiyacını hissediyor.

Anlayana, her zaman için önemli mesajdır bu.

Türkiye’de laiklik, toplum tabanından yukarı değil, üst yönetim kesiminden tabana doğru başladı, tepeden aşağı yayıldı.

Atatürk, dinin devlet yönetimindeki sakıncalarını gördüğü için, Batı dünyasının uzun yıllar önce kabul ettiği laiklik ilkesini Türkiye’de, Cumhuriyet döneminde başlattı.

Bugün, gericiliğin simgesi türbanın Anayasa’ya sokulma çabalarıyla laikliğin tartışılır hale gelmesinin vebali, geçmişteki siyasi iktidarlarındır.

* *Ê *

1950’de iktidara gelen Adnan Menderes’in Demokrat Partisi, ilk iş olarak dincilere göz kırpmaya başladı.

O güne kadar minarelerde Türkçe okunan ve "Tanrı uludur" diye başlayan "ezan" Arapça’ya çevrildi, "Allahü ekber" diye okunmaya başlandı.

İmam hatip okullarının açılmaya başlaması da aynı dönemde oldu ve bu okullardan mezun olanlara "yedek subaylık" hakkı da tanındı.

Daha sonra Adalet Partisi ve Anavatan Partisi döneminde de oy kaygısıyla aşırı dinciler okşandı, 12 Eylül darbesini yapan Orgeneral Kenan Evren bile aynı hatayı tekrarladı.

* *Ê *

İhtilal lideri Evren Paşa, en kısa zamanda seçimlere gitmeyi vaat edip "laik ve demokratik" bir rejimi savunurken, imam hatiplilerin, yalnız ilahiyat fakültesine değil, bütün üniversitelere girmelerine imkán tanıdı. Bu bir çelişkiydi... Oysa Evren o dönemde o kadar güçlüydü ki, iki dudağının arasından çıkan her söz kanun hükmündeydi. Paşa iyi niyetliydi ama verdiği kararlar hatalıydı!

Eğer o istemiş olsa, bu sorunu kökünden çözebilir ve Türkiye’nin ufkunu aydınlatabilirdi. Düşünmedi ya da cesaret edemedi! Belki de günün birinde bu hale geleceğimiz o dönemde hayal bile edilemezdi! Böylece laiklikten geri dönüşte, Orgeneral Kenan Evren’in zamanında geniş adımlar atmış oldu. Kendisi kabul etmese de gerçek budur!

Zaman içinde iyice güçlendiklerine inanan aşırı dinciler, "sıkmabaş türban" eylemlerini başlattılar. Şimdi Başbakan, "Türban siyasi simge olsa ne olur?" diye meydan okuyup, türbanı Anayasa’ya sokma çalışmalarını başlatabiliyor!

Bütün iktidarların hatalı tutumu, bir kısım gençlerin "laiklik karşıtı" eğitim görmesine ve ülkede laikliği dinsizlik sanan insanların yetişmesine sebep oldu.

* *Ê *

Dinci Refah Partisi 28 Şubat operasyonu ile durduruldu, dini siyasete alet eden bu parti, yasalar gereği mahkeme kararıyla kapatıldı.

Koalisyon hükümetlerinin Türkiye’yi kötü yönetmeleri, halkın siyasetten soğumasına sebep oldu. Refah Partisi de kapatılınca kurulan AKP bu ortamdan faydalanıp iktidara geldi.

Bugün AKP’de iki ana grup çekişme halinde:

1) Artık değiştiklerini söyleyip demokrasiye inandıklarını belirten ılımlılar...

2) Hálá laiklik karşıtı, dinci bir yönetim oluşturmak özlemiyle yanıp tutuşanlar!

Bu ikinci grup, Türkiye’yi çağdışı tehlikeli bir mecraya sürükleme eğiliminde görülüyor.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay İkinci Başkanlığı döneminden beri, zaman zaman yaptığı uyarılar herhalde bunlaradır. Akılları varsa, sonu hayırlı olmayan bu gidişi durdururlar, dini siyasete alet etmekten vazgeçerler.

Aksi halde gerginlik daha da büyür, büyür... Ve Allah korusun, gerilen ip bir gün inceldiği yerden kopabilir!
Yazarın Tüm Yazıları