Bizler merdaneli makineydik

BAYRAMLARA takıldık kaldık ya biz... Oysa galiba en çok okullar değişti.

Benim kuşağımın öğretime tabi tutulduğu yıllarda eğitim sistemi denince akla gelen, okulların ilkbaharda açılıp sonbaharda kapanmasıydı.

Okullar açılınca okula gider, kapanınca sokakta oynardık.

Hepsi bu.

Hiç hatırlamam ki annemle babam habire okulumuza gelsinler...

Ya da evde hangi okula gideceğimize dair tartışmalar yaşansın...

Torpil yapacak tanıdıklar aransın...

Doğduğumuz gün hangi okula gideceğimiz belliydi neredeyse... Mahalledeki ilkokul, sonra en yakın lise. Bunun dışına çıkan pek azdı. Bir de o günlerden hatırladığım, babamın kaçıncı sınıfta olduğumuzu her seferinde unutup bir soran olduğunda soruyu aynen bize ilettiğidir.

Anneme, ‘Sakın ders çalışmaları için baskı yapma’ dediğini bir de...

Zorla güzellik olmayacağını bildiğinden herhalde. Okuyacağımız varsa okurduk. Nitekim okuyacağı olan okudu.

* * *

Ne oldu da bu günlere geldik bilmiyorum.

Ana babalar ellerinde káğıtlarla mütemadiyen bir yerlerden bir yerlere koşuşturuyorlar.

Herkes birbirine Milli Eğitim’de bir tanıdığı olup olmadığını soruyor.

Başvurular, formlar, tercihler... Olmadı yeniden. Bir belirsizlik, bir keşmekeş.

Hiç konu komşunuzun liseye başlayacak çocuğuna hangi okula gideceğini sordunuz mu?

Ben sordum birkaçına.

Her seferinde cevabın ortalarında esnemeye başladım.

Hepsinin uzun hikáyesi var.

Neticede yarım saatten fazla anlattılar, lakin hangi okula gideceklerini öğrenemedim. Onlar da bilmiyordu zira.

* * *

En son, bu yıl hiç kimsenin okulunu bıraktığı gibi bulamayacağını duyduk. Her şey değişmiş.

Demek bu sene ancak sistemi öğrenecek çocuklar. Seneye inşallah derslere gelir sıra diyeceğim ama zor. Seneye sistemin yeniden değişmesi Allah’ın emri!

Hayır bu kadar uğraşmanın neticesinde zehir gibi çocuklar yetiştirsek...

Program sayısı arttıkça arıza yapma ihtimali de artan çamaşır makineleri misali... Bizler merdaneli makineydik belki ama evladiyeliktik. Yani aldıklarımızla hálá idare edebiliyoruz. Mahcup olmadık.

Darısı şimdiki çocukların başına!

MIŞ-MUŞ

Başbakan, ‘Havai fişeklerin de masaya yatırılması gerekiyor’ demiş.

Yatırırız, hem de ‘havai fişek problemi’ olan ilk ülke olarak tarihe geçeriz.

Türkiye’de en çok antibiyotik alınıyormuş.

E normaldir, nereye neşter vursanız cerahat fışkırıyor.
Yazarın Tüm Yazıları