Bizde müzikal ekranda izlenir

Geçenlerde Mucizeler Komedisi’nin DVD’sini izliyorum.

Geçtiğimiz yıl sahnelenen Şener Şen, Meltem Cumbul, Şevket Çoruh, Güven Kıraç’ın rol aldığı müzikal.

Usta oyuncu kadrosuna rağmen ’olmayan’ bir müzikal.

Bu nedenle ömrü de uzun olmamıştı.

Hatırlarsanız geçen yıl Mucizeler Komedisi’yle birlikte Candan Erçetin ve Beyazıt Öztürk’ün rol aldığı Yıldızların Altında’da sahnelenmeye başlamıştı.

Mucizeler Komedisi’nden çok daha fazla sevilmesine rağmen onun da ömrü uzun olmadı.

Oysa kısa bir süre önce Emel Sayın’ın programında da izlemiştim Candan Erçetin’le Beyaz’ı.

Müzikalden seslendirdikleri şarkılarla çok başarılıydılar.

Ama fark etmiyor, iyi olan müzikal de bir sezon sahneleniyor, iyi olmayan da...

Büyük prodüksiyonlarla gerçekleştirilip yıllarca sahnelenen müzikallare ne oyuncuların tahammülü var ne de izleyicinin.

Zaten ülkede müzikal izleyicisi de yok!

Bu nedenle birinci yılını doldurmadan Mucizler Komedisi’nin DVD’si piyasaya sürülüyor, Yıldızların Altında’nın yayın hakları atv’ye satılıyor.

Yani müzikalleri sahne yerine ekranda izliyoruz.

Bir Ali Poyrazoğlu taktiği

Ali Poyrazoğlu işini iyi bilir, kurnazdır, tiyatro dünyasında ne zaman ne yapacağını iyi hesaplar.

Gündeme gelmek istediğinde bunu oya gibi işler. Hedefini de genelde tiyatro dünyasından seçer.

Kimi zaman nokta atışı yapar (geçmişte Haldun Dormen’e yaptığı gibi), kimi zaman tüm tiyatro camiasına cephe açar.

Malum Ali Poyrazoğlu, Ben Eskiden Küçüktüm adlı yeni oyununu sahnelemeye başladı.

Bu oyunla birlikte de yeni bir polemiği başlattı.

Bu kez ikinci taktiği seçti ve "Tiyatrodan para kazanılır. Kazanamıyorum diyenlerinki yüzsüzlük" diyerek tüm tiyatro dünyasını hedef aldı.

"Tiyatro sahiplerinin beş aşağı beş yukarı hali vaktinin çok iyi olduğunu biliyorum" diyor.

Diğer patronlar da ona kızıyor. Poyrazoğlu iyi kazanan bir tiyatrocu.

Cihangir’in yarısı Sinan Çetin’inse, diğer yarısı Ali Poyrazoğlu’nundur!..

Güney Amerika’da altın madeni sahibi olduğu efsane gibi anlatılır.

Poyrazoğlu’nun servetini sahneden mi yoksa tv’den mi yaptığı da önemli değil...

Önemli olan, bu polemiklerin de katkısıyla tiyatrosuna hálá çatır çatır izleyici çekmesidir. İşin ilginci bu hesaplanmış polemiklerde Poyrazoğlu hep doğru bir yeri işaret eder.

Galatasaray iflas etse Fenerliler sevinir mi?

Fenerbahçeli dostlar, Aziz Yıldırım’ın FB TV’de 4 saat canlı yayında yaptığı monoloğu eleştirmemi unutmamışlar.

"Aziz Yıldırım’ın canlı yayınını eleştirmiştiniz peki bir ulusal kanalda Galatasaray yararına yardım toplanmasına neden itiraz etmiyorsunuz" diyorlar.

İtiraz edilecek bir durum yok!

Çünkü biz batmışız, ağlayanımız yok. Serhat Ulueren de, Adnan Polat da Galatasaray adına önemli bir adım attı.

Türkiye’nin üç büyük kulübünden birine kaynak sağlamanın yollarını açtılar. Bunda eleştirilecek ne var?

Aynı durumda Fenerbahçe olsa ben itiraz etmem, çünkü Fenerbahçe’nin iflas etmesini istemem.

Ama galiba Fenerbahçeliler, daha büyük görünmek için Galatasaray’ın iyice küçülmesini istiyorlar.

Sahada mücadele edelim, saha dışında atışalım ama birbirimizi yok etmeye çalışmayalım. G.Saray batsa, F.Bahçe’nin bundan hiçbir kazancı olmaz.

Bu nedenle Aziz Yıldırım’ın kendi kanalında 4 saat konuşmasıyla, Star TV’nin yayınını kıyaslamak doğru değil.

Umarım Serhat’ın "İsterse Fenerbahçe’ye de aynı kampanyayı düzenleyebiliriz" sözü hiçbir zaman gerçek olmaz.

Şahan ne zaman usta oldu?

Gazetelerin kalıplaşmış tanımlamaları kimi zaman şaşırtıcı sonuçlar doğuruyor.

Gazeteci haberi yazarken her ismin önüne nedense bir tanımlama yapmayı marifet sayıyor.

İşadamı yerine "başarılı işadamı", manken yerine "podyumların aranılan ismi", oyuncu yerine "güzel oyuncu"...

Örnekler çok.

"Başarılı şovmen", "seksi model", "cemiyet hayatının tanınmış ismi" vesairenin vesairesi...

Dünkü Vatan Gülümse’nin manşetinde, Talip Ertürk hızını alamamış Şahan Gökbakar için "Usta komedyen" demiş.

Demek ki iki yılda usta olunuyor bu komedyenlik işinde.

Şahan Gökbakar ustaysa eğer Levent Kırca’ya, Nejat Uygur’a hatta Cem Yılmaz’a ne diyeceğiz?

Ordinaryus komedyen mi?

Şahan’ın yeteneğine hiçbir itirazım yok ama kendisi bile bu ustalık yakıştırması karşısında şaşırmıştır herhalde...
Yazarın Tüm Yazıları