Bireysel emeklilik katılımcılarının risk alma zamanı geldi

EN başta söyleyeyim, bireysel emekliliğe yatırılan aylık 80-90 liralarla, kimse gelecek adına büyük umutlar beslemesin. Tabi, yaşınız 25 ise ve 56 yaşına kadar bu sistemde kalmayı düşünüyorsanız, her sene de ödediklerinizi belirli oranda arttıracaksanız, o zaman farklı.

Haberin Devamı

Neden böyle söylediğime gelince. Geçenlerde, Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı ile sohbet ederken, ilginç bir tespitte bulundu ve artık bireysel emeklilik katılımcılarının risk alma zamanının geldiğini söyledi. Erhan Adalı’nın bu söylemi dikkatimi çekti. Konunun detaylarını sizlerle de paylaşmak istedim. Gelin önce, mevcut duruma bir bakalım. Bugün emeklilik yatırım fonlarının yüzde 60’ı kamu borçlanma senetlerinden, yüzde 10’u da likit denilen sabit getirili fonlardan oluşuyor. Hisse senedinin fonların içindeki oranı ise, yüzde 13 civarında. Bu da gösteriyor ki, bireysel emeklilik katılımcıları, yatırım konusunda aşırı muhafazakar bir tutum sergiliyor. Yani hiçbir şart altında risk almak istemiyor.

“Ne mahzuru var” diyecek olursanız. Şöyle anlatayım. Bireysel emeklilik sistemi uygulamaya girdiğinden bu yana, yedi yıllık sürede, emeklilik fonlarının getirilerine baktığımızda; kamu borçlanma senetlerinin getirisi yüzde 221, hisse senetlerinin getirisi ise yüzde 368 olmuş.

Hisse senedi riskli getirisi yüksek


Daha açık bir anlatımla. Yedi yıl önce bireysel emeklilik sistemine yatırdığınız 100 lirayı kamu borçlanma senetlerinde değerlendirdiğinizde, bugün paranız 221 lira olurken; risk alıp da hisse senedini tercih etseydiniz, paranız 368 lira olacaktı. İşte getiri açısından arada bu kadar büyük fark var. Bu satırları okuyunca, eminim içinizden şöyle geçiriyorsunuzdur: “İyi de kardeşim, borsa düşüp, hisse senetleri değer kaybedince ne olacak? Bizim üç kuruşluk yatırımlar hiç olup gidecek. Gelecek adına yatırım yapalım derken, eldekinden de olacağız”.

Doğru. Borsa düştüğünde, hisse senedi fonları da ciddi kayba uğruyor. Fon 100 lira iken, bir anda bakıyorsunuz 50 liraya düşüyor. Evet. O an için, o gün için ya da o ay için kaybediyorsunuz.

Ama bu durum, tamamen bireysel emeklilik sistemine nasıl baktığınıza bağlı. Sistemin yapısı gereği uzun vadeli bir yatırım enstrümanı olarak görüyorsanız -ki, doğrusu da budur- borsanın günlük, aylık hatta bir yıl içindeki inişlerinin sizi hiç mi hiç ilgilendirmemesi gerekir. Çünkü, bugünden yarına sistemden çıkmayacaksınız. Nitekim, hisse senedinin getirileri de bunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Kimsenin elinde sihirli değnek yok


Ama yok, ‘bugün emeklilik fonum bana ne kazandırmış’ diye günlük olarak gazetelerden takip ediyorsanız, her gün emeklilik fonunun seyrine bakıp; bir gün küfredip, diğer gün mutlu oluyorsanız; diyecek bir sözüm yok. O zaman risk almayacaksınız ve üç kuruşluk getirilere de razı olacaksınız demektir. Yeri gelmişken şunu da belirteyim. Artık eskisi gibi yüksek faizler kalmadı. Risk almadan paradan para kazanma dönemi çoktan bitti. Kabul etmek lazım ki, emeklilik şirketlerinin elinde de sihirli değnek olmadığından, küçük tasarrufları bir çırpıda ikiye katlama imkanları yok.

Sözün özü, gerçekten de bireysel emeklilik katılımcılarının risk alma zamanı geldi. Eğer gelecek adına iyi bir birikim hayali kuruluyorsa, yapılması gereken iki şey var. Bir, kayda değer, dişe dokunur katkı payı ödemek... İki, aşırı muhafazakar davranmayı bırakıp, biraz risk almak.

 

Yazarın Tüm Yazıları