Biraz daha terbiyeli olalım lütfen

ALİ Püsküllüoğlu, Türkçe Sözlük’de “ulan” sözcüğünü şöyle açıklıyor: “Çok kaba biçimde öfke ve nefret anlatır.”

Haberin Devamı

İlhan Ayverdi de Misalli Büyük Türkçe Sözlük isimli eserinde “ulan” sözcüğü ile ilgili olarak şu açıklamayı veriyor: “Kaba bir hitap sözü. Şaşkınlık, hiddet vb. bildiren kaba bir söz!”
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu da emekli orgeneraller Yaşar Büyükanıt ile Çevik Bir hakkında neden soruşturma yapılmadığına ilişkin tartışmaya şu sözlerle yanıt verdi: “Bana ne ulan?”
Anayasa hukuku profesörü, milletvekili, TBMM’nin en önemli komisyonlarından birinin başkanı olan bir kişiden duyuyoruz bu sözleri!
Neden bu kadar öfkeleniyorlar, ellerindeki bunca güce rağmen
neden en ufak bir tartışmada bile ağızlarını bozuyorlar, anlayabilmek kolay değil.
Siyaseti bir tür
laf yarıştırma sanatı
gibi algılıyorlar buna kuşku yok ama laf yarıştırırken bile insan terbiyesini bozmadan konuşamaz mı?
Yoksa TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yanında bir de bozulan ağızlara sürmek için biber mi taşıması gerekiyor?

Haberin Devamı

Görevin gerekleri yerine getiriliyormuş

ESKİ Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ’u yargılamaya yetkili mahkeme konusundaki tartışmalarda “özel yetkili mahkemeler”den yana tavır koyanların temel itirazları, darbe planlamanın askerin görevleri arasında olmadığı noktasında toplanıyor.
AKP’li siyasetçilerin önemli bölümü de bu görüşte.
Ancak biliyorsunuz bakanlar da görevde bulundukları sırada işledikleri suçlar nedeniyle Yüce Divan tarafından yargılanıyorlar.
Görevleri sırasında hırsızlık, görevi suiistimal, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak gibi suçlar işlerler ise Yüce Divan’da yargılanırlar.
Bu konuda yerleşmiş bir içtihat da var, bugüne kadar böyle oldu çünkü.
Buradan şu sonuç çıkıyor: Demek ki bakanların, başbakanların ihaleye fesat karıştırmaları, rüşvet almaları, görevlerini suiistimal etmeleri “görevlerinin gereği” imiş!
Görevin gereklerinden biri böyle olunca tabii eller de boş durmuyor olmalı!

Silahları gömmek!

BAĞIMSIZ milletvekili Leyla Zana’nın “Silah Kürtlerin sigortasıdır” sözlerine, BDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş da sahip çıktı.
Demirtaş “Bütün dünyanın en büyük ordularını kurmak için, Arap’ından, Fars’ından, Şii’sinden, İsrailli’sine, Yahudi’sine kadar herkes silahlanırken, Kürt halkına karşı ‘boynunuzu bükün, oturun’ demek de aymazlıktır” dedi.
Tuhaf bir akıl yürütme. Ve akıl böyle işleyince gelecek için çok umutlu olabilme olanağının bulunmadığı da ortaya çıkıyor.
Orhan Miroğlu’nun “Silahları Gömmek” isimli kitabı yeni yayımlandı.
Miroğlu, kitabının sonunda şöyle bir söz söylüyor: “Ulusal hoyratlığa ve şiddeti besleyen ulusal gurura karşı toplumu ve gençleri korumak ise demokratik bir bilinç ve anlayışı geliştirmek, bedeli ne olursa olsun bunu mümkün kılacak fikirleri savunmaktan geçiyor. Buna en çok Kürtlerin ihtiyacı var.”
BDP yöneticilerinin bir günlerini ayırıp, bu kitabı okumalarını öneririm. Ön yargıları nedeniyle kitapta yazılan fikirler ile uyuşmayabilirler ama konu üzerine bir dakika düşünmelerini sağlamak bile bu tabloda bir kazanım olur gibi geliyor bana.

Yazarın Tüm Yazıları