Bir zamanlar Galatasaray

80’lerin başı, yazdan kalma bir sonbahar: Galatasaray Lisesi’nin Ortaköy kısmında, bayrak töreninde dizilmişiz.

Haberin Devamı

Anadolu’nun her yanından, 10-11 yaşında çocuklarız. Taşralılık akıyor üstümüzden. Kulak kesilmiş, lise müdürünü dinliyoruz.
“Gençler, burası Galatasaray...” diyor rahmetli Süreyya Hoca: “Burada çok çalışacaksınız, çok yaramazlık yapacaksınız. Ama tek bir şey yasak. Ne olursa olsun, hiçbir arkadaşınızı kimseye ispiyonlamak yok!”
Kulüp Başkanı’nın Başbakan’ı protesto eden Galatasaraylıların isimlerini polise verdiğini duyunca aklıma yine bu sahne geldi.
Belki de “Galatasaraylılık” denen şeyin çocuk aklımdaki “tezahürü” olduğundan.

Galiba bütün mesele, Galatasaray’ı futbol takımına indirgemekten kaynaklanıyor.
Mustafa Kemal’in cumhuriyetine aydın yetiştiren ağaçtır Galatasaray. ?ehitler vermiş ocaktır; Tevfik Fikret’in deyimiyle “fikri hür, vicdanı hür” nesillerin kaynağı.
Spor kulübü de bu DNA yapısıyla şekillenir. Lisede okumuş olsun ya da olmasın, her Galatasaray taraftarı maziyi bilir ve iftiharla hatırlar.
İktidarsa Galatasaray’ın “anlam ve önemini” çoktan kavramış, onu kendi şekillendirdiği “yeni Türkiye”ye uyarlamak için kolları sıvamış durumda.
Arada parazit yapan bizim gibi “kılıç artıkları” olmasa erecek muradına: Paraysa para, kudretse kudret.
Olmadı stat bahanesiyle Ömer Seyfettin hikâyesindeki Hacı Mehmet misali yakamıza yapışacak: “Ver diyetini!”

O gün masmaviydi gökyüzü: Süreyya Hoca çocuk olduğumuza bakmadan Tevfik Fikret’ten mısralar okuyordu: “Gençler, bütün ümid-i vatan şimdi sizdedir. Her şey sizin, vatan da sizin, her şeref sizin.” Başkan polise verdiği isimlerin zihinlerini okusa er geç bu mısralar çıkar karşısına, hiç şüphesi olmasın!

“Kadıköy ruhu” 21 yaşında

Haberin Devamı

Madem başladık, nostaljiye devam: Evvel zaman içinde, Rock’cular daha ciple gezmezken, bazı “cool” gruplar vardı.
“Kadıköy ruhu” denince akla Kesmeşeker gelirdi. Biz kopiller “Türkçe Rock olur mu?” diye sorunca babalar gibi vermişlerdi cevabı.
İşte o Kesmeşeker, bu gece Kadıköy Karga’daki konseriyle 21. yılını kutluyor. Dile kolay: İnternetten ve cep telefonundan önce başlamış, neredeyse çeyrek yüzyıllık yolculuk.
Bu gece niyet “Kadıköy Sound ölmedi!” demek falan değil; Cenk Taner’in kırık dökük sesini, kinayeli sözlerini ve tabii Kadıköy ruhunu bir kez daha içimize çekmek.
Nasıl olsa Ülkü Tamer’in dediği gibi: “İçimize çektiğimiz hava değil, gökyüzüdür.”

İncir  Çekirdeği

Haberin Devamı

Çin bedduası: Garip zamanlarda yaşayasıca!

Yazarın Tüm Yazıları