Bir şey oldu...

Dangalakça bir soru olsa da, AKP yağcılığı bu soruyu gündemimize getiriverdi:

Hangisi üstün?

Milli irade karar verdi diye, hukukun hileli saydığı bir seçimin sonuçları ‘‘doğru’’ sayılabilir mi?

O zaman Jet Fadıl'ın günahı neydi de, halk iradesi onu seçtiği halde hukuku uygulayıp içeri attınız?

Neden?

Ya da; Nazi kamplarındaki hukuksuzluğa göz yumduğu için hálá üstündeki kara lekeyi atamayan o günkü Alman toplumunu ‘‘haklı’’ görmek olası mı?

*

Hukuk en yüce değerdir.

Dinler dahi hukuka uymuyorlarsa yok olurlar.

Allah'ın emirleri evrensel hukuka uygun değilse, insanoğlu yine Allah'ın verdiği akılla bir yolunu bulup, o emirleri uygulamaz.

Uygulayamaz.

El-ayak kesmek...

Recm...

İşte; kadın hakları...

Kadının birey olarak tanınması, miras hakkı, hukuk karşısında erkeklerle eşit olması -şeriat ne derse desin- bir evrensel hukuk değeridir ve ona uyulur.

Ya türbanlı kızları üniversitelerin kapısına gönderen dincilerin bile istedikleri ‘‘eşitlik’’ evrensel hukuk değilse nedir?

*

Hukuk olmadan olmaz.

Elbette siz o televizyona çıkan büyük düşünür, aydın ve bilge arkadaşımızın ‘‘Milli irade karar vermiş bir kere, şimdi yapılacak bir şey yok’’ demesine bakıp, hukukun biraz unutulmasının iyi olacağına inanabilirsiniz.

Ve YSK (muhtemelen) seçime hile karıştırıldığını görmemezlikten gelebilir.

Ama artık olmaz...

Tartışma başlamıştır bir kez.

AKP iktidarı, hukukun ‘‘hileli’’ bulduğu bir seçim sonucunda, göz göre göre orada rahat oturamaz.

Zaten yüzde 30 kusur oyla yüzde 60 sandalyeye sahip olmanın çarpıklığı, bir de ‘‘hileli seçim hukuksuzluğunu’’ taşıyamaz.

Bir şey olmamış gibi olmaz artık.

Bir şey oldu olmasına...