Bir rüyam var

BEN izlemedim, izleyenler anlattı:

Erman Toroğlu, geçen gün televizyon programında "sosyal içerikli mesajlar" vermeden önce şöyle "Ağır ol da molla desinler" ile "Eğri oturup doğru konuşalım" arası bir eda takınmış.

Ardından da...

"Hep top konuşacak değiliz ya Şansal" diyerek konuya girmiş.

Ve "En kral kahvehane geyiği tadında" tespitlerini sıralamış.

Demiş ki:

"Bak Şansal! Şimdi Sayın Hilmi Özkök ayrıldı ya... Ben diplomat gibi Genelkurmay Başkanı istemem arkadaş! Diplomat dediğin diplomat olur. Genelkurmay Başkanı dediğin asker gibi olacak... Girecek çıkacak! Kodu mu oturtacak!"

Erman
Hoca’nın açtığı bu yol, bana "tuhaf bir rüya"nın kapılarını açtı.

Şöyle bir rüya:

Hakikaten "Kodu mu oturtan" bir Genelkurmay Başkanımız olmuş.

Bu sert mi sert "Paşamız", teröristleri bir çırpıda halledivermiş.

Yani kodu mu oturtmuş!

Ardından da Kuzey Irak’a falan "girmiş" ve de "çıkmış".

Böylece terör falan kalmamış.

Ancak...

Paşa, enerjisini harcayacağı yeni alanlara ihtiyaç duymaya başlamış.

Ve bu alanı, sivil hayatta buluvermiş!

Mesela...

Erman ile Şansal’ın programı için "Ne lan bu!" diye bir tavır geliştirmiş.

Erman’ın saptamalarını "fevkalade" zararlı bulmuş.

Ve teröre karşı uyguladığı yöntemleri, Erman ile Şansal’ın programları için de uygulayıvermiş.

Bu durumda Erman Hoca, ağlamaya başlamasın mı?

Uyandığımda söylediğim cümle şuydu:

Ne şahane bir rüya bu böyle!

Erkan Mumcu ile Mesut Yılmaz arasındaki 9 fark

BİR: Erkan Mumcu, her daim bir "lise edebiyat kolu" üyesi edası taşırken, Mesut Yılmaz duygusallığa asla prim vermeyen bir "istihbarat şefi" havasıyla doludur.

İKİ:
Mesut Yılmaz "ağır abi"dir... Erkan Mumcu ise Küçük Emrah!

ÜÇ: Mesut Yılmaz, ancak eşinin zorlamasıyla konsere gider. Mumcu ailesi ise sanatsal etkinliğe ailecek yatkındır.

DÖRT: Mesut Yılmaz gazete insanıdır, Erkan Mumcu ise dergi.

BEŞ: Erkan Mumcu bildiklerini hemen anlatır. Mesut Yılmaz ise epey uğraştırdıktan sonra anlatır.

ALTI: Erkan Mumcu gayri resmi hava içinde acayip resmidir, Mesut Yılmaz ise resmi hava içinde acayip gayri resmidir.

YEDİ: Mesut Yılmaz ne kadar alafranga olsa da hemşeri dayanışmasına müthiş önem verir. Erkan Mumcu ise hem sazının tellerine vurur, hem de bir Isparta vurgusundan inatla kaçınır.

SEKİZ: Erkan Mumcu bir türküyü ağzını burnunu kırmadan söyler... Mesut Yılmaz ise bunu denemez bile.

DOKUZ: Mesut Yılmaz tiryaki meşreptir... Erkan Mumcu ise rint meşrep...

Star Gazetesi açıklaması

STAR Gazetesi, Kıbrıslı bir işadamına satıldı mı?

Satıldı!

Peki sonra ne oldu?

Alaattin Kaya ismi çıktı ortaya.

Sonra? Sonra bir de İhsan Arslan’dan söz edilir oldu.

Geçen günkü yazımda bu gariplikten söz ederek şöyle demiştim: "Ne iş? Neler oluyor?"

Beni neden mi ilgilendiriyor bu durum?

Çünkü istiyorum ki Star Gazetesi, yeni atılımlarına, sermaye yapısı şeffaf bir gazete olarak başlasın.

Alnı açık olsun, başı dik olsun.

Oradaki meslektaşlarımız kendilerini huzurlu hissetsin falan...

Çıkıp densin ki:

"Kardeşim bu gazeteyi Kıbrıslı işadamı aldı... Sonra şu kadar para verip ben aldım. Her şeyimiz şeffaftır."

Asıl sorumlulardan böyle bir açıklama almadım.

Ama neyse ki AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, duyarlılık gösterip işin kendisiyle ilgili bölümüne netlik kazandırdı.

Ve şu dört başı mamur açıklamayı yaptı:

"Star Gazetesi’ne ortak olmadım. Ortak olsam çıkar, açıkça söylerim. Gizli kapaklı iş yapmam... Ben sadece Alaattin Kaya’ya yardımcı oldum. Yaptığım, bazı yazar arkadaşların gazeteye kazandırılması için arabuluculuktan ibarettir. Hepsi bu... Ama bu yaptığım bile madem dedikodulara neden oluyor, işte söylüyorum: Bundan sonra bunu da yapmam."

Evet, İhsan Arslan açısından mesele açıklığa kavuşmuştur.

Ne diyelim?

Darısı Alaattin ile Fatih Beyler’in başına...
Yazarın Tüm Yazıları