Bir karar için 36 ses

Öncelikle, geçen haftaki yazım yüzünden aldığım, kesinlikle yaşlanmadığıma dair mailler ve açtığınız telefonlar için çok teşekkür ederim. İkna olmuş durumdayım!

Geçen hafta birkaç anne, bir doğumgünü vesilesiyle bir araya geldik. Böyle doğumgünleri çocuklarımızın hálá normal bir zekaya sahip olduğunu gösteriyor. "Hálá" dememe gülmeyin. Anne olunca, kalıcı olan şeylerin bile gidiciliğinden şüphelenebiliyorsunuz... Hemen hemen bütün çocuklar aynı noktada takılıyor, aynı sürede sıkılıyor, aynı zamanda yoruluyor. Aynı noktayı anlamıyor, aynı şeyden keyif alıyorlar.

Anneler bir araya gelince mutlaka okul ve ödevler çekiştirilir. Biz de usul icabı başta öyle yaptık. Ama gördük ki, çoğu çocuğun artık yola girmesi konularımızı azaltmış.

Esasen şöyle oluyor: Ödevini yapan çocuğunuzun yanında durup, yardım etmeniz gerektiğinde, "Acaba benim çocuğum salak mı?" sorusunu mutlaka kendi kendinize soruyorsunuz. Sabırla anlatmaya, açıklamaya devam ediyorsunuz. Sonra deminki soruyu yineliyorsunuz: "Valla ya, benimki kesin salak. Yandım ben!!!" Bu soru üçüncü kez dilinizin ucuna geldiğinde, taşan sabrınızla birlikte eşinizi arıyor, depresyonunuzu ona yönlendiriyorsunuz. En son, ana-çocuk birlikte ağlarken sınıf arkadaşının annesini aramak aklınıza geliyor. Ve sizi tabii ki o sakinleştiriyor.

Çünkü onlar da aynı durumda...

BÖYLE DİYORUZ AMA...

Bu durum birkaç kere tekrarlandıktan sonra ödev işinde "pişmeye" başlıyorsunuz. İşte geldiğimiz nokta: Hafta arasında ödevlerine bakmıyorum bile. Cumartesi günleri Sinan’ın odasında ben sudoku çözerken, o da ödevini yapıyor. Arada ona yardım ediyorum.

O kadar yani... Benden bu kadar!..

Bu arada annelerle başka şeyler de konuştuk. Mesela, çocuğun eline ne zaman cep telefonu verilir. Yanlış anlamayın, bunu yakın zaman için düşünmüyoruz hiçbirimiz. Sadece bilgi paylaşımı... Ben, "Ne zaman okula tek başına gidip gelecek, o zaman herhalde" dedim. Başka biri, "Aman ne olur birbirimize söylemeden almayalım. Sonra çocuklar görüp istiyor" dedi.

Gerçekten de madem sekiz sene beraber okuyacaklar, biz de çocuklarla ilgili kararları 18 (sınıftaki öğrenci sayısı)x 2 (ebeveyn) =36 kişi beraber alabiliriz diye düşünüyorum. Böylece ne zaman iPod, ne zaman Wii, ne zaman cep telefonu sahibi olacaklarına ortaklaşa karar verip uygulayabiliriz.

Yazarken de gülüyorum esasen... Biz her şeye böyle hakim bir şekilde takıldığımızı sanırken bakalım her yeni günde nasıl parlak fikirler ve sürprizlerle gelecekler...

UNUTMAYIN

evinizde küçük bir oyuncu var


Bebeğiniz kendi halinde oyunlar oynarken ve dış dünyayla ilgisi sadece kendisinin ilgi gördüğü anlarla sınırlıyken hızla büyümeye ve çevresini incelemeye başlar. Bir-iki yaşlarındayken bu incelemelerin sonuçları taklit yoluyla ortaya çıkar. Bir anda sizin yaptığınız hareketleri taklit etmeye başlayabilir. Mesela siz telefonda konuşurken, o da yanınızda dikilip kulağında bir oyuncağını tutmaya başlayabilir. Bu gelişim, anne-babalara izlemesi çok keyifli anlar gibi görünse de, aslında çocuğunuz gelişimi açısından büyük bir adım atmakta. Taklit, dil gelişiminden sosyal becerilere kadar, çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu pek çok gelişimin başlangıç noktası olma özelliği taşır. Yani, bebeğinizin sizi taklit etmeye başlaması, gelişiminin önemli dönüm noktalarından biri. Çünkü kendisini ve başkalarını bu yolla tanır.

Çocuğunuzun sadece belli bir davranışı, o anda ya da hemen ardından taklit etmesi, taklit becerisinin gelişmekte olduğunun göstergesi. Her çocuk, ebeveynlerinin her hareketini taklit etmeyebilir. Bazı çocukların harekete geçmek ve taklit etmeye başlamak için daha fazla zamana ve belli bir süre izlemeye ihtiyacı da olabilir.

Peki çocuklar neden taklit eder? Aslında bu durum, anne-babaları ile bağlılıklarının ilk sonuçlarından biri. Örneğin babasının sabah sporunu, yanında dikilerek taklit eden bir çocuk fiziksel gelişimini değil, babası ile arasındaki bağı vurgular. Babası gibi olmanın ötesinde, "babası ile olmak" asıl motivasyonudur.

Bu küçük taklitçilerin, sevimli hareketleri sonrasında gördükleri ilgi, taklit davranışının güçlendirilmesini ve devam ettirilmesini sağlar. Böylelikle her defasında en iyi performansı göstermek için elinden geleni yaparlar. Tüm diğer öğrenilen davranışlar gibi, bu da anne-baba tarafından pekiştirilmiş olur.

KIZ ANNEYİ OĞLAN BABAYI

Genellikle ilk zamanlarda kız çocuklar annelerinin, erkek çocuklar da babalarının davranışlarını taklit etmeyi tercih ederler. Pek çok anne-baba oğullarını annelerinin rujlarını denerken yakalayabilir, kızlarını da babaları gibi tıraş olmaya çalışırken görebilirler. Çünkü bir-iki yaş çocukları sadece ve sadece gördüklerini taklit ederler. Kısacası endişelenmenize gerek yok.

Çocuklarda cinsiyet kimliği üç yaşından sonra gelişmeye başlar. Taklit etme becerisi ise doğumdan itibaren başlayabilir. Yeni doğan bebeklerin önemli bir bölümü mimikleri taklit eder. Özellikle, dilin dışarı çıkması gibi belirgin hareketleri tekrarlamak için gayret ederler.

Bir-iki yaş çocuklarında görülen taklit davranışı ise daha bilinçlidir. Bu yaştakiler taklit ettikleri davranışların bir anlamı, etkisi olduğunun, hangi durumlarda yapıldığının farkındadır. 15. aydan itibaren taklit edilen davranışı devam ettirebilmelerini sağlayacak zihinsel ve motor gelişime erişirler. Bu dönemde devamlı hareket halindedirler ve el-göz koordinasyonları da belirli bir seviyeye gelmiştir.

Çocukların gözlemledikleri davranışlar içinde taklit etmekten en keyif aldıkları, evle ilgili olanlar. Örneğin yerleri süpürmek. Aynı zamanda anne-babasının makyaj, saç tarama, diş fırçalama, tıraş olma gibi bakımla ilgili ritüellerini hemen her fırsatta taklit edebilirler.

NELER YAPABİLİRSİNİZ

Unutmamanız gereken, küçük tiyatrocunuzun gölgeniz misali siz ne yaparsanız onu yapacağı ve yaptığı davranışı da kesin olarak öğreneceği olmalı. Bu nedenle dikkatli davranmanız ve özellikle şu noktaları unutmamanız gerekiyor:

á Çocuğunuz için iyi bir model olun. Gelişimi açısından son derece kritik olan bu dönemde en uygun ve gelişimine olumlu katkı sağlayacak davranışları sergilemeniz çok önemli. Sağlıklı beslenmeye başlamak, sigarayı bırakmak, kızgınlıklarınızı törpülemek için en uygun zamanın bu olduğundan emin olabilirsiniz.

á Hareketlerinizin taklit edileceğini unutmayarak güvenli davranışlar sergileyin. Küçük çocukların doğru-yanlış, güvenli-tehlikeli ayrımları yoktur. Sıcak içtiğiniz sıcak içecekleri denemeleri, sizden gördüğü için fırının kapağını açmaya çalışmaları an meselesi. Çocuğunuzun evde güvenli bir şekilde hareket etmesini sağlayabilecek tüm önlemleri aldığınızdan emin olmalısınız.

BECERİSİNİ DİKKATE ALIN

Taklit becerisi, çocuğunuzun bağımsızlığını kazanma ve kendi başına hareket etme yolunda attığı önemli bir adım. Yetişkinlerin hareketlerini taklit ettikçe, artık kendilerinin de yetişkinler gibi davranabilmeye başladıklarını fark eder, "Mükemmel! Tekrar denemeliyim!" diye düşünürler. Çevreleri üzerinde kontrol sahibi olduklarını görmeye başlayınca sadece taklit etmekle kalmayıp, kendi başlarına hareket etmeye, taklitlerden esinlenerek istedikleri davranışları, istedikleri anlarda sergilemeye başlarlar.
Yazarın Tüm Yazıları