Bir hafıza nesnesi olarak AOÇ logosu

BİR an düşünün.

Rozet ile amblem arasındaki fark nedir?
TDK sözlüğü “rozet”i, “yakaya takılan bir kuruluşun sembolü” olarak tanımlıyor.
Amblemin tanımı ise aynı sözlükte şöyle:
“Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü”.
Bana yetersiz geldi bu tanımlar ama, dil uzmanı değilim. Konu da dilbilim değil zaten.
Asıl mevzu, Başkent’in 20. yüzyıldan 21. yüzyıla devrolan amblem sorunu.

On altı yıl önce Ankara’nın amblemi olan “Hitit Güneşi” tepeden inme bir yöntemle, aniden değiştirildi.
Ve yerine Atakuleli-camili-bol yıldızlı bir rozet getirildi.
Rozet diyorum çünkü yıllarca yargıya konu olan amblemi önce Valilik İnceleme Kurulu, Başkent’i “simgelemediği” gerekçesiyle geri çevirdi.
Sonra Mülkiye müfettişlerinin raporunda da vurgulandı:
“Amblem Ankara’yı temsil etmiyor.”
Sonra mahkemeler, Danıştay...
O dönem o amblem bir tek şeyi simgeliyordu.
Ve dönemin RP lideri Erbakan, 3 Temmuz 1995’de övüyordu o simgeyi:
“Ne güzel amblem, ne güzel mana...”

Sonunda, kağıt üzerinde kaldırıldı o amblem.
Bir çok yerde (b)asılı olmasına rağmen, Ankara artık kağıt üzerinde amblemsiz.
Ve her konuda referanduma gitme hevesini yaşadığımız Ankara’da, amblemle ilgili hiç bir zaman konsensüs aranmadı, hala aranmıyor.

Meselenin bir başka yönü ise AOÇ’nin logosunun değiştirilmesine yönelik TMMOB’un itirazı.
Ki aynen katılıyorum.
Kentler ve kentlerin tarihe mal olmuş kurumları/kuruluşları kimliğini, dokusundan, tarihinden alır. Logoları da o dokuyu yansıtır, o tarihi yarattığı göz alışkanlığıyla yaşatır. Hafızanın, kent belleğinin simgesidir, bu yönüyle...
Ve asıl önemlisi, gönül alışkanlığı da yaratır bazı logolar.
AOÇ’nin sade ama gözde/gönülde yer etmiş logosunun da öyle olduğunu düşünüyorum.
Dilerim yapılması planlanan değişiklik, bu niteliğini örselemez.
Yazarın Tüm Yazıları