Bir gün saygı öteki gün kaygı!

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, dün sabahki Ergenekon tutuklamalarından sonra gazetecilere şunu söyledi: "Yargının tarafsızlığına, bağımsızlığına saygı gösterilmesi lazım."

Sabah haberlerinde bu sözleri duyunca "hayırdır inşallah" dedim, "yoksa Dengir Bey yine bir travma mı geçiriyor?"

Çünkü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, kapatma davası açıldığından beri, AKP sözcüleri arasında "yargı hakkında ileri-geri konuşma yarışması" yapılmış olsaydı, birincilik uzak ara Dengir Bey’in olurdu.

Demek ki yargı söz konusu olduğunda Dengir Bey ve çizgisindekiler için yargının bir bölümü saygıdeğer, öteki bölümü saygı değmez!

Aynı durum CHP sözcüleri için, bu kez tersinden geçerli.

Onlar için de Ergenekon soruşturmasının arkasında "bir dolaplar var". Onlar için de yargının bir bölümü bağımsız, öteki bölümü bağımlı!

İşine gelince saygı, işine gelmeyince kaygı! Böyle bir ülkede, ne demokrasi gelişebilir ne de doğru dürüst bir siyaset ortamı oluşabilir.

İktidar da muhalefet de yargıya saygı sorununun keyfi bir mesele olmadığını anlamak zorunda.

Alman Mahkemesi parmaklara karşı!

FEDERAL Almanya’da Anayasa Mahkemesi, parlamentoda kabul edilen Avrupa Birliği Anlaşması’nı incelemeye karar verdi.

Eğer mahkeme bu kararı vermeseydi, Cumhurbaşkanı anlaşmayı onaylayacak ve yürürlüğe sokacaktı.

Cumhurbaşkanı Köhler, anlaşmanın Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi talebini saygıyla karşıladığını ve mahkeme incelemesini bitirene kadar anlaşmayı imzalamayacağını da söylüyor.

Ağızlarını sabah açınca yüksek yargı organlarına atıp tutan, akşam açınca saygıdan söz edenler için iyi bir örnek oldu Almanya’da yaşananlar.

Demokrasiyi sadece parlamentoda kaldırılan parmak sayısına indirgeyen, bir demokraside güçler ayrılığının olmazsa olmaz şart olduğunu hiç dikkate almayanlara güzel bir örnek oluşturuyor bu durum.

İşine gelince demokrasiden, Avrupa Birliği’nden söz edip, işine gelmeyince "yargıçlar rejiminden" bahsedenlerin, demokrasi konusundaki samimiyetlerinden şüphe ediyorum.

Ve iktidarıyla, muhalefetiyle çifte standartlar batağında boğulmuş Türkiye’nin, bu kutuplaşmayla varabileceği hiçbir yer olamayacağını düşünüyorum.

Onurunu kurtarmak için istifa etti!

FRANSA Kara Kuvvetleri Komutanı dün görevinden istifa etti ve istifası Cumhurbaşkanı Sarkozy tarafından hemen kabul edildi.

İstifaya yol açan olay, bir tatbikat sırasında 17 sivilin yaralanmış olması.

Rehine kurtarma operasyonları için görevlendirilmiş bir birliğin tatbikatında, görevli astsubaylardan biri silahına yanlışlıkla gerçek mermi doldurmuş ve hepsi aynı askeri birlikteki görevlilerin yakınları olan ve "tatbikatta rehine rolü oynayan" sivillerin üzerine ateş açmış.

Kara Kuvvetleri Komutanı’nın istifasına yol açan olay bu!

Kimse ortaya atılıp, "Bir kişinin yaptığı hata bütün kuruma mal edilemez" dememiş.

Kimsenin ağzından "Komutan bir kişinin hatasından sorumlu tutulamaz" sözü de çıkmamış.

Ordunun itibarı söz konusu olunca, ortaya çıkan hatanın bedelini ödemek en baştaki komutana kalmış ve o da bunun gereğini mert bir asker gibi yerine getirmiş!

Günün birinde Türkiye’de de kanalizasyon çukurunda ölen çocuk için istifa eden belediye başkanı, tren kazasında ölen onlarca kişi için istifa eden genel müdür ve bakan, istihbaratı ciddiye almayarak insanların ölmesine neden olan komutanlar ve emniyet müdürleri için de böyle haberler okur muyuz dersiniz?
Yazarın Tüm Yazıları