Bir canlının gereç olması

SON dönemde çevrecilere, hayvanseverlere karşı giderek artan bir tutumdan söz etmiştim.

Hayvanseverlerin toplumda öteki konumuna düşürülmesi çabasından...

Aslında bu malumun ilanı.

Baskıcı ideolojiler, sistemler canlıları ancak işlevi, faydası olursa "yaşamlarına" katıyorlar.

"Araç-gereç" olarak...

Bugün sadece çocuğa oyuncak, bahçeye bekçi hatta dövüş köpeği olarak -geçici- edinilen sessiz, sadık dostlar gibi.

Şiire, müziğe, kitaba, hatta haber güvercini olarak kullanılır diye kuşlara tahammülü olmayan, onları yok eden Nazi Almanyası’nda askerler, savaştaki işlevi nedeniyle ellerinde kurt köpekleri ile gezerler.

Uzağa gitmeyelim, ya Osmanlı?

Osmanlı’da bazı padişahlar döneminde bugün için bile ileri hayvan haklarından söz edilse de, genel manzara çok da farklı değildir.

Mesela muhabbet kuşları vardır sarayda.

Ama onların bıcırtılarıyla, padişahın, sadrazamın konuşmasının "dinlenmesi"ni önlemek için beslendiği anlatılır.

Lale Devrinde sırtlarına mum dikilen kaplumbağaların gezici şamdan görevi üslenmesi gibi.

Sokak köpekleri defalarca Hayırsız Ada’ya sürülür, terk edilir.

Tek bir seferde 30 bin köpek katledilir.

Köpek toplama ekipleri demirden özel dev kerpetenlerle hayvanları neresinden yakalarlarsa orasından tutup, doldurulur toplama arabalarına.

Aç, susuz Hayırsız Ada’ya bırakılırlar.

Sahildekiler günlerce o köpeklerin çığlıklarını dinlerler.

Fransız sanatçılar, çaresizlik içinde teknelerine yüzerek ulaşmaya çalışan köpekleri anlatırlar günlüklerinde...

Çünkü sokak köpekleri "sözde modernleşme"ye engeldir.

* * *

Bütün bunlar çevre ve hayvan sevgisinin bir kültür yarattığı gibi, bir kültür gerektirdiğini de ortaya koyuyor.

İşte bu kültürde de zaman içinde yitirilen çok şey var.

Sevgi ve canlıya saygı gibi...

Ona da yarın yer vereceğim.
Yazarın Tüm Yazıları