Bilakis çekmek

Bir zamanlar milletin efendileri ‘bilhassa’ (özellikle) yerine ‘bilakis’ (tam tersine) çekerlerdi. Ama okumuş kesim Türkçe’yi kusursuz konuşup yazardı.

Günümüzün bilakis çekenleri, ‘bilakis’ gazeteciler, televizyoncular, yazarlar ve sosyeteye mensup camialar!

‘İsa’nın Çilesi’ çilesinden kurtulmak için görüşüne başvurduğum dostum, sinema bilgini Rekin Teksoy’a, ‘Bildiğin, adı yanlış çevrilmiş başka filmler varsa bana bildir’ diye mesaj göndermiştim. O da dertliymiş, çilekeş dilimizi kullananların Türkçe’ye yaptıkları işkenceleri örneklediği bir ileti gönderdi. Rekin’den aldığım yanıtı sizinlerle paylaşıyorum:

*

Televizyonda herkesin ‘geçen hafta’, ‘geçen yıl’ yerine ‘geçtiğimiz hafta’, ‘geçtiğimiz yıl’ dediği;

Futbol maçı aktaran spikerlerin ‘şık’ goller attırıp ‘şık’ hareketler yaptırdıkları;

Basketbol spikerlerinin karşı takımdaki bir oyuncuyu tutan oyuncudan ‘onu savunan’ diye söz ettikleri;

Koskoca profesörlerin kendilerine ‘psikiyatr’ yerine İngilizce, Fransızca ve Türkçe’yi harmanlayarak ‘psikiyatrist’ dedikleri;

‘Soyadı’nın ‘soy isim’e dönüştüğü (geçenlerde bir noter kátibinin soy isminiz sorusuna ısrarla ‘yok’ dedim. Adam neden sonra ‘soyadı’nı hatırlayabildi);

İnsanların telefonda birbirlerine ‘seni tekrar ararım’ yerine ‘sana dönerim’ dedikleri (bir banka müdiresi ‘Size dönerim’ dediği zaman ‘Ayrıldığımızı bilmiyordum’ karşılığını verdiğimde çok gülmüştü);

İnsanların birbirlerine Amerikanca kırması ‘kendine iyi bak’ demeyi adet edindikleri;

İkamet etmenin, ikámetgáha, ikametgáhın ikámet etmeye dönüştüğü bir Türkçe kıyımı ortamında film ithalcilerinin Tutku ile Çile ayrımını kavramalarını beklemen aşırı iyimserlik olmuyor mu?

Yine de sana aklıma hemen gelen ünlü bir örneği veriyorum:

Marcel Carne’nin ‘Les enfants du paradis’sini (İkinci Balkondaki/ Üst Balkondaki Çocuklar) ‘Cennetin Çocukları’ diye çevirdiler.

Visconti’nin ‘Postacı Kapıyı İki Kere Çalar’ uyarlaması Ossesione’yi (obsession) de ‘Tutku’ yaptılar.

*

Şimdi sıra bende: Bir zamanlar milletin efendileri ‘bilhassa’ (özellikle) yerine ‘bilakis’ (tam tersine) çekerlerdi. Ama okumuş kesim Türkçe’yi kusursuz konuşup yazardı. Günümüzün bilakis çekenleri, ‘bilakis’ gazeteciler, televizyoncular, yazarlar ve sosyeteye mensup camialar!

Şu günlerde televizyon sunucuları arasında ‘itibaren’in yerine ‘itibarıyla’nın kullanılması pek moda... ‘Saat dokuzdan itibaren’in yerine ‘Saat dokuz itibarıyla’ diyorlar. ‘İtibarıyla’nın sözlük anlamı ‘-den sayılmak üzere’ ve ‘bakımından’. ‘Saat dokuz itibarıyla Milli Güvenlik Kurulu toplantısı başlayacak’ cümlesi ne anlama geliyor şimdi?

Bir televizyon sunucusu ‘Serdar Turgut bizatihi ABD’de yaşadı’ derken ‘Bizzat’ (kendi, kendisi) yerine ‘Bizatihi’ (kendiliğinden) sözcüklerinin anlamlarını bilmiyordu.

Muhabir kardeşlerimiz, ‘ABD uçakları Irak pozisyonlarını bombalamaya başladılar’ derken ya da yazarken ‘position’un ‘mevzi, siper’ anlamına gelebileceğini düşünemiyorlar.

‘ABD’nin Afganistan kampanyası’nın, ‘ABD’nin Afganistan seferi (savaşı)’ anlamına geldiğini de ben mi söyleyeceğim?

*

Ama Bilim Devingin adlı bir okur bu tür yazılardan kesinlikle hoşlanmıyor: ‘Yazılarınızla ne yapmak istediğiniz sizce belli ise, bunu bize de, yani okuyucularınıza da belirtirseniz (‘açıklarsanız’ demek istiyor) belki bir faydası olur. Bakıyorumda (‘da’nın ayrı yazılması gerekir) hep ıvır zıvır hususları, sanki çok gerekliymişcesine yazarak kendinizi tatmin ediyorsunuzdur ama biz okuyucularda uyandırdığınız izlenim, hiç de olumlu değil.

Bakın bugün de tutmuş, ‘passion’ sözcüğünün ne menem bir manası olduğunu, sözlüklerle açıklıyorsunuz... ‘Passion’ sözcüğünün manasının öyle veya böyle olmasının, bu ülke insanına ne faydası olabilir?’

*

Bilim Devingen’in sorusuna yanıtım: Türkçe’ye işkence edilmesine, dillerini saygıyla kullananların çile çekmelerine engel olmak istiyorum.

Ceza Kanunu’nda kamu mallarına zarar vermekle ilgili bir madde var, ama anlaşılan Türkçe kamu malından sayılmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları